40 yıldır bitmeyen enerji ile hem Alanya’da yerel basının hem de ulusal basının korkusuz isimlerinden olan Mehmet Al, Zonguldak’ta maden işçiliği yaparken gazeteciliğe adım attı. Bu süreçte yaşadığı tüm detayları tecrübeli Gazeteci Al, Gerçek Alanya için anlattı. 
’15 YAŞINDA ÇALIŞMAYA BAŞLADIM’
-Alanya’da yerel ve ulusal basının tanınmış isimlerinden birisisiniz. Biz sizi tanıyoruz ama siz tekrar okuyucularımız için biraz kendinizden biraz da bu konuma gelebilmek için nasıl bir süreçten geçtiğinizi anlatır mısınız? 
6 Ekim 1956 yılında Zonguldak'ta doğdum. Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu’ndaki eğitimimin ardından 27 Mayıs Ortaokulu’nu, ardından da Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’ni tamamladım. Çocukluluğum Terakki Mahallesi'nde geçti. Ailem maddi sıkıntı çekiyordu. Ben de bundan dolayı annem ve babamdan gizli ilk olarak 15 yaşında lisedeyken kuyumcu tezgahında çalışmaya başladım. Hem çalıştım hem de lise eğitimimi tamamladım. 1 Nisan 1974 yılında evlendim. 1975 yılında  Adalet Partisi İl Gençlik Kolları’nda Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım. 13 Ekim 1975 yılında Türkiye Taş Kömürleri işletmesi’nde işe başladım ve Kilimli Maden Ocakları’nda çalıştım. Yeraltından deniz seviyesindeki yere kadar çalıştım. Yani Taş Kömürün çıktığı yerde görev aldım..  
‘RADYO GÜNLERCE BENİ KONUŞTU’
 Zonguldak’ta ulusal ve yerel birçok kurumda görev aldım. İşçi olduğum için hiçbir yasak yoktu. Ne yazık ki tasvip etmediğim birçok olayla karşılaştım. Bu nedenle gazetecilik için kolları sıvadım ve meleğe başladım. Haber Gazetesi’nde yazmaya başladım. Hatta eşim bana çok kızdı. İlk haberim, Zonguldak Yerel Haber Gazetesi’nde çıktı. Bir radyoyu haber yapmıştım ve radyo günlerce beni konuşmuştu…
‘HURDACI MÜDÜR ÇOK KONUŞULDU’
 İkinci haberim Adalet Gazetesi’nde yayımlandı. O zamanlar Zonguldakspor’un oynadığı stadın ışıklandırılması, İstanbul’daki bir stattan sökülen ışıklarla sağlanıyordu. O zamanlar Zonguldak İl Beden Terbiyesi Müdürü , şimdiler de ise Zonguldak İl Gençlik Merkezi Spor Müdürü Ahmet Sağlam’ı eleştirmiştim. Hatta haberimin başlığı ‘Hurdacı Müdür’dü ve çok ses getirmişti. 
‘VALİ AYAZ, İL EMNİYET MÜDÜRÜYLE MAKAMINDA BARIŞTIRDI’
Üçüncü haberim ise Haber Gazetesi’nde çıktı. Bu sefer de Zonguldak İl Emniyet Müdürü İdris Pala’yı yazmıştım. Başlığım ‘Lojmanda Köpek Besleyen Müdür’dü . İl Emniyet Müdür Yardımcısı yakın dostum Yusuf Albayrak kirada oturuyordu. Müdür Pala ise boş lojmanda kurt köpeği besliyordu. Müdür Yardımcısı Albayrak ile beraber terzide de çalışmıştık ve benim okul arkadaşımdı. Baktım kimse yazamıyor, ben yazdım. O zaman İl Emniyet Müdürü gazetenin önüne bütün sivil ekipleri göndermiş. Yazı İşleri Müdürü bana haber göndermiş ama madende çalıştığım için haber bana ulaşmamış. Gazetenin önüne geldiğimde sivil polisler benden kaçtı. O zaman gazete siyah beyazdı. Haber merkezine girdiğimde arkadaşlar, ‘Müdür senin yazdığın haberden dolayı İl Emniyet Müdürü çok kızmış, gazetenin açığını arıyorlar. Bu nedenle pusu kurmuşlar’ dediler. Bunu duyunca çok sinirlendim ve o zamanın kıymetli Valisi Nevzat Ayaz’ın yanına gittim. Sayın Ayaz geçenlerde vefat etti. Allah gani gani rahmet eylesin. Vali Ayaz İl Emniyet Müdürü İdris Pala’ya telefon açarak makamında bizi barıştırmıştı. Müdür bunun ardından lojmanı boşalttı. 
