1938 yılında Alanya’nın Ali Efendi Köyü’nde dünyaya gelen Hacı Hasan Aras, gurbet hayatı da yaşadığı geçmişinde önce çobanlık, ardından inşaat işçiliği ve müteahhitlik meslekleri ile şimdiki hayatını yokluktan kazanmayı başaran kişilerden birisi. Alanya’nın köklü çınarları arasında gösterilen ve Alanya tarihine hakim olan Aras, çıkardığı 5 şiir kitabının ardından yaşadıklarını Gerçek Alanya okuyucuları için anlattı. 
‘BEN BİR YÖRÜK ÇOCUĞUYUM’
-Öncelikle bizimle hayat hikayenizi paylaşmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hacı Hasan Aras kimdir?
Alanya’nın Ali Efendi köyünde doğup büyüyen bir Yörük çocuğuyum. Annem beni göç esnasında yolda doğurmuş. 1928 yılında Harf İnkılabının hemen ardından hükümet emri ile Alanya’ya yapılmış olan Cumhuriyetin ilk okullarından Sedre Yenidamlar İlkokuluna, her gün 5 kilometre yürüyerek gidip gelirdik. Okulumuzu o günlerin zor şartlarında bitirdik. Çocuk yaşta çobanlıkla başladığım iş hayatına ardından inşaat işçiliği ile devam ettim. 1986 yılının ardından da Alanya’da müteahhitlik yaptım. 
‘GEÇMİŞİ BİZDEN DİNLEMEK LAZIM’
Ülkenin yokluk zamanlarından gelen nesildeniz. Ben okula giderken Türkiye’nin nüfusu 13 milyon 500’dü. Şimdi İstanbul’un nüfusu 16 milyon, bir devlet kadar oldu. Biz ilkokulu zor bitirenlerdeniz. Artı bizim zamanımızda bu kadar fazla üniversite yoktu. Alanya’da ilkokulu bitirenler Antalya Aksu’daki Öğretmen Okulu’na gider, orada eğitmen olurdu. Şimdiki gibi böyle bir gelişmiş ülke yoktu. Bizler bir tarihiz. İlla tarih bilmek için üniversite okumak gerekmez. Şimdi üniversite okuyanlar bizden bir şeyler öğrenmezse geleceğe ne verebilir? Bizim gibi yaş almışlardan geçmişi dinlemek lazım. 
‘BİLMEM NİYE GELDİM BÖYLE ERKEN?’
Geldik bu dünyaya bir kere… Lamba yok, yaktığımız iki çıra… Hiç var mıydı böyle bir çare? İşte o çaresiz günlerin çocuğum ben… Bilmem niye geldim böyle erken? Elli kuruşa orak salladım ota, canım çekse de param yetmezdi ete… Eşek sırtında çıra sata sata, Davutların obasında yata yata büyüdüm ben. Çocukluğumda hep evden kaçardım. Bulgur aşı yer ayran içerdim. Anası ile ebesi ile ot biçerdim. Babasının postallarını giyerek büyüdüm ben. Ocaklara çatardık kütüğü, ekmeği bulsak bulamazdık katığı… Hiç çöpe dökmez yerdik artığı, işte o yoklukların çocuğuyum ben… Sicimden oldu şalvarımın kemeri, işte o şalvar dokuyan ananın çocuğuyum ben… Evimiz çadır olunca olmazdı çatı… Çadırlı çullu Yörük çocuğuyum ben… Odunla gerili olurdu kapımızın eşiği… İçinde yatıp büyüdüğüm o tahta beşiği… Şu ağzımın kenarını yırtan ağaç kaşığı, hala unutamadım ben… Hayatımın kitabını yazdım ben arkadaş. Sakın beni deli birisi sanmayın. Ben ölünce ister anın ister anmayın. Deliymiş deyip de duygularımı yermeyin. Duygulanmasam yazmazdım ben…”
‘GURBETİ GÖRMEYEN ŞİİR YAZAMAZ’
-Asıl mesleğiniz müteahhitlik. Ama çobanlık geçmişiniz de var. Peki, bu süreçte şiir tutkunuz nasıl başladı?

Çocukken çobandım. Çobanlığın ardından inşaat işçiliği yaptım. İnşaat ustalığının ardından da müteahhitliğe başladım. Gurbeti görmeyen, gurbeti yaşayamayan şiir yazamaz. Ben Almanya’ya da gittim, o gurbeti de gördüm. Doğup büyüdüğüm Demirtaş’ı terk ettim, yirmi yılı aşkın Konya’da çalıştım ve yaşadım. Ben şiirlerimde anlatmaya çalıştıklarımı düz yazı ile yazsam bu kadar anlaşılmazdı. Son inşaatımı Gedevet Yaylası’nda yaptım. Boş durmayı sevmem. Oturduğumda ya okumalıyım ya yazmalıyım. Sağlığını kazanabilmek için mutlaka bir şeyle meşgul olacaksın. 
‘KİTAPLAŞMAYI BEKLEYEN ÇOK ŞİİRİM VAR’
-Bugüne kadar kaç kitap yazdınız? İlk kitabınız ne zaman çıktı?

