20 Yıldır dondurma üzerine üretim yapan, Avrupa ve İtalya’da arge çalışmalarını sürdüren  Verçenik Pastanesi, 40 çeşit meyveli dondurma ile Türkiye’nin markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Hiljeni, kalitesi, çeşitleri, Sütlü Nuriye Tatlısı, diyet kurabiyeleri ve Verçenik'in meşhur meyveli dondurmaları yerli ve yabancı turistlerin lezzet durağı tercihleri arasında yerini aldı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Rize Çayeli doğumluyum. 1996 yılında Alanya’ya geldim. Alanya da pastacılık sektörüne üç ortak olarak başladık. Diğer ortaklar işin zorluğunu görünce bizi bıraktılar. (Gülüyor)  Biz biraz Karadenizli olmanın verdiği zorluklarla mücadele ruhu ile bu işe devam ettik. Gerçekten zor aşamalardan geçtik. Özellikle insan faktöründeki zorluklar bu alanın en önemli zorlukları diyebilirim. Ama çok şükür bu zorlukları aştık, mesafe kat ettik. İşletmemizi genişlettik. Çeşitlerimizi zenginleştirdik. Personelimizi artırdık. Bir usta ile başladığımız o günlerde şu anda 4 usta ile çalışıyoruz. Geldiğimiz nokta bizim için yeterli değil, inşallah daha iyi noktalara gelme arzusundayız.

Verçenik Dondurması’nın hikayesi nasıl doğdu?

İlk başladığım da bir ustam vardı. Bir gün usta işe gelmeyince işin başına ben geçtim. Kazanın başına geçerek dondurmayı pişirmeye başladım. Tecrübem yoktu. O gün dondurmayı yanlış yaptım. Daha sonra sorarak, öğrenerek devam ettim. Dondurma ile ilgili bir insanla karşılaştığımda ben o gün zamanımı onunla geçirmeye çalışırım. Ondaki o birikimi, bilgiyi öğrenmeye çalışırım ve uygularım. Mesela bu yaz Alanya’da tanıştığım İtalyan bir dondurma ustası oldu. 15 gün bir çalışma yaptık. Almanya’da üç tane dondurma işletmesi vardı. Birikimi olan, dünya dondurmasını bilen, İtalyan dondurmacılığını bilen biriydi. Avrupa’daki dondurmacılığı bilen önemli bir insan. Bizim içinde fırsat oldu. Değerlendirdik. Tabi edindiğimiz birikimler oldu. Avrupa’nın damak tadı farklı tabi, Avrupa ile Türk damak tadını birleştirdik.

Ürettiğiniz dondurma çeşitlerini Alanya benimsedi mi?

Ben dondurma için İtalya’ya da gittim. Avrupa’daki dondurma tadını da inceledim. Bizdeki dondurma ile İtalyan dondurması arasında fark var. Türk damak tadı daha çok sade ve kakaolu dondurmaya yönelik bir tüketim anlayışı var. Avrupa’da da tam tersi bir tüketim anlayışı var. Orada meyveli dondurma tüketiliyor. Biz de bunun sebebi nedir diye temele indiğimizde kendimce şöyle bir açıklamasını buluyorum; Anneler, babalar çocuklarına “Meyveli dondurma boyalıdır yemeyin”  diye uyardığını görüyorum. Öyle bir anlayış var. Bizim ürettiğimiz dondurmalarda kesinlikle meyvenin kendi doğallığından olan renkler var. Biz kesinlikle dondurmalarımızda meyve kullanıyoruz. Anne ve babalar çocuklarına gönül rahatlığı ile meyveli dondurmayı yedirebilirler. Çünkü, benim de çocuklarım var.  Kendi anlayışıma göre kendi çocuğuma yedirmediğim hiçbir şeyi bir başka çocuğa yedirmem.

Boyalı dondurma ile meyveli dondurmayı nasıl ayırt edebiliriz?

