Röportaj: Alev Uzunbaş

Son teknoloji makinelerle hizmet verdiklerini ancak mevcut binanın yetersiz kaldığını ifade eden Operatör Doktor Gökhan Aydoğan ortağı Operatör Doktor Hasan Kırteke ile 2016 yılında yaklaşık 6 milyon lira yatırım ile Alanya’ya modern bir TIP Merkezi kazandıracaklarını söyledi.

-Hastanede hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Göz Hastalıklarıyla ilgili tüm haslıklara bakıyoruz. Fakat Tıp Merkezi Projemiz var. Gözle ilgili olarak rutin muayenelerimiz var. Poliklinik muayenelerimiz var. Çocukluktan başlayıp ileri yaşlara kadar tüm göz hastalıklarıyla ilgili hizmet veriyoruz. Aynı zamanda poliklinik dışında ameliyathanemiz var. SSK ile anlaşmalı kurumuz. SSK’ya bağlı kurumlar geçmekte burada belli bir fark karşılığı onun dışında cerrahiler yapıyoruz. En yoğun yaptığımız ameliyat katarak cerrahisi.

Göz tansiyonu. Özellikle retinayla ilgili şeker hastalıkları ve son zamanlarda sarı nokta dediğimiz damar tıkanıklığıyla ilgili hastalıklar.

-Lazer göz hastanesi neden tercih nedeni olmalı?

Lazer Göz Hastanesi olarak yaklaşık 9 yıldır hizmet veriyoruz. Öncelikle samimi ve güven esaslı çalışıyoruz. Kademe kademe gidiyoruz. Güven ön planda olduğu için bunca sene içerisinde başardığımızı düşünüyoruz. Çünkü, hastalarımızın bir çoğu hasta referanslı olarak bize başvuruyor. Retina Cerrahisi dışındaki hemen hemen tüm göz hastalıklarını tedavi ediyoruz. Bizim için hastanın buradan memnun ve sağlıklı olarak ayrılmış olması çok önemli. Bu mantıkla çalıştığımız için Hasan Beyle ikimiz çokta başarılı işler çıkardığımızı düşünüyoruz.

-Ameliyatlarda gözle ilgili makinelerin son teknoloji olması önemli bir yer tutuyor mu?

Makinelerimiz son teknolojidir. Buradaki özellikle katarak ameliyatındaki makinelerimiz bizim çok işimizi kolaylaştırıyor. Ameliyat hızımız artıyor veya komplikasyon riskimizi azaltıyor.  Göz anjiosu, göz tomografisi, katarak ameliyatında mercek hesaplanması gibi Alanya’da bir tek bizde var. Lenstar dediğimiz ameliyat sonrası gözlük numarasının olmaması ve minimum seviyede olması için çok hassas bir şekilde yapan cihazlarımızdan biri. Bu nedenle ameliyat sonrası sürpriz bir gözlük numarası ile karşılaşmıyoruz. Göz içerisi enjeksiyon dediğimiz son günlerde daha çok sarı nokta hastalığı denilen hastalıklarla ilgili olarak geniş bir seviyemiz oluştu. Bu hastalıkla ilgili Alanya’da çok fazla ilgilenen yok. Bu konuda da Alanya’nın büyük bir eksikliğini kapatmaktayız.

-Muayene ücretleriniz nasıl?

Normal bir Profesöre gittiğiniz de ücretlerle 90 TL’den başlıyor. Burası özel bir hastane olmasına rağmen kurumlarla anlaştığımız için sadece fark alıyoruz. Fark ücretimizde çalışanlar için 40 TL, emekliler için için 20 TL’dir.

-Yeni yatırımlar söz konusu mu?

