Aslında kalbim çok yorgun, sözlerim yorgun, çok üzgünüm ülke adına bir insan olarak, olup bitenlerden...

Yine çok gürültü ettiler, yine çok yalan söylediler karşılıklı yine insanımızı sürü yerine koydular diyeceğim de, sürü olmayı kabul edenlerin çoğu da kızacak bana...

Kim ne derse desin sözlerimi tasdik eden kimse olmasa da, hatta yazdıklarımı okuyan ve hatta gazetem “artık sen yazma dese de” bildiğim inandığım doğruları yazmaya, hakikatin yanında direnmeye devam edeceğim...

İnanmıyorum hiçbir partiye, ne söyledikleri hiç de umurumda değil... Bağışlayın yahu diyeceğim, yahu bu halk parti değil mi geçmiş zamanlarda ülke insanına kan kusturan...

Ezanları susturan yıllarca ve destekleyen bunca darbeleri... Yok, kızmayın kıyafet devrimi adı altında şapka giymediği bahane edilerek yüzlerce hatta binlerce insan idam edildi bu ülkede bir zamanlar...

Siz o insanların oğulları kızları yerine olsaydınız, ne derdiniz, acınız biter miydi, sormazıydınız benim babama bunu neden yaptınız, neden kıydınız babama diye?

Kimseyi kutsamayacak kadar adalet duygusuna sahibim çok şükür ve hiç aklımdan çıkmıyor 28 Şubat günlerinde ülkenin kız çocuklarına yapıla zulümler ikna odaları...

Ak partiye gelince başta bazı güzel işler yaptığı görülse de, sonuçta varılan nokta, kendilerini kendi çevrelerini ve beyaz adamları daha varsıl yaparlarken, ülke insanın çoğunluğunu çaresiz bıraktı, hatta ekmeğe gülmeye muhtaç bıraktı...

Ve hala kendilerince masallar anlatıyorlar ve birileri o masallara inanmayı tercih etmiş olsa da, ben inanmayanlardan olmayı seçtim...

Bundandır sadece doğru kalabilmek adına, yazarken doğru sözler yazabilmek adına on yıllardır hiçbir siyasi ile oturup çay içmedim, hiçbir siyasi partinin kapısından içeri girmedim, hiçbir varsılın sofrasına oturmadım, onları dost edinmek aklıma düşmedi...

Omuzları düşük yüreğinde çaresizlik olanların safında olmaktan her zaman huzur buldum ve Allah’ın rızasının böyle olduğuna inandım iman ettim...

Hani bazı arkadaşlar var ya, sizin gazeteci sandığınız yazar sandığınız seçim öncesi kapı kapı dolaşıp bütün partilere bütün adaylara mavi boncuk dağıtan “sen kazanacaksın dostum diyen” onları öven yazılar yazan köşelerinde...

Ve seçim sonrası bir başka renge bürünerek o sapkın yolarına devam edecekler ve çoklarınız onları kentin bilgesi sanmaya da devam edeceksiniz, benim insan kardeşlerim...

Yok mu bunlar,  neden susuyorsunuz, neden görmezden geliyorsunuz diyeceğim de, içimde bir ses boş ver deme diyor...

Yine de derim ki, kimseler için kavga etmeyin, kimseleri kurtarıcı sanmayın, öyle bir şey yok ve olmayacak...

Fazla bir şey değişmeyecek hangisi kazanırsa kazansın, ben bunu der bunu bilirim...

Hoşça kalın...