‘YAKLAŞIK BİR AY GİZLİ GİZLİ AĞLADIM’
-Zonguldak Maden İşçiliğinden emeklisiniz. Bize biraz madencilik döneminde yaptığınız işlerden bahseder misiniz?
1975 yılında TTK Genel Muhasebe Müdürlüğü’nde çalışıyordum. Yer altında çalışan işçilerden vergi kesilmiyordu. Benim o zaman iki çocuğum vardı ve eşim çalışmıyordu. Ben de o zamanki şartlardan dolayı ailemin daha rahat yaşaması için müracaat ettim. İktidarda Adalet Partisi vardı ve Başbakan Süleyman Demirel’di. Ben de Zonguldak Adalet Partisi İl Gençlik Kolları’nda görevliydim. Zonguldak Adalet Partisi Milletvekili Ömer Barutçu vardı, Müessese Genel Müdür Yardımcısı Ali Yalvaç Bey’e ulaştım. Nur içinde yatsın trafik kazasında yaşamını yitiren rahmetli Halit Aygün Karadon Müessese Müdürüydü. Evin önünde silahlı saldırı sonucunda öldürülen rahmetli Türk İş Genel Sekreteri ve Maden İşçi Sendikası Genel Başkanı Şemsi Denizer'in puantörlüğünü yaptıktan sonra askere gittim. Dönüşte Kilimli İşletme Müdürlüğü’nde yeraltında kancacı ve malzemeci olarak işbaşı yaptım. Kozlu’daki maden ocağında 3 Mart 1992 yılında 263 madenci arkadaşımız grizu patlamasıyla yaşamlarını kaybetmişlerdi.  O gün çok sevdiğim arkadaşlarımı kaybetmiştim. Yaklaşık bir ay geceleri eşimden gizli olarak o zaman oturduğumuz lojmanın bahçesinde ağladım. Hala onları unutamadım. 
‘ŞİKE YAPAN 4 TAKIMI BEN RAPORLADIM’
-Peki gazetecilik sevdası nasıl başladı? Ne oldu da maden işçiliğinden gazetecilik mesleğine geçiş yapmaya karar verdiniz? 
Haber Gazetesi’nin Sorumlu Yazı işleri Müdürü Adnan Küçükvar ile Başbuğ olarak saydığımız büyük lider Alparslan Türkeş sevdamız ve siyasi beraberliğimiz vardı. Bir gün kendisi teklif etti. ‘Mehmet Al sen korkusuz adamsın’ dedi ve bir süre Küçükvar ile çalıştım. Hatta o tarihlerde bana ‘Korkusuz Adam’ lakabını taktılar. Küçükvar Haber Gazetesi’ni bıraktıktan sonra bana haber müdürlüğü görevini teklif ettiler. Hürriyet Gazetesi Zonguldak Muhabiri Selahattin Temiz ile amatör spor müsabakalarının oynandığı Fener Toprak Sahası’nda tanışmıştık. Bana bu işi yapabileceğimi söyledi. Cumartesi ve Pazar günleri de izinli olduğum için zorlanmayacağımı söyledi. O zaman daktilo vardı ve saman kağıtlara yazıyorduk. Bu sayede Hürriyet Gazetesi ile de profesyonel gazeteciliğe ilk adımımı atmış oldum. Daha sonra Adalet Gazetesi’nde Spor Müdürlüğü yaparken Zonguldak 1’inci Amatör Küme’de oynanan karşılaşmalarda Saha Komiserliği ve Zonguldak Saha Komiserleri Dernek Başkanlığı yaptım.  1'inci Amatör Küme Futbol karşılaşmasında şike yapan 4 takımı hem haber yaptım hem de Türkiye Futbol Federasyonu’na raporla bildirdim. Şike yapan 4 takım küme düştü.  
‘DENİZER SON RÖPORTAJINI BANA VERDİ’
-Bugüne kadar sizi mesleğinizde en çok ne etkiledi? Unutamadığınız bir anınız var mı?

