*Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

- Adım Ayşegül Yıldız, 20 yaşındayım. 2 senedir Alanya’dayım. Gıda işiyle uğraşıyorum. Turizm sektöründe gıda ürünleri pazarlıyorum. Annem Artvinli, babam Anamur’lu. İstanbul’da doğup büyüdüm. 

*Aileniz çok farklı şehirlerde doğmuş, siz İstanbul’da doğmuşsunuz. Peki neden Alanya?

- Alanya benim hayata sıfırdan başladığım bir yer. Hayatı adeta resetlediğim bir yer.

* Neden Alanya’ya geldiniz önemli olan bu?

- İstanbul’dan kaçıştı benim için Alanya. Zor günlerin aydınlığıydı adeta benim için. İstanbul’da çok fazla karanlık günler yaşadım. Alanya’da adeta aydınlığı buldum diyebilirim.

* Anladım. Peki tek mi yaşıyorsunuz?

- Evet. Tek yaşıyorum. Bir tane de kedim var. Onunla birlikte Avsalların en ücra köşelerinde hayattan kendimi soyutlayarak yaşıyorum diyebilirim.

* Peki aileniz sağ mı? Ve şu anda neredeler?

- Sağlar Allaha çok şükür. Bir evin bir kızıyım. Ailem Kocaeli’nde yaşıyor. Sürekli telefonla görüşüyorum. Onlarla.

* Turizmden önce hangi sektörlerde çalıştınız?

Daha önce bir sürücü kursunda danışmanlık hizmeti veriyordum. Basının içerisinde de yer aldım zaman zaman. Gebze Kültür Merkezi’nin reji bölümünde çalıştım. Ses, ışık işlerine baktım. Daha sonrasında ayrılmak zorunda kaldım maalesef. Ama bu süreçte bir çok tiyatro oyununun, bir çok sanatçının ses ve ışığını yaptım çevremde baya genişlemiş oldu diyebilirim.

* Neden bıraktınız peki o işi ?

- İstanbul’da yaşanmış acılarım sebebiyle, her şeyi geride bırakmak zorunda olduğum için, bende işi bıraktım.

sa-042.jpg

* Biz bir hayat hikayesi konuşuyoruz burada.  Halkımız da bu tarz acılı hikayelere oldukça eğilimli. O nedenle bize biraz o acılardan bahsedebilir misiniz?

- Başımdan bir evlilik geçti benim. 17’de evlendim. 18 yaşında ayrıldım. Ayrıldıktan sonra, o zamandan bu zamana kadar Alanya’da tek başıma yaşıyorum. Adeta üzerime sinen yorgunlukları silkeliyorum. O 1 yıllık evlilik süreci beni çok yıprattı. Bütün acılarımın kaynağı o 1 yıllık süreç diyebilirim. Ama şimdi çok daha iyiyim hayata tutundum. Mutluyum. Mutlu oldukça mutlu ediyorum. Kendime bir söz verdim. Başıma her ne gelirse gelsin, mutlu olmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Gülmekten asla geri durmayacağım. Güldükçe, mutlu oldukça acılarımın hafiflediğini hissediyorum çünkü.

*Bunca acı yaşamışsınız ama gülmekten vazgeçmemişsiniz. Peki aşktan vazgeçtiniz mi? Aşk var mı hayatınızda?

- Şu anda aşk acısı var maalesef.

* Eski eşinizden dolayı mı yoksa yeni bir aşkın acısı mı bu?

- Bu yeni bir aşkın acısı. Uzun zamandır devam ediyor. Adeta kanayan bir aşk acısı diyebilirim. Belki birçok şeyden kaçtım ama aşktan kaçamadım Alanya’da da. Ama bunu da atlatacağımı düşünüyorum.

* Hem cinslerim size baya acılar çektirmiş. Bu sizin erkeklerden nefret etmenizi sağladı mı?

- Çalışma ortamımda sürekli erkeklerin içindeyim. Erkeklerin, hep iki yüzlü, üç kağıtçı yönlerini gördüm. Kendini bilmez tavırlarıyla karşılaştım. Belki tamamı öyle değildir tabi ama benim karşıma hep, kötü olanları çıktı ne yazık ki. Erkekleri sevmiyorum. Maalesef erkeklerden haz etmiyorum. 

* Peki erkekleri bu kadar iyi tanımana sebep olanlar sadece çalışma ortamındaki erkekler mi? Yoksa tüm hayatına giren erkekler kötü müydü?

- Hayatıma soktuğum erkeklerin tamamından maalesef sadece cinsel manada bir bakış gördüm. Duygusallık hep geri planda kaldı. O nedenle bende artık erkeklerden nefret eder dereceye geldim diyebilirim. 

* Yeniden evliliği düşünüyor musunuz?

- Evet. Kalbimin yeniden atıp evet bu diyebileceğim bir erkekle yeniden evlenebilirim. Aslında size şunu söyleyeyim. Beni yeniden aşka, hayata, erkeklere inandıracak birini arıyorum diyebilirim.

* Bunu nasıl anlıyorsunuz?

- Bende bir şeytan tüyü var. Kimden hoşlansam. Evet bu desem sahip olmuşumdur. Ama kime aynı lafı dediysem o da beni üzdü maalesef. Nasıl anlayacağım valla bende bilmiyorum.

* Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

- Çok küçük yaşta adım attım hayata. İnsanlar emeklerken, ben koşuyordum diyebilirim. O yüzden bu saatten sonra yeniden emekleme sürecine giremem. Koşmaya devam etmem lazım. Ama mutluluğa huzura refaha koşmam lazım. O yüzden, her ne kadar evlenmeyi düşünsem de yalnız başıma bir hayatta daha mutlu olacağımı düşünüyorum. Kimseden bir beklentim yok. Kendi başımın çaresine bakmayı çok küçük yaşlarda öğrendim. Bu şekilde mutluyum. ‘No Men No Cry’ diyorum. Kadınlara önerim budur. Bundan sonraki hayatımda her şey daha güzel olacak buna inanıyorum.

* Ben de hem şahsım hem de gazetem adına size çok teşekkür ediyorum Ayşegül Hanım vakit ayırdığınız için.

- Ben teşekkür ederim. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bunu bir mesaj olarak da algılayabilirsiniz. 17 yaşında evlenmiş 18 yaşında hayatta yalnız başına kalmış bir kadın olarak şunu söyleyebilirim ki, başınızı hep dik tutun asla başınızı öne eğmeyin. Biz kadınlar istediğimizde elimizden gelmeyecek şey yok. Kadın isterse hayatta her şeyi başarabilir. Sevgilerimi sunuyorum.