Neredeyse Türkiye’deki tüm ünlülerle çalışma fırsatı bulan ikili, gelen albüm tekliflerini de redederek, müzik grubu olarak kalmayı tercih etmişler.

Yunanca, İsponyalca, İtilyanca, İlginizce ve Türkçe müziklerle müzikseverlerin gönlünde taht kuran “Grup on6” Müzik Grubunun mimarları Solist Enis Arabacıoğlu ve ortağı Batuhan Çölok ile müzik ve sanat üzerine sohbet ettik.

aydopan-kuyum-resim.jpg

-Kendini anlatır mısın?

32 yaşındayım. Yunanistan’da doğdum. Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisiyim. Tekstil okudum. Okuduğum sürece hep müzik yaptım. Hayatımda 15 yaşımdan beri hep müzik oldu. Aklımda, beynimde, kalbimde hep müzik oldu. Çok güzel ekiplerle çalıştım, güzel şeyler yaptım, sanatçılarla, ünlülerle çalıştım.

-Hangi ünlülerle?

Aşağı yukarı hepsiyle çalıştım. Çoğunun albümlerine gitar çaldım, hala çalışıyorum. Bir dönem Beyaz Show’a katıldım konuk olarak. Onunla da hala görüşürüz. Abim gibidir Beyaz. Enstrümanistim aslında ben. Solistlik yapıyorum ama… Kışın albümlere gitar çalıyorum. Şimdi “Grup on6” adında bir grubumuz var.

-Beyaz nasıl bir insan?

Çok cana yakın biri.

-Ekranda gördüğümüz gibi mi?

Beyaz’ı ben çok anlatamam. Neden anlatamam, çünkü ben onunla çok vakit geçirdim. Hani sizin gibi geliyor bana o. Normal sıradan biri olarak geliyor. Beyaz, ağabeyim gibi oldu.

-Peki, normalde de o kadar esprili mi?

Hayır!... Hiç espiri yapmaz. (Asık surat şekli yapıyor)

-Sanat camiası genelde hep kaprisli olur…

Öyle öyle. (gülüyor) Ego tavan yapıyor. Herkesin birbirinin arkasından konuştuğu bir camia. Tutunmak zor.

-Müziğe ve sana dönersek, müziği seviyordun ama Tekstil okumuşsun.

Çalıştım da üç ay kadar. Sürekli bir baskı olduğu için üç ay fabrikada çalıştım ama, insanın egosunu da okşayan bir baskı vardı. Üç ay da fabrikayı teslim ettiler bana ama, sürekli otellerden, oradan, buradan çağrılıyordum. Maddi olarak da tekstilde aldığım paranın üç-dört katını teklif ediyorlardı. Eee o yaşta da insan buna hayır diyemiyor. Sonuçta 21 yaşında okuldan mezun oluyorsunuz. O yaşta gelen tekliflere de hayır diyemiyorsunuz yani. (gülüyor)

-İyi enerjiyi üzerinize çekmek istiyorsanız neşeli parçalar dinleyin derler, sen ne önerirsin?

Herkes hoşuna giden parçayı dinlemeli. Benim bile zaman zaman değişiyor müzik zevklerim. Benim bile tercihlerim değişiyor. Arabeski dinlerken de tercih yaparım ben. Mesela Fantezi arabeski dinlerken iğrenirim, tiksinirim. Gitardaki dalım flamenkodur. Sürekli flamenko dinlerim. Ben bir öneride bulunsam ukalalık gibi olacak ama ben yatarken klasik dinlerim. Rahatlatır beni.

-Peki, uyanmak için ne dinlersin?

Sabahları müzik dinlemem ben. Sürekli müziğin içinde olduğum için sabah dinlememeyi tercih ederim.

-Uyurken klasik dinleyelim, peki uyanmak için?

Enis Arabacıoğlu: Bence pop tarzı bir şeyler dinleyebilirler. Enerjinizi yükseltir.

Batuhan Çölok: Sabah kalktım mı oyun havası dinlerim ben (gülüyor)

-Müzik eşittir matematiktir diyorlar. Aralarında nasıl bir ilişki var?

Enis Arabacıoğlu: Tüm entsrümanlar matematiktir. Tabii notalarla işiniz varsa. Ama sadece kulakla çalıyorsan o zaman matematik değil.

Batuhan Çölok: Benim mesela matematik sıfır. (gülüyor)

-İstanbul’da ünlülerle çalışırken sizi hangi rüzgar attı Alanya’ya?

Batuhan Çölok: Soruyu cevapla ben o zaman geleyim. (Muziplik yapıyor)

Enis Arabacıoğlu: Buranın işletmecisi Banu Okan, benim eski arkadaşım. O Bodrum’dayken mutlaka burada olmanı istiyorum dedi bana. Biraz zor oldu aslında  3-4 sene uğraştı beni getirebilmek için. 5 yazdır buradayım. Kışları tabi başka bir şey yapıyoruz. Kışları ünlülerle ya da kendi işlerimizle ilgileniyoruz.

-Önümüzdeki yaz sizleri dinleyebilecek miyiz burada?

Kısmet, ben her sene aynı şeyi söylüyorum. Kısmet…

basliksiz-2d-032.jpg

-Alanya’yı beğendiniz mi?

Güzel bir yer ama daha güzel yerler var. Ama Green Beach olarak konuşuyorsak, evet favorim Green Beach Alanya’da. Burada olmaktan, burada müzik yapmaktan keyif alıyorum.