Yaklaşık 40 yıldır bu mesleğin içindeyim. 6 Ağustos 1999 yılında Genel Maden İşçileri Sendikası’nın Genel Başkanlık Seçimleri’nde Deniz Kulübü’nde yemek verilmişti. Ben de o yemekte Adalet Gazetesi için Genel Maden-İş Genel Başkanı Şemsi Denizer ile röportaj yapmıştım. Röportaj bitiminde yemekten kalkan Denizer ne yazık ki evinin önünde Cengiz Balık tarafından silahla vurularak hayatını kaybetti. Bu benim unutamadığım ve hala acısını içimden atamadığım bir olay. 2000 yılında zorunlu olarak emekli olduktan sonra ailem ile birlikte Alanya’ya geldim. 

‘ŞİMDİLERDE GAZETECİLİK ÇIKARCILIK OLDU’
-Alanya’da gazetecilik mesleğinin en eskilerindensiniz. Bu durumun avantajlarını ve dezavantajlarını nasıl değerlendirirsiniz?

 Gazetecilik eskidendi. Gazeteci geliyor denildiğinde saygı ve sevgiyle karşılanıyorduk. Şimdilerde ise ne yazık ki mesleğimiz çıkarcılık olmuş. Gazetecilik yapacaksan kimseye gebe veya mahkum olmayacaksın! Önemli bir konuyu kimseye söylemeden yazarsan işte ben o zaman ‘Korkusuz Gazeteci’ derim.  Birçok meslektaşımız masa başı ya da üfürme haber yapıyor. Gazeteci göreve giderken tedbirli ve temiz olmalı, kıyafetine ve kendine iyi bakmalı. 
‘ADLİYE MUHABİRLİĞİ SABIR VE CESARET İŞİ’
-Gazetecilik mesleğinde belki de en zor alanlardan birisini, adliye muhabirliğini icra ediyorsunuz. Adliye muhabirliği konusunda neler söylersiniz? 

Polis Adliye Muhabirliği bu zamanda çok zorlaştı. Adliye önünde saatlerce bekliyorsunuz. Bazen şüpheli sabah getirilecek deniyor ama öğlene kadar bekleyebiliyorsunuz.  Adliye Muhabirliği sabır isteyen meslek.  Şu zamanda Adliye Muhabirliği cesaret işi.

‘BİRÇOK KURUMDA ÇALIŞTIM’
- Bugüne kadar hangi şehirlerde gazetecilik yaptınız? 

Zonguldak'ta Hürriyet, Haber, Şafak, Çağdaş, Adalet Gazetesi. Alanya'da Memleketim Alanya,Haber Alanya,  Demirören Haber Ajansı, Habertürk, Sabah,Yeni Alanya’da çalıştım. Şu anda ise Sabah Gazetesi Alanya Muhabirliği ve  Gerçek Alanya’da görev yapıyorum.
‘ALANYA’DA İSTİHBARAT ALMAK ÇOK ZOR’
-Belki mesleğimizdeki en önemli avantaj istihbaratı sağlayabilmek. Siz haber konularınıza nasıl ulaşıyorsunuz? İstihbaratınızı nasıl sağlıyorsunuz?