Tıp Merkezi düşünüyoruz. Yeni yerimiz 5 katlı 2200 metrekare kapalı alan olmak üzere aslında ihtiyacımızın çok çok üzerinde ama ileride daha da gelişebileceğimizi düşünerek yaptık. Şu an göz hastanesi olarak devam edeceğiz ama taşındıktan sonra dermokozmetik gibi diğer branşları da düşeneceğiz. Bakanlığın bize verdiği kadro doğrultusunda büyüyeceğiz. Yeni yerimiz Metro kavşağının orada Ünallar cami, Maki Evlerinin sağ tarafında olacak. Net bir tarih belirlemedik ama 2016 yılı içerisinde yaza kalmadan taşınmayı düşünüyoruz. Toplam 6 milyon TL’lik bir yatırım olacak.

-Alanya’nın göz sağlığı ne durumda?

Bizim zaman zaman tarama hizmetlerimiz oluyor. Okul, kreş gibi daha çok çocukların olduğu yerlerde belirli aralıklarda göz taraması yapıyoruz. Çocuklarda çok az bir kısmında refraksiyon  problemi oldu. Bize zaten gözünden problemli hastalar gelir. Ancak, Alanya’nın geneline baktığınız zaman Türkiye genelinden farklı değil. Biz birazda referans hastane şeklinde çalıştığımız için problemli hastayı daha fazla görüyoruz. Gittiği yerlerde tedavi olamamış, şifa bulamamış hastalarımız daha ağırlıklı oluyor.

-Alanya’nın dışından gelen hastalarınızda oluyor mu?

Çok fazla. Bize Alanya içerisinden gelen hastalar kadar dışarıdan, civar bölgelerden gelen hastalar da oluyor. Anamur, Karaman, Konya, Antalya bölgelerinden de gelen oluyor. İstanbul ve Van’dan dahi gelen hastalarımız oluyor. Yaptığımız tedavi şekli dediğim gibi güvene dayalı olduğu için daha çok referanslı hastalarımız bizleri tercih ediyorlar. Alanya Turizm bölgesi olduğu için ve emekli sayısı da fazla olduğu için Alanya’nın dışından da hastalarımız oluyor.  Örneğin İstanbul’dan Alanya’ya geliyor. Bizleri de bildiği için hem tatilini yapıyor, hem tedavisini oluyor. Ayrıca burada büyükşehirler gibi çeşitli sıkıntıları yaşamıyorlar. Randevusuna rahat geliyor, randevusunun dışında bize ulaşmaları çok daha rahat oluyor. Çünkü, tedavi ettikten sonra da hastalarımızla ilgilenmek hem onlara keyif veriyor, hem de bize. Artı SSK’ya bağlı kurumlarla da çalıştığımız için gelen hastalarımız gönül rahatlığı ile tedavilerini olabiliyorlar.

-Başınızdan geçen bir olay var mı?

Bazen erken muayenenin veya insanların hiçbir şikayeti olmasa dahi muayene olma açısından söylüyorum. Bir kere değil, pek çok defa başıma gelen olaylar oluyor. Özellikle basit bir konjonktivit dediğimiz iltihaplanma için gelen bir hastanın (tüm muayenelerine baktığımız için) ileri derecede şeker hastalığı göze vurmuş. Ama hastamız bu şikayetle gelmemiş, görmeyi henüz etkilememiş bir aşamaya gelmiş bir çok hastayı kurtarabiliyoruz. Veya göz tansiyonu… Hasta normal bir göz muayenesine geliyor. İleri derecede göz tansiyonu belki 5-6 ay içerisinde gözünü kaybedecek dereceye gelmeden hastamızı kurtardığımız oluyor. Birde enteresan olarak gözünde konvirit şikayetiyle bir çocuğu babası getirdi. Çocuğun sağ gözünde iltihaplanması vardı. Tedavi ederken bende numaralarına bakayım dedim. Çocuğun sol gözü görmüyordu. Hastanın babasına söyleyince baba şok oldu. Bir gözü gördüğü için diğer gözünün görmediğini anlayamamışlar. Hastayı erken teşhis ve tedavi ile görebileceği en iyi duruma getirdik. Böyle enteresan vakalarla karşılaşabiliyoruz.

-Çocuklarda nelere dikkat etmeleri gerekiyor?

