- VELİ GÜLCAN

Düzenli ve kaliteli uykunun günlük hayatta fiziksel ve zihinsel sağlığımıza etkisi kaçınılmaz bir gerçek. Çocuklarda ve ergenlerde az uyumanın etkisinin uzun vadede bilişsel problemlere yol açabileceği saptanıyor. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite gibi problemlerin yaygın olduğu bir dönemde ergenlik öncesi bilişsel gelişim sürecinde olan çocukların gece uyku sürelerinin akademik başarılarını tetikleyecek kadar etkilediği son yapılan araştırmalarla kanıtlandı. Geçtiğimiz ağustos ayında Lancet Çocuk ve Ergen Sağlığı dergisinde yayınlanan, Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesinin yaptığı çalışmaya göre az uyuyan çocuklardaki uyku eksikliğinin depresyon, kaygı gibi zihinsel sağlık sorunlarına ve problem çözme karar verme de dahil olmak üzere hafıza sorunlarına neden olduğu belirtildi. 8300’den fazla çocukta yapılan araştırmada az uyuyan çocukların beyinlerinde daha az gri maddeye saptandığı ifade edildi.

ÇOCUKLARDAKİ UYKU SORUNLARI DEPRESYONA DAVRANIŞ BOZUKLUĞUNA YOL AÇABİLİYOR 

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Doktoru Dr. Öğr. Üyesi İrem Damla Çimen çocuk ve ergenlerdeki uykunun önemi hakkında konuştu. Çimen, çocuk ve ergenlerdeki uyku sorunlarının depresyona, davranış bozukluğuna, bipolar bozukluk (iki uçlu duygu durum bozukluğuna) ve depresif ataklara yol açabileceğini söyledi.

UYKUSUNU ALAMAYAN ÇOCUKLAR DAHA GERGİN VE ÖFKELİ 

Çocuk ve ergenlerde uykunun önemine temel fizyolojik bir ihtiyaç olduğu vurgusu yapan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Doktoru Dr. Öğr. Üyesi İrem Damla Çimen, “Öğrenme sürecinde bilgileri sindirmemiz, bütünleştirmemiz uykuda gerçekleşiyor. Günlük öğrendiğimiz bilgileri uyuduğumuz zaman bütünleştiriyoruz. Uyku dikkat açısından da önemli. Uykusuz olduğumuzda dikkatimizi odaklamakta güçlük çekiyoruz. Duygu düzenlemede de önem gösteriyor. İyi uyuyamamış çocukların daha gergin, huzursuz öfkeli olduğunu görebiliyoruz. Davranış sorunları açısından çocukların uyku bozukluğunun olması risk faktörü sıkıntılı bir durum. Fiziksel kaza geçirme, yaralanma gibi açılardan da riskler oluşturuyor. Çocuklarda uyku sorununun olması yüzde 50 oranında da psikiyatrik bozukluklar ile birliktelik gösteriyor. Çocuk ve ergenlerdeki bu sorun depresyona, davranış bozukluğuna, bipolar bozukluk dediğimiz iki uçlu duygu durum bozukluğuna ve depresif ataklara yol açabiliyor.” ifadelerini kullandı. 

DİKKAT EKSİKLİĞİ YAŞAYAN ÇOCUKLAR UYKUYU SEVMİYOR 

Uyku düzensizliğinin uyku ortamının düzeniyle de alakalı olabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çimen, “Ruhsal bozukluklarda, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda da uykuyu sevmeme gibi durumlarla karşılaşıyoruz. Küçük çocuklarda altta yatan tıbbi bazı nedenler olabiliyor. Reflü, gıda alerjisi, enfeksiyon durumu, kulak iltihabı gibi. Uyku düzensizliği yaşayan çocukları detaylı incelememiz gerekiyor. Bazı durumlarda uyku tetikleyici sorunlar görebiliyoruz. Örneğin yakınını uykuda kaybeden bir çocuğun uyku ile ölümü eşleştirerek uyumak istemediğini uyumaya direndiğini görüyoruz. Ailelerdeki çocuğa verilen cezalar da bu durumu etkileyebiliyor. Eskiden ailelerde karanlık odaya gönderme cezası görüyorduk. Bu durumda çocuğun karanlık oda ve uykuyu eşleştirip uyuyamamasına neden olabiliyordu.” diye konuştu.  

