Röportaj: Alev Uzunbaş

Hani bazı insanların hayat hikayeleri vardır,  film gibidir ya… O’nun hayat hikayesi de tıpkı film gibi. O’da eşinden ayrılıp kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan ve iki çocuğuna gelecek sağlamak için mücadele eden kadınlardan. Bir gün işine giderken trafik ışıklarında aniden fenalaşınca kanser olduğunu öğrendi. Henüz iki çocuğuna gelecek sağlamadan ölüm korkusunu yaşamıştı. Onun tabiri ile “aptal aptal gezerken” hayat ona öyle sürprizler yaşattı ki, börekleriyle  kanseri yendi. 37 Yaşında yeniden hayata sarılan ve yaptığı bin bir çeşit börekleriyle ün salan Gülsemin Civan, yaşadıklarını Gerçek Alanya Gazetesi’ne anlattı.  

-Gülsemin Börek Evi’nin hikayesi nasıl başladı?

Bundan tam 2.5 yıl öncesi Antalya’da bir gıda firmasının Alanya Bölgesi Toplu Tüketim Homofis Satış Sorumlusu idim. Sezon başı oteller açılıyor işler o kadar yoğun ki teknik servisim ile gece yarılarına kadar o otel senin,  bu otel benim koşturup duruyordum. Bir salı günü Alanyum ışıklarında feci bir rahatsızlık geçirdim, aracımı ancak Devlet Hastanesi’ne kadar kullanabildim. Saat 10.00 civarıydı, ama akşama kadar hastanede kaldım. Doktorlar gelip gidiyor ama kimse hiç bir şey söylemiyor, tahlil ve analiz sonuçlarına bakıyorlar sadece sessiz sessiz. Doktorlar yatış verdi ama ben ısrarla çıktım hastaneden. Direk Başkent Hastanesi Satın Alma Müdüresi’ni aradım. Bir gün sonrasına randevu aldırdım ve gittim. Sabah kontrol, analiz, tahliller sonrası  doktor hanım direk yüzüme bakarak “Gülsemin hanım siz kansersiniz ama korkmayın. Daha yolun başındasınız, ölmeyeceksiniz. Tahlil sonuçları ayın 21’inde gelecek. O zaman net teşhis ve tedavi uygulayacağım” dedi. 

Ben öyle aptallaşmıştım ki, Cikcilli’deki evime 15 dakikada yürüyerek gelmişim. Ertesi gün işime gücüme devam ettim. Ama o, eski Gülsemin’den eser kalmadı. Aileme hiçbir şey söylemedim. Tek başınaydım. Derken ayın 21’i gelmişti. Ama bende doktora gidecek cesaret kalmamıştı. Bu arada bin 200 lira peşinat vererek Hasbahçe’den bir ev kiralamıştım.  Emlakçımı arayıp evden vazgeçtiğimi söyledim. İşi bırakmış, kendimi eve kapatmıştım. Öleceğim modundaydım. İşte hayatımın dönüm noktası o gün olmuştu. Alanyum AVM’de aptal aptal geziyordum. Carrefoursa AVM unlu mamüllerin sahibi Mehmet Akkanat Akkan ile karşılaştık. Oturup çay muhabbetine girdik. Kısmen anlattım durumu. Can arkadaşım Mehmet, ‘Gül, bana ev börekleri yapan bir bayan lazım’ dedi. Ben de ben yaparım dedim bir an. Ağzımdan öyle çıkıverdi. Mehmet güldü, kaba kaba ‘Yürü git kafa bulma sen mi yapacaksın’ deyince benim kafa bir anda attı. Onun tavrına bozulmuştum ve hırs yaptım. Mehmet niye yapamam dedim. Dedi ki, ‘Bu süsle sen mi hamurla uğraşacaksın’  İnat ettim, hırs yaptım, tabi işi de bırakmışım, paraya da ihtiyacım var. Mehmet bak ben yarın sana birkaç çeşit börek yapayım geleyim, sen demo yap. Ondan sonra konuş dedim. Velhasıl, ertesi gün demoluk beş çeşit börek yapıp geldim Carrefoursa’ya ve börekleri sundum, tadına baktı tek tek... Mehmet elini uzattı, tokalaştık. ‘Yarın başlıyorsun’ dedi. İşte hayatımın dönüm noktası o an oldu. 

-Peki, doktora gitmedin mi?

