Beyin damarlarındaki tıkanma ya da kanamaya bağlı olarak gelişen duruma inme deniyor. Tıkanıklık ya da kanamanın yaşandığı bölgede beyin hücreleri ölmeye başlıyor ve o belge işlevini kaybediyor. Dolayısıyla inmenin belirtileri de beynin etkilenen bölgesine bağlı olarak gelişiyor. Beyin damarlarını sıklıkla kalpte oluşan pıhtının beyne gitmesi ya da damarlardaki kireçlenmeye bağlı geliştiğini anlatan Acıbadem Adana Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Cem Ortaçbayram, beyin kanamasına bağlı inmelerin ise damarlardaki çatlama nedeniyle yaşanan kanamaya bağlı olduğunu belirtiyor. Kanama durumunda beynin bir bölümünün kansız kaldığını, damar dışına çıkan kanın da sinir liflerini hasara uğrattığını anlatan Dr. Cem Ortaçbayram, “Kanamanın miktarına bağlı olarak artan kafa içi basıncın etkisi ile hayatı tehdit eden bir durum oluşur. Beyin kanamalarındaki en sık nedenler yüksek tansiyon ve damarlardaki balonlaşmalar yani anevrizmalar” diyor.

Yüz, kol ve bacaklarda yani özellikle vücudun bir yarısında uyuşma ve güç kaybı, bilinç bulanıklığı, konuşamama, konuşmada güçlük ve konuşulanları anlayamama, çift görme ya da görme kayıpları, dengesizlik, baş dönmesi, ayakta durma ve yürümede güçlük, ani ve şiddetli olarak başlayan baş ağrıları, inmenin belirtilerini oluşturuyor. Bu sorunların bazen dakikalar ya da saatler içinde düzeldiği için önemsenmediğine dikkat çeken Dr. Cem Ortaçbayram, sözlerini şu uyarıyla sürdürüyor: “Bu belirtilerin kısa sürede düzelmesi haline geçici iskemik atak deniyor. Ancak bu atak aslında bir uyarıcı ve daha sonra gelişebilecek inmenin habercisi olma özelliği taşıdığından önemlidir. Zira belirtiler tamamen geçtiği için hasta ve yakınları tarafından önemsenmediği için tehlikeli durumlar yaşanıyor. İnme acil ve bilinçli tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur. Geç müdahale beyindeki hasarın ve hastanın hayati tehlikesinin artmasına neden oluyor.” Özellikle damar tıkanıklığına bağlı olarak ortaya çıkan inmelerde, tıkanan damara müdahale edebilmek açısından ilk saatler oldukça önem taşıyor. Bu nedenle hasta hiç vakit kaybedilmeden hastaneye ulaştırılması gerekiyor. Böylece inme, hasarsız atlatılabiliyor.

İnmeye yol açan risk faktörleri, değiştirilebilir ve değiştirilemez olarak ikiye ayrılıyor. “Yaş, cinsiyet, ırk, ailesel köken” gibi etmenlerin değiştirilemeyeceğini kaydeden Dr. Cem Ortaçbayram, “Ancak bunları dışında kalan bazı risk faktörlerini kontrol altına alabiliriz. Hipertansiyon, diyabet, kalp ritim bozuklukları, sigara, alkol, obezite ve hareketsiz yaşam gibi değiştirilebilen risk faktörleri ile mücadele edilebilir. Hipertansiyonun kontrolü, diyabet hastalarında kan şekerinin kontrolü için diyete uyulması ve ilaçların düzenli kullanılması, sigara içilmemesi, kalp ritim hastalıklarının tedavi edilmesi, yüksek kolesterol seviyelerinin diyet ve ilaçla düşürülmesi, düzenli egzersiz yapılması inme riskini azaltır” diyor.