Alanya'da istihbarat almak çok zor. Ancak benim arkadaşımın çok olması bu konuda avantaj sağlıyor. Sağ olsunlar bana güvendikleri için bilgi veriyorlar. Ben de ona göre hareket ediyorum. 
‘TOPLU MEVLİD YEMEĞİNDEN SONRA HASTALAR ÇOĞALDI’
-Bildiğiniz üzere dünya genelinde pandemi ile mücadele ediliyor. Basının bir gözü olarak Alanya kapsamında pandemide gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Alanya'da olan her olayı ben yazmıyorum. Korktuğumdan değil de bazı haberler Alanya'ya zarar vermesin diye yazmıyorum. Çünkü burası turizm ile geçinen bir şehir. Alanya'da toplu mevlit yemeği verildikten sonra Covid-19’lu hastalarımızın sayısı çoğaldı.  Bu sayıyı ne Kaymakam verebilir ne de Valimiz verebilir.  Sadece Sağlık Bakanlığı verebilir.
‘AYRICALIK VERİLİRSE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAZSINIZ’
-Sizce pandemiyle mücadelede basına bir ayrıcalık tanınmalı mı?

Basına ayrıcalık verilirse işin içinden çıkamazsınız. Önüne gelen gazeteciyim deyip her yere girmeye çalışırsa bazı vatandaşlarımızı üzmüş oluruz. Tabii ki bu mesleği dürüstçe yapan arkadaşlarımıza ayrıcalık yapılır.  Bu da mesafeli olmalı.
‘KIZLARIMIN DEDİKLERİNİ HARFİYEN UYGULUYORUM’
-Siz pandemiyle nasıl mücadele ediyorsunuz? Nasıl tedbirler alıyorsunuz? 

Benim iki kızım da ALKÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışıyor. Bir kızım pandemi servisinde görev yapıyor. Ben kızlarımın dediklerini harfiyen uyguluyorum. Hijyene ve maske kullanımına çok dikkat ediyorum. Eskiden adliyede sabahtan akşama kadar kalıyordum. Şimdi ise kalabalık ortamlardan uzak duruyorum. Kolonyam çantamdan hiç eksik olmaz. Mutlaka yedek iki maske ile dolaşırım. Çoğu zaman adliyeden yürüyerek gazeteye gelirim. Kalabalık dolmuşlara asla binmem. 
‘BAŞKASININ ACISINA SAYGI DUYSUNLAR’
-Meslekte sizin yolunuzda ilerlemek isteyen meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz ne olur?

Benim meslektaşlarıma tavsiyem şudur; her zaman efendi ve saygılı olsunlar. Her şeye sinirlenmemeleri gerekiyor. Sabırlı olmaları gerekiyor. Bir makama ya da iş yerine gitmeden önce randevu almaları gerekiyor. Haberlerini hazırlarken mutlaka sağlam bir yerden delil alarak yazsınlar. Sıkıntılı haberlerde yani ölümlü kaza veya cinayet haberlerinde gülerek konuşmasınlar. Başkalarının acılarına saygı gösterilmesi gerekiyor. Cenaze ve şehit törenlerinde mutlaka giyim ve kuşama dikkat etsinler.  
‘BU MESLEĞİ LAYIĞI İLE YAPANA KAPIM HEP AÇIK’
-Son olarak bizlerin aracılığıyla Alanyalılara vermek istediğiniz bir mesaj, eklemek istediğiniz bir şey var mı? 

Alanya halkı, dürüst ve de korkmayan gazeteci arkadaşlara sahip çıkmalı.  Bu mesleği layığı ile yapanlara her zaman benim kapım açıktır.

RÖPORTAJ: GÜLŞAH ANAK

Editör: TE Bilisim