-Batuhan, bize ortağın Enis’i anlatır mısın?

Enis çok başarılı, hırslı, başarılı, aklı başında ondan sonra çok baby fest, kızlar ona hasta bu arada. (gülüyor) İşinde çok başarılı, çok disiplinli. Çalıştığım solistlerin arasında en zengin repertuara sahip olan, tarihi çok kuvvetli biri.

-Sanatçı kaprisi var mıdır Enis bey’in?

Yoktur. Ama çok inatçıdır çookkk. İnadında başarılıdır heee…Bu inat kelimesini mutlaka yaz olur mu. İnattır yani. Adamı hasta edebilir yani… (gülüyor)

-Seni hasta ettiği bir konu oldu mu mesela…

Hasta ettiği bir konu yoktu ama beni hasta etti. Beynimin sağ lobu yoktu. Sol lobu da yok şimdi. (gülüyor) Aslında iki hasta bir araya geldik öyle söyleyeyim. Ama güzel işler çıkardık birlikte.

-Enis bey, biraz Batuhan’ı konuşalım mı?

Batuhan beyin kalbi, yüreği çok temiz. Müzik camiası arasında enderdir yani kalbi yüreği tertemiz kalmış. Çok iyi bir arkadaş, çok iyi bir dost, kötü gününde, iyi gününde her zaman yanında olan, fedakar, asla insanı yalnız bırakmayacak, biraz kas kafalı. (gülüyor) Çok yetenekli bir müzisyen. Yurdum insanı bir insan. (Gülüyor) Çok severim kendisini, kardeşim gibidir.

-Peki, albüm çıkarmayı düşündünüz mü?

Batuhan Çölok: Enis abi düşünmeli bence. Çok başarılı.

Enis Arabacıoğlu: Beyaz ağbeyim bile bana albüm yapmaya niyetli ama buraya geldim diye küstüler. (gülüyor) Yani Banu hanım (Banu Okan Green Beach işletmecisi) yüzünden olmadı. (gülüyor)

Batuhan Çölok: Yani tek suçlu Banu Hanımdır. Böyle bir şey lütfen yazmayın. Yazın, yazın olur mu. (Gülüyor)

Enis Arabacıoğlu: Şaka bi yana niyetlenildi yani. Ama olmadı, kısmet değilmiş. Açıkcası benim düşüncem bu şekilde başarılı olmak. Ekibimi seviyorum, bu şekilde çalışmayı da çok seviyorum.

Batuhan Çölok: Bu şekilde daha neşeli oluyor.

Enis Arabacıoğlu: Albüm var işte. Yaptı benim arkadaşım. Can albüm yaptı. Neye yaradı, albüm yapmış oldu. Albüm diye kasmıyorum açıkcası. Hayatım boyunca da kasmadım.

Batuhan Çölok: Neydi… Biri “lolita” diye bir şarkı çıkardı. Öyle şeyler çıkarmak gerekiyor. Enis’te o tarz parçalar yapamayacak karakterde bir adam olduğu için…. Onun için orkestra daha iyi.

Enis Arabacıoğlu: Albüm diye kasmıyorum açıkcası. Hayatım boyunca da kasmadım. Çok fırsatlar çıktı karşıma. Beni iğneleyen arkadaşlarımda oldu. Fırsatları neden değerlerdirmiyorsun diyen arkadaşlarımda oldu. Bu fırsatlar birinin eline geçseydi çoktan vurmuştu diyen arkadaşlarımda oldu. Ama o yönde kendimi hiç kasmadım. Bir müzisyenin olması gereken her yerde bulunduk biz. Olunması gereken herkesle olduk, çalınması gereken herkese çaldık.

Batuhan Çölok: Tatmin olduk biz… (gülüyor)

Enis Arabacıoğlu: Bu ekiple aslında bir mekan açmayı düşünüyorum, istiyorum.

-Sahnedeyken yaşadığın bir anıyı anlatır mısın?

Enis Arabacıoğlu: Gitarın telleri tırnaklarımı kırdığı için takma tırnak kullanıyorum. Bir akşam yine sahnede çalarken, birden tırnağım yerinden çıktı, fırladı. Karşımdaki masada oturan müşterinin viski bardağının içine girdi. Adama viski ısmarlamak zorunda kaldım. (gülüyor)

-Sohbeti çocuklarla bitirelim. Anne-babalar çocuklarındaki yeteneği nasıl anlayabilir, onları nasıl yönlendirmeli?

Enis Arabacıoğlu: Doğru zamanda, doğru insanla çocuğunuzdaki müzik yeteneğini keşfedebilirsiniz. Bakın Fazıl ağabey (Tunç) bir müzik öğretmenine Temmuz’un (Fazıl Tunç’un oğlu) müzik yeteneği olup olmadığını sormuş. “Kusura bakma ama bu çocukta müzik yeteneği yok” demişler. Ama Temmuz gitar çalmayı sürdürmüş. Çok da iyi yapmış. Çünkü, müzik konusunda çok yetenekli bir çocuk. Ben bu kadar hızlı bir adam görmedim, inanılmaz yetenekli bir adam. Fazıl ağabey, o arkadaşın söylediği şekliyle hareket etmiş olsaydı Temmuz’un üzerinde durmasaydı, Temmuz bu yeteneğini geliştirmeyecekti.  İnsanlar neye göre tespit yapıyor anlamıyorum.Tek kelimeleri ile insanı harcayabiliyorlar.