Benim deli yanlarım işte, kimi zaman böyle hayaller kuruyorum... Seni düşünmeye vakit ayırdığım zamanlar, sanki sokakların karanlığı azalıyor... Kuş sesleri falan duyar gibi oluyorum ağaçların dallarından...
Sanki kötüler başlarını alıp gittiler gibi geliyor, ya da nedamet getirdiklerini düşünüyorum günahkârların...
Umurumda olmuyor, yalanlar ile insanları kandıranlar veya insanların kanması... Bak bunu herkes söyleyemez, en çok yalancı adamların yalancı kadınların hüküm sürdüğü, söz sahibi olduğu alanlar oldu kentler...
Biraz karanlık, biraz merhametsiz, utanmaz biraz...
Mesela hiç oralı olmuyorum bu çaresizlik günlerinde bile, Valinin veya Belediye Başkanlarının kaç milyonluk arabalara binmesi, benim derdim sen oluyorsun, kimi zaman böyle...
Böyle batıl yanlarım vardır benim, mesela her zaman inanırım annelerin duasının Cebrail olduğuna...
Bunu da nerden çıkarıyorsun deme... Matbaanın icadından beri bozuldu dünyanın düzeni inan... Hani tüfek icat oldu mertlik bozuldu denir ya, öyle bir şey demek istiyorum...
Her yer göz yaşı, ve en çok Müslümanların yaşadıkları ülkeler... Neden böyle diye sorsam sana cevabı var mı bu sorunun?
Bazen Allah’ın bizden vazgeçtiğini bile düşünüyorum... Yoksa sen dinden mi çıktın diye soruyorum kendime...
Baştan sona saçmalık işte...
Teknoloji denen şey kentleri kentlikten, insanı insanlıktan çıkardı diyeceğim, herkes gülecek biliyorum, ama öyle oldu...
Aynı evin içinde birbirine yabancı anneler babalar kızlar oğullar...
Kimin kime ne dediği belli değil, kimin keme sarıldığı ve kimin merhamet sahibi, kimi vicdandan yoksun olduğu da...
Alıp başımı gideyim diyorum bir dağ başına...Allah vergisi bir cesaret içimde, kendi içimde el yordamı ile kendimi aradığım zamanlar..
Deli bir âşık gibi hayaller kuruyorum senin üstüne, şehri boşaltıyorum mesela, bir sen kalıyorsun sokaklarda, kentin en güzel evinden bana el sallıyorsun...
Sabah namazından kalma bir güzellik yüzünde... Yeryüzünde savaşlar sona ermiş gibi, artık açlıktan çocuklar ölmeyecek gibi düşünceler kapılıyorum gözlerine bakınca...
Oysa biliyorum savaşların hiç bitmeyeceğini ve hiç doymak bilmeyeceklerini varsıl adamların...
Bu varsıl kişilerden çok çekti kentler, kentliler...
Şairsiz kaldık, şiirsiz kaldık... Ve sevdasız Aşksız... En çok yalansız bir hayata hasret kaldık...