Ey sevgili gel gidelim buralardan, kendimize bir gemi edinelim gidelim buralardan... Son kez savur saçlarını şehrin bilinmez sokaklarına, son kez bak dağlara...
Son kez yürü, son kez nefes alır gibi yap, som kez bir bardak su iç...
Çünkü şehirler sokaklar bizim olmaktan çıktı... Türkün ve İslam’ın insan yüzünü görmez olduk sabahları, akşamları bir başka âlem... 
Şehrin efendileri her yer bizim demeye devam ediyorlar, dağlar bizim denizler bizim sokaklar bizim demeye devam ediyorlar...
Bütün hak ediş raporları onlardan yana, nasıl oluyorsa...
Ayaklanmaya hazır bir suskunluk kadınların içinde, çokça sarışın kızlar düğmeleri kopmuş gömleklerini ters giyer oldular...
Yanılma payı bırakmıyorlar evsizlere, evlerine ekmek götüremeyen babalara...

Sahi yıkılmaz, yok olmaz denilen surları kim yıktı, kim yok etmeye çalıyor şehrin aydınlık yüzünü? 
İnsan nasıl böyle ruhsuz kalpsiz kaldı diye kime sorulacak, kim alacak bu suçu üstüne, eğer onlar, yani yetki verdiklerimiz güç ve makam sunduklarımız, suçlu değilse?
Neden camilerde yalnız yoksullara anlatılır, cennet cehennem? 
Eski zamanlarda ne güzel insanlar vardı, evleri merhamet, evleri insanlık kokan insanlar... Sence nereye gittiler şehrin azizleri?

Neden bu kadar utanmaz oldu bu beyaz adamlar? 
Neden edepsiz oldular, bu kadar?
Kim diyecek bunlara siz "çok utanmaz oldunuz" diye? İnsan olmayı servetlerinin haram olduğunu kim hatırlatacak, bu efendilere? 
Ne konuşmaya, ne susmaya dermanımız kaldı, gel gidelim buralardan...
Canım çok sıkkın ve şimdi yine gece... 
Yine bir acem dilberi kadar güzel bu şehir masam da... Peki, sormayalım mı, bu kentin katilleri kim diye?
Denize de, öfkeliyim Maviye de... 
Öfkeliyim kendime, kendi yüzüme üzgün bir kederle bakıyorum...

Evet, öfkeliyim milyon dolarlık evlerde oturup İslam deyip duranların her birine... İki kelimeyi yan yana koyamayan koca göbekli kişilerin ahkâm kesmesine şehir üstüne...

En pahalı arabalar içinde "bak ben tesettürlüyüm" der gibi, yapan ablalara öfkeliyim...
En çok kendime öfkeliyim, nedense...
Sonra bu şehrin eli kalem tutan adamlarına kadınlarına,  gazetecilerine habercilerine... Sahi neden hep beyaz adamların güç sahiplerini peşindeler? 
Neden bir yoksulun yetimin sofrasında yoklar veya onların sofrasında yetimler yoksullar yok?

İnsan olmak bumu dur, bumudur kalemin yazının sözün izzetine sahip çıkmak?
Sevgili! Gidelim buralardan...
Ölürsem senin yanında, senin gözlerine baka baka ölmek istiyorum... Çünkü sen bu şehrin ta kendisisin...