İlk kitabım yaklaşık 10 yıl önce çıktı. Toplam beş kitabım çıktı. Hazırda bekleyen çok şiirim var. Yamaya devam ediyorum. Her zaman son çıkan kitabım en iyisi olur. Öncekiler de iyi ama en iyisi son çıkardıklarım oluyor. 
‘MEYVENİN KÖTÜSÜ ERİK İNSANIN KÖTÜSÜ YÖRÜK DEDİLER, DIŞLADILAR’
Geçmişte Yörüklüğü hep dışladılar. Askerde bile inkar etmiştim Yörüklüğümü. Çünkü bize ‘Meyvenin kötüsü erik insanın kötüsü Yörük’ dediler. Oysaki Anadolu’nun temel taşı Yörükler. Yaşadıklarımı bu şiir kitaplarımda aktarıyorum. Çocuklarım aracı oluyorlar ve yazdıklarımı kitaplaştırıyorlar. Onlar aracı olursa kitaplaşmayı bekleyen çok şiirim var. Mesela yazın Gedevet’te ya bahçede bir şeylerle uğraşırım ya da bir şeyler okuyup bir şeyler yazarım. 
‘İLHAM YAŞANANLARDAN GELİR’
-Şiirlerinizi yazarken neyden ilham alıyorsunuz?

Ben bir başlık bulduğum zaman devamını getiriyorum. İlham hep yaşananlardan ve gördüklerimizden alınır. Türkiye bildiğiniz gibi birçok mezhebin, ırkın birleştiği bir yer. Bize bu ırkların ve mezheplerin içinde en yakın olan Alevilerdir. Çünkü geçmişte benim annemin giydiği giysileri Alevi kadınları daha giymeye devam ediyor. Evliyalarımızın çoğu da Alevi. Sabah namazından ardından uyuyamam. Bu sabah da bu konuyla ilgili bir şeyler karaladım. Mutlaka bir şeylerden esinlenirsin. Güncel olaylarla ilgili de yazarım. Dünyaya gelen insanlardan kalan olmuyor. Kuru kuru gitmekten ziyade bir eser bırakıp sürekli anılmak bana göre daha güzel. Ben kendimi unutturmama çabasındayım. 
‘ALAN BİR DAHA İSTİYOR’
-Yakın çevrenizden şiir kitaplarınıza nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Bir isteyen bir daha istiyor. Ben parayla kitap satmam. Benim kitaplarımı parayla satmanın anlamı yok. Ben eşime dostuma hediye ederim. Ben bugüne kadar bir eleştiriye rastlamadım. Ben eşimi, dostumu, çevremi kıracak bir şey yazmam. Herkesin yaşamı kendini ilgilendirir, beni ilgilendirmez. 
‘AŞIK VEYSEL UNUTULUR MU?’
-Peki siz en çok hangi şairi seversiniz? Okuyunca ben de şiir yazmalıyım dediğiniz bir isim var mı?

Mesela bir  Aşık Veysel unutulur mu? Her yazdığının bir yaşanmışlığı var. ‘Benim yârim kara toprak…’ İnsan topraktan gelir toprağa gider… Bundan iyi bir cümle olur mu? 
‘ÖNEMLİ OLAN BAŞI VE SONU’
-Size göre bir şiirde olmazsa olmaz nedir? Bir şiir nasıl güzel olur

Önemli olan şiirin sonucunu bağlamak. Uyum sağlayabilirseniz şiir yazabilirsiniz. Rastgele yazılan bir şey şiir değildir. Önemli olan şiirin başlangıcı ve sonu. Yani anlamı…
‘GENÇLER İLGİ GÖSTERMİYOR’
-Gençlerin şimdilerde şiire bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim zamanımızla kıyaslarsak şimdiki genler şiire eğilimli değil. Halbuki gençlerimiz şiirin içinden kendilerine örnek alacak çok güzel detaylar bulabilirler. Ancak gençlerimiz buna dikkat etmiyor. Gençler teknolojinin içine bağlandı. Ne yazık ki çoğu da teknolojiyi faydalı kullanmıyor. Genelde şiiri bizim gibi yaş almışlardan alabilirsiniz. 
‘EN ESKİ BİLENLERDENİM’
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey bizler aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ben Alanya’yı en eski bilenlerdenim. Ben de Alanya’ya şiir yapmazsam olmaz ki… Kitaplarımın hepsinde Alanya ile ilgili bir şiirim vardır. – Gülşah Anak
 

Editör: TE Bilisim