Carrefoursa’ya börek yapmaya başladıktan bir ay sonra doktoruma gittim. Yakın arkadaşlarımın teşviki beni öylesine bir toparladı ki, küçük bir operasyon ve ilaçlarla hastalığımı yendim. Çok zor badirelerden arkadaşlarım sayesinde geçtim. Arkadaşlarım kendi aralarında adıma toparladıkları bir miktar ile benim tedavi masraflarımı karşıladılar. Böreklik malzemelerimi bir otelin satın alma müdürü ve aşçıbaşı arkadaşlarım kendi aralarında topladıkları paralarla aldılar. Beni Metro AVM’ye çay içmeye çağırmışlardı. Bir bardak çaydan sonra bana öyle mütevazi ve uygun bir dille, 6 kg çiğ böreklik kıyma, 100 kg un gibi malzemeler aldıklarını söylediler ki asla unutamam. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır.  Ben tekrar Antalya firmasının Alanya Toplu Tüketim Firması’na Bölge Satış Homofis Sorumlusu olarak işe başladım. Ama börek işime firmamın müsaadesini alarak yine devam ettim. Çünkü, bende kazancından ziyade manevi anlamı vardı. Gülsemin Börek Evi’nin hikayesi böyle oldu. O günden bu güne hayata sımsıkı sarıldım. Çok şükür hastalığı atlattım. Doktorun dediği gibi yolun başındaydım. Yani ölmedim. Aksine öyle bir yaşadım ki… Çok çalıştım. Sabahın en erken saatlerinde kalkıp börek yaptım. Sonra ikinci işimi icra ettim. Fakat, kendimi de hiç ihmal etmedim. Yedim, eğlendim, gezdim, çocuklarımla daha çok vakit geçirdim. Hayata bağlandım. Hayatımı sevdim. 

-Bu böreğin hikayesi oldu. İşi dükkana nasıl dönüştürdün?

Bir gün gazeteci bir arkadaşım ‘Gülsemin sen bu işi dükkanda neden yapmıyorsun’ dedi. Arkadaşım benim o kadar bütçem yok ki dedim.  ‘Peki, yarın ben seni arayacağım’ dedi. Ertesi gün İbrahim beni aradı. ‘Ticaret Odası’na gelir misin?’ dedi.  Koştur koştur Ticaret Odası’na gittim. Başkan Mehmet Şahin’in yanına gittik. Ama İbrahim bana hiçbir şey söylemiyor. İbrahim, ‘Başkanım, bu kızın elinde becerisi var ama dükkan açmak için bütçesi yok’ dedi. Mehmet başkan, bizi KOSGEB’e yönlendirdi. Biz kahvelerimizi içtik, Yaşar bey’in yanına indik. KOSGEB’te Girişimcilik Belgesi varmış. Onu almam gerekiyormuş. Ama süreç dolmuş, önümüzdeki ay alabilirmişim. İŞKUR’a da gitmemi söyledi. Oraya bir bakalım belki orada boşluk varsa oraya alabilirler dedi. İŞKUR’a gittim. İŞKUR Müdürü kaydın bir tanesinin iptal olduğunu söyledi. İptal olmasaydı bir ay sonra kayıt olacaktım. Allah nasip edecek ya, Girişimcilik Belgesini aldıktan sonra dükkan kurabiliyorsun. Burayı hemen açamadım. KOSGEB’le ilgili bazı prosedürlerin üzerinden gittiğimiz için geciktik.  Ama bu arada daha KOSGEB’ten bir lira almadım. (Gülüyor) Yıl sonuna ödemeleri alacağım inşallah.

-Böreğin yanı sıra ev yemekleri ya da farklı hamur işleri siparişleri de alıyor musun?

Dükkanı ilk açtığım zaman ev yemekleri, kek çeşitleri, et yemekleri, tüm börek çeşitleri ve gözleme yapıyordum. Şimdi de yapıyorum. Mesela önümüzdeki hafta içinde kuzu tandır siparişim var. İsteyen olursa yaprak sarması satıyorum. Meze çeşidi isteyen oluyor. Onları da yapıyorum. Ramazan da mesela sahurda dükkan açtım. İftar yemekleri verdim. 

-Maddi durumu iyi olmayan kadınlara ne önerirsin?