AZ UYUYAN ÇOCUKLAR DAHA ÇOK HASTALANIYOR 

Yetersiz uyuyan çocukların duygularını düzenleme de sorun yaşadığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Çimen, “Agresif tepkiler verebilen ve öfke patlamaları yaşayan çocuklar olabiliyor. Uyku, hastalıklar ile savaşabilmemizde de önem kazanıyor. Daha az uyuyan çocuklarda daha sık hastalanma durumlarını gösteren çalışmalar mevcut. Akademik başarılarda düşme, odaklanamama ve dikkat sorunları ortaya çıkıyor. Davranış bozuklukları da gösterebiliyorlar. Az uyuyan çocuklar fiziksel olarak daha az gelişiyor. Uykuda melatonin hormonu salgılanıyor ki bu hormon büyüme için gerekli.  Bu hormon gece 22, 22.30 saatlerinden sonra salınmaya başlıyor. O saatlerde uyumaya başlayan çocuklar gece daha geç yatan çocuklara göre gelişimlerinin daha iyi olduğu ortaya çıkıyor.” dedi. Uyku bozukluğu yaşayan çocukların ebeveynlerinin ilk basamak olarak çocuk doktoruna başvurmaları gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çimen, Genel değerlendirmesi yapıldıktan sonra herhangi bir sorun gözükmüyor ise çocuk ergen psikiyatristlerine başvurmaları daha doğru olacaktır. Ruhsal bir sorunda psikologlarda eşlik edebiliyor.” dedi.

KİŞİYE GÖRE UYKU SAATİ DEĞİŞİYOR 

Çocuk ve ergenlerin uyku ihtiyacında genel bir çerçeve çizildiğini fakat kişiye göre bu ihtiyacın değişiklik gösterebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çimen, “Ortalama olarak yaş ile birlikte uyku ihtiyacının azaldığını görüyoruz. Yeni doğan bir bebeğin gündüz uykuları da dahil günde 14-16 saat, yeni doğan-1 yaş aralığı bu sürenin 12-16 saat, 1-3 yaş arası 13-15 saat, 5-14 yaş arası 10-13 saat uyku süresi belirtiliyor. 18 yaşa kadar olan ergenlik süreci de 7-10 saatlik bir uyku saatinin ihtiyaç olduğunu söyleyebiliriz. Her çocuk bu kadar saat uyuyacak diye keskin bir sınırda yok.” dedi.

EBEVEYNLER UYKU ÖNCESİ ÇOCUKLA İLGİLENMELİ 

Anne babanın da geç saatlerde uyumasının çocuğu etkilediğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Çimen, “Ebeveynler daha net bir tavır sergileyerek çocukları uykuya yönlendirmesi gerekli. Uyku saatinin kaçırılması, uyku düzensizliği ile sonuçlanabiliyor. Uykudan yarım saat önce aile çocukla daha net bir iletişim kurarak, loş bir ışıkta kitap okumak veya gününün nasıl geçtiğini sormayı uykuya hazırlık aşamasında ailelere öneriyoruz. Yaşına göre çocuğun gündüz uykusu gece uykusunu da etkileyebiliyor. Tedavi olarak genel değerlendirmelerinde bir sorun çıkmayan çocuklara uykularını düzenlemeleri için melatonin hormonunun dışarıdan verilebilen aparatları ve alerji ilaçları da verebiliyoruz. Kontrol altında uyku düzeni sağlanana kadar kullanılıyor.” ifadelerini söyledi.  

ÇOCUKLUKTA OTURTULAN DÜZEN ÇOCUĞUN İLERİDE Kİ HAYATINI DA ETKİLİYOR 

Uykuda belirli bir düzeni oturtmanın çocuklarda çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Çimen, “Bu bir alışkanlık olduğu için hafta içi hafta sonu fark etmeksizin aynı saatte uyunmalı ve kalkılmalı. Çocuklukta oluşan uyku düzeni çocuğun ilerleyen hayatında da devam ediyor. Ailenin vereceği o düzen ve rutin çok önemli. Baştan oturtulan düzen kendi ritminde gidiyor. Uyku düzeni ve alışkanlığı küçüklük döneminde oluşturulabilirse bu düzen zaman içerisinde de sürdürülüyor. Çocuklar uyumadan önce de fiziksel aktivite, egzersiz yapmamalarını ve iki saat öncesinden telefon ve tabletin kapanması gerektiğini söylüyoruz. Mavi ışığın uykuyu kaçırdığına dair verilerde var. Son dönemlerde en sık yaşanan uyku sorunları çocukların ve ergenlerin yatağa telefon ve tabletle girmesi. Yatağa uyumak için giren çocuk ve ergenlerin uykuları yok ise yataktan çıkmalarını belirtiyoruz. Uyumak için zorlanıldığında da ters tepiyor ve tamamen uyku kaçıyor. Yatak sadece uyku içindir. Yatakta telefon, tablet ve kitaptan uzak durulması gerekiyor. Telefon ve tablet kullanımı burada karşılaştıkları siber zorbalıklarda uyku sorunlarına yol açabiliyor. Ebeveynlerin mutlaka bu kullanımları denetlemesi gerekiyor. Uyumadan öncede ılık bir duş almak da uykuyu getiriyor. Çay, kahve çok fazla sıvı alımını da uykudan önce önermiyoruz. Sessiz bir ortamın sağlanması ve yeterli oda ısısı da uykuyu etkileyebiliyor.” diye belirtti.