İki şey önemli bir erken yaşlarda çocukların görüp görmediğini anlamak çok zor olabiliyor. Çocuklar 3-4 yaşlarında mutlaka bir göz şikayeti olmaza bile doktora getirmeleri lazım. Hele ailede göz tembelliği gibi şikayetleri olan aileler. Bu gibi vakaları erken yakaladığımız zaman tembellik tedavisi dediğimiz 5-6 yaşlarına kadar devam eden tedaviler uygulayabiliyoruz. Bu yaşlardan sonra tedavi etkinliği azalıyor. Çocukların erken yaşlarda erken teşhislerle tedavi edilmesinde fayda var. Bir de 40 yaşından sonra genel bir şikayet olmamasına rağmen mutlaka bir göz doktoruna gidilmesi gerekiyor. Çünkü, o yaşlardan sonra göz tansiyonu, hele ailede böyle hikayeler varsa çok dikkat etmek gerekiyor.

-İleri yaşlarda hangi şikayetler yada göz hastalıklarına karşı tedbirli olmamız gerekiyor?

Göz tansiyonu 50-60 yaşlarında da çıkabilir. Ama yakalandığı zaman ileride geri dönüşümü damlalarla sağlayabiliyoruz. Bu tip durumlar genelde taşralarda oluyor ama şehir merkezinde de zaman ayıramayıp gerçekten ileri dereceye ulaştıktan sonra bize gelen hastalar çok oluyor. Göz tansiyonu hastanın görmesini son ana kadar engellemediği için hasta bunu farkedemiyor. Bazı hastalıklar belirti veriyor ama göz tansiyonu hastalığı görmemeye başlayınca ortaya çıkıyor. Yani belirti vermiyor. Verse bile spesifik olmuyor. O yüzden hasta geldiğinde biz göz haritasına bakıyoruz. Hasta bize göz tansiyonu şüphesini ancak basından okuyup geliyor. Fakat hiç şikayeti olmasa dahi biz göz tansiyonuna baktığımız için şüphelendiğimiz durumlarda ileri testler var. Bir hastaya göz tansiyonu teşhisi koyduğumuz zaman o hastamızı ömür boyu damlaya mahkum etmiş oluyoruz. Alternatif tedaviler var ama genelde damla tedavisi uygulanıyor. Onun için kornea kalınlığı, bilgi alanı bir de görme sinirinin kalınlığını ölçen göz tomografimiz var. Bu üç test ile % 90’nın üzerinde teşhis etme şansımız var. Hastalara da erken tedaviye başlayıp ileride göz sağlığını etkileme şansımız oluyor.

-Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bütün hastalıklarda olduğu gibi erken teşhis her zaman önemlidir. Gözlerimiz muayeneyi hak ediyor. Hepimiz gözün çok önemli bir organ olduğunu söyleriz ama uygulamada bunu göremiyoruz. Ameliyat yaptığımız hastalar bile 4 yıl sonra kontrole geliyor. Problem olmayabiliyor ama bazen problem de olabiliyor. Bazı hastalarımız katarak ameliyatı yaptıktan sonra herşey bitti zannediyor. Bu hastaların yaş ilerledikçe göz tansiyonu yada sarı nokta hastalığı olma riskinin arttığını bilmemeliler. Ve ameliyattan 4 yıl geçtikten sonra göz tansiyonunu -kontrole gelmediği için- teşhis edemediğimiz, pırıl pırıl görürken görmesi azalan hastalarım oldu. Bu tür hastalarımız rutin muayenelerini olmuş olsalar bizler hastalığı zamanında yakalayacağız ve görme kaybı yaşamayacak hastalardı. Bu nedenle gözlerimizin kıymetini bilelim. Bazen üşengeç olabiliyoruz, bizlerde oluyoruz ama, bazen şakaya gelmiyor, ihmale gelmiyor. Bu kadar imkanımız varken değerlendirelim diyoruz. Gözümüz vücudumuzun aynasıdır. Unutmayalım ki, başta kanser olmak üzere Alzheimer gibi  pek çok hastalık göz muayenesi ile saptanabiliyor.

Editör: TE Bilisim