Lezzeti ile ayırt edebilir. Ama görüntü ile ayırt edemez. Dondurmanın içerisinde meyve parçacıklarını bulabiliyorsan orada o dondurma gerçek meyveli dondurma olduğunu anlaşılıyor. Çilekli dondurmada çileğin taneciklerini görebilirsiniz, böğürtlenli dondurmada çekirdeğini ayırt edebilirsiniz. Biz bu nedenle mesela böğürtlenli dondurmayı ayırmadan koyuyoruz. Doğallığını müşterimizin fark etmesini istiyoruz. Bir de piyasada fabrikasyon dondurma var. Mesela İtalya’da fabrikasyon, pakette dondurmacılık yok. Hemen hepsi bireysel dondurmacı. Süngerimsi dondurma yok. Fabrikasyon dondurmayı şöyle anlayabilirsiniz; Dondurmaya kaşığı saldığında dondurmayı eğer çok kolay kaşığa alabiliyorsanız bu fabrikasyondur. O dondurma şişirme ve hacim verilmiştir. Bizim dondurmamız yani bireysel dondurma üretenlerin dondurması kaşığı saldığınızda almakta zorlanırsınız. Çünkü, özlü, sütlü ve salepli, kıvamlı dondurmada kaşığı rahat hareket ettiremezsiniz. Bir de Avrupa’daki dondurmacılık anlayışı ile Türk damak tadına uygun dondurma algısındaki en önemli ayrıntı kullandığımız yerli saleptir. Yabancı ustalarla yaptığımız çalışmalarda anlaşamadığımız noktalardan biri budur. Onlar bize hazır malzeme getiriyorlar. Onların hazır malzeme ile yaptığı dondurmanın da tadına bakıyoruz. Bir de bizim yaptığımız salepli dondurmayı yapıyoruz. Bizim saleple yaptığımız dondurmada bir lezzet, bir öz, bir kıvamın daha farklı olduğunu gördüğümüzden biz kendi tarzımızdan vazgeçmiyoruz.

Yani, İtalyan ustalarla çalıştınız ama Türk usulü bir tarz ortaya koydunuz

Meyveli dondurmadaki tarzımız şu; Biz meyveyi de kullanıyoruz, salep’i de kullanıyoruz, sütü de kullanıyoruz. Türk damak tadına yakın Avrupai bir damak tadı oluşturuyoruz. Biz bunu söylerken, anlatırken dondurmadaki otorite sahibi insanlar var. Gerek Avrupa’daki gerekse de Türkiye’deki dondurmacılığı bilen insanlar var. Zaman zaman bizim işyerimize de geliyorlar. Bu insanlara da dondurmamızı ikram ettiğimizde onlarda bizim dondurma lezzetini beğendiklerini ifade ediyorlar. Bizim dondurmamızın bu şekilde olması gerektiğini onlarda kabul ediyor. Bizim tek eksikliğimiz bu dondurmayı Alanya’da tam istediğimiz gibi anlatamamak, reklamını yapmamak. Biz bu konuda biraz eksik kaldık. Kendimizi insanlara daha iyi anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz dondurmacılığımıza inanıyoruz, kalitesine güveniyoruz.

Kaç çeşit dondurma üretiyorsunuz?

Öyle zaman oluyor ki, 24 çeşitli dondurma tezgahı bize yetmiyor. Mesela şu an elimizde yoğurtlu dondurmamız var. Bisküvili dondurmamız var koyamıyoruz. Sezonda 30 çeşit dondurma çıkarıyoruz. Ama bugüne kadar kaç dondurma ürettiniz diye soruyorsanız 40’a yakın kendi imalatımız olan dondurma çeşidimiz oldu. Vişneli, Yabani meyveler, Hindistan cevizli, pasifora, damla sakızlı, nane, kestane, limon, balbetam, kavun, karamelli, kivi, böğürtlenli, antepfıstıklı gibi 40’a yakın dondurma çeşidimiz var.

Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Biz Karadenizli olduğumuz için Karadeniz de yetişen meyvelerden mesela karayemiş denilen bir meyve var. Bu meyve son yıllarda yapılan araştırmaya göre de kansere birebir iyi geliyor. Bu meyveyle yeni bir dondurma çeşidi üretmeyi düşünüyoruz. Ayrıca, yine Karadeniz de yetişen üzüm çeşidi olan kara üzüm vardır. Kokusu farklıdır. Onu düşünüyoruz. Ama sunumda sıkıntımız var. Bir hamle yaparak tezgahımızı genişletmemiz lazım.

Türkiye ile Avrupa ülkelerinde dondurma tüketimi arasındaki fark nedir?

Amerika’da kişi başına yıllık dondurma tüketimi 25 kilogram. Avrupa ülkelerinde 6 ila 12 kilo arasında değişiyor. Türkiye’de ise yıllık 2,5 kilogram dondurma tüketiliyor. Türkiye’deki tüketimin az olmasını milli gelire bağlıyorum.  Biraz da  dondurmanın sunumunun iyi yapılmadığını düşünüyorum. Ama son yıllarda bir çok şehirde bireysel dondurmacılık sektöründe artış görülüyor. Hem lezzet, hem sunum anlamında ciddi mesafe kat edilmeye başlandı.

Verçenik adı nereden geliyor?

Biz pastane işine başladığımızda Akdeniz yöresine göre bir isim bulduk. Palmiye adıyla hizmet veriyorduk. Fakat daha sonra marka tescili yaptırmak istediğimizde daha önce tescil edilmiş olduğunu öğrendik. Kendi markamızı oluşturmak adına isim araştırmasına girdik. Bulduğumuz pek çok isim tescilli çıktı. Verçenik ismine baktık. Rize- Erzurum arasında bir zirve, bir yayla ismi. Türkiye’nin 8. Yüksek zirvesi ve en zor zirvesi. Dağcıların tercih ettiği bir zirve olduğunu öğrendik. Biz de zorlukları sevdiğimizden olsa gerek bu ismi tercih ettik.

Verçenik  istenilen noktaya geldi mi?

Daha çok yapmamız gereken şeyler var. Fakat, özellikle dondurma üzerine nokta oluşturmak istiyorum. Dondurma çeşitlerimizi orada daha rahat ifade edebilmek için belli bir nokta oluşturmak istiyorum. 70-80 çeşit dondurmayı sunabileceğimiz, bir çeşit dondurma sarayı şeklinde bir nokta oluşturmak istiyorum. Çünkü, pastanemiz içerisinde yaptığımız dondurmaları gösteremiyoruz. Ama, dondurma sarayı şeklinde bir nokta oluşturursak kendimizi daha iyi ifade edebileceğimizi düşünüyorum.

-Son sözlerinizi alabilir miyiz?

Klasik dondurma satış reyonları var, üzeri kapalı. Bizim halkımız bu şekilde satılan dondurmaların yerli üretim olduğunu düşünüyor. Bizim dondurma satış tezgahımızın üstü açık olunca hazır dondurma olduğunu zannediyorlar.  Anlatmakta zorlandığımız konulardan biri bu. Bizim halkımız hala daha üstü kapaklı olan dondurmaların yerli olduğunu düşünüyor. Oysa biz yaklaşık 40 çeşit dondurmayı kendimiz üretiyoruz. Bizim dondurmalarımızı tanısınlar, tatsınlar, bizim misafirimiz olsunlar, bizi tanısınlar. Biz 20 senedir bu işe gönül verdik. 20 Senedir en iyi ve en kaliteli şekilde dondurma üretimini yapmaya çalışıyoruz. En doğalını, en sağlıklısını yapmaya çalışıyoruz. Çekinmeden dondurmalarımızı tatmalarını arzu ediyoruz.  

vercenik-pastanesi-gercek-alanya-roportaji-1.jpgvercenik-pastanesi-gercek-alanya-roportaji-2.jpgvercenik-pastanesi-gercek-alanya-roportaji-3.jpgvercenik-pastanesi-gercek-alanya-roportaji-4.jpg

verçenik-pastanesi-gerçek-alanya-röportaji6.jpg