Ben şuna çok kızıyorum; bana personel lazım. Günlerdir internetten, facebook’tan personel aradım. İnsanlar diyor ki; işe ihtiyacım var. Bayansın elinden geliyorsa oturduğun yerden para bekleme, çalış. Mesela ben, o kadar çok badireyi atlattım. Yiyorum, içiyorum, geziyorum ama bunun parasını ticaret yaparak çıkarmaya çalışıyorum. Yani bir yerden gelsin diye beklemiyorum. Dayıdan, amcadan, kardeşten beklemiyorum. Varsa elimde param harcıyorum. Ama param olması için çabalıyorum. Ben kadınlara o yüzden kızıyorum. Oturmayın, başkasından hazır para beklemeyin, çalışın.  Biz kadınların ekmeğini taştan çıkaracak kapasitesi var. Çünkü biz akıllıyız, güçlüyüz. Erkeklerden daha güçlüyüz. Fizik anlamında demiyorum. Erkeklere karşı bir düşmanlığım da yok. Benim bir çok arkadaşım erkek. Kadınların erkeklerden daha çok hayatın içinde var olmaları gerekiyor. Kadınların bir geliri olmalı. Hayat hiç birimiz için güllük gülistanlık değil. Benim hiç mi sorunum yok? Var tabii… Bazen öyle dönemlere giriyorum ki, dokunsan yıkılacak gibi oluyorum. Ama mücadele ediyorum. Bu hayat benim, mecburum yaşamaya, mecburum hayata tutunmaya. Ben babamın yüzünü bile hatırlamıyorum. Çocukken vefat etmiş. Ağlıyorum, zırlıyorum ama hayata tutunmaya devam ediyorum. Önce hayatınızı kabullenmeyi öğrenmelisiniz. Kabullenirseniz her şey daha kolay. Çünkü hayat herkese zor. 

-Bir daha evlenmeyi düşündün mü?

Evlenmek isteyen çok. Ama olay ne biliyor musun? Dışarıdan baktığın zaman erkekler sığınacak bir kadın arıyor. Oysa kadınlarda sığınacak bir erkek arıyor. Yani şimdi bakıyorum erkekler kadınlardan daha aciz durumda. Ayrıca kadınlar, erkeklere güvenmediği kadar erkekler de kadınla güvenmiyor. Haa bunu biz kendimiz, hemcinslerimiz sağladı bu da bir gerçek. Fakat şöyle bir şey de var, erkek diyor ki, bu kadın kendi ayakları üzerinde duruyor, biraz argoca olacak ama hazır iş, hazır geliri de var, ee yüzüne bakılmayacak biri de değil. Hazır avrat yani (Gülüyor) Ben bu kadınla niye evlenmeyeyim mantığında olanlar var. Ya da maddi durumu iyi, işi istikrarlı olanlar oluyor, bu kez farklı sorunlar ortaya çıkıyor. Mesela benim  çocuklarım var. Bende şu mantık var. Davul dengi dengine olmalı. Ben kendime denk birini arıyorum. Evet hayatıma bir nefes, bir hayat arkadaşı arıyorum. Yalnızlık gerçekten Allah’a mahsus. 

-Aşka inanıyor musun?

Ben aşk kadınıyım zaten. Ben de aşk var ama sahibi yok. Aşka inanıyorum. Ama sevgiye daha çok inanıyorum. Çünkü, aşk körlüğü bir süre sonra geçince mantık çalışmaya başlıyor. Sonrasında sorunlar ortaya çıkıyor. Ama sevgi daha aklı başında bir şey.  Sevgi varsa sorunlara yaklaşımın daha farklı olur. Sevgin varsa, saygın varsa o sorunları çözmek için uğraşırsın. Yani ilişkinin ya da evliliğin aşkla başlayıp, sevgiye dönüşmesi lazım.  

-Son sözlerini alabilir miyiz?

Ben istiyorum ki, kadınlar kendilerini evlere kapatmasınlar, bir erkeğin sol cüzdanı olmasınlar. Ben istiyorum ki, kadınlar gerçekten ayaklarının üzerinde dursunlar. Biz varız, biz güçlüyüz.  Kadınlar ve erkekler eşit değildir. Yok arkadaşım böyle bir şey. Bir erkek ile bir kadın eşit olabilir mi? 10 Kiloluk bir masayı sen kaldırabilir misin? Kaldıramazsın. Ama biz erkeklerden mücadele anlamında daha güçlüyüz. Evet ticaret güzel bir şey. Artısı da var, eksisi de var. Zorlukları oluyor. Ben işimi seviyorum, topuklarımı seviyorum (gülüyor). Bana dediler ki, butik aç. Ama börek olayı farklı bende. Hayatımın dönüm noktası oldu. İnsanlar dış görünüşe bakarak önyargılı olmasınlar. Ben topuklu ayakkabılarımla güçlü bir kadınım. Hangi işi yaparsam yapayım topuklarımı seviyorum (Gülüyor) 

Yasemin Börek Evi’ne nasıl ulaşabilirsiniz: Güllerpınarı Mah. 306 sk. 1/A (25 Metrelik yol, Hacet Göbeğini geçince Mahmutlar istikametinde 200 metre ileride Star Çiçek. Yanında ara sokak içinde küçük bir dükkan. İklim kreşin altı. İletişim: 0 532 641 59 82