Son günlerde karşıma çıkan videodan bahsetmek istiyorum. Ülkemizde geçiyor olay. Kafe gibi bir ortamda yer alan piyanoyu çalan kuryecinin videosu. Üstelik siparişini teslim ettikten hemen sonra gerçekleşen bir olay. Sosyal medyada oldukça popüler oldu. Hatta birbirinden farklı sayfalarda paylaşıldı.

Videoyu izlerken hoş bir gülümseme yüzümüzde belirirken bu metnin başlığını okuduğumuzda bir şeylerin bizi rahatsız ettiğini hissediyoruz. Nasıl yani bir kuryeci mi, ne alaka kuryeci ile piyano veya bizde olmasına imkan yok kesin başka yerde olmuştur gibi düşünceler aklımızdan geçebiliyor. Çünkü bizi rahatsız eden şey iki farklı dünyaya ait olan imgelerin bir araya gelmiş olması.

Bir tarafta motorunun üstünde siparişten siparişe koşan ve estetik kaygılarının yerini yaşamsal kaygılar almış bir kişi var. Diğer tarafta sanatsal diyebileceğimiz, üst sınıfa hitap eden bir piyano var. İki farklı dünyanın bir araya geliyor olması şaşırtıyor bizi. İster istemez de bir merak uyandırıyor içimizde. Tam da bu anda ‘’Nasıl yani, nasıl öğrenmiş olabilir, piyano çalmayı bu şekilde biliyorsa neden kuryecilik yapıyor?’’ gibi sorular oluşuyor aklımızda. Durumu tam olarak anlamaya çalışıyoruz.

Ancak unuttuğumuz bir nokta var. Sanatın para getirmediği ve hobi olarak yapılması gerektiği dayatılan bir toplumda piyano çalmak zengin bir aileye özgü olarak algılanıyor. Öyle bir tablo var kafamızda. Temel gereksinimlerin karşılanması gibi bir yoksulluk durumunda piyano çalmak lüks gibi geliyor. Karnımızı doyurmak gibi bir önceliğimiz varken keyif verici bir hobi edinmeye zaman ve para ayırmak ilk sıralarda yer almıyor maalesef.

Bir de genel olarak başarı ve yetenek dediğimiz şeyler bizim toplumumuzda sınavlar ile belirlendiği için temel dersler dışındaki bir yetenek veya başarı görmezden gelinebiliyor. Müziği çok iyi ama tarihi kötü, o zaman bu çocuğa tarih özel dersi aldıralım ve eksiklerini kapatsın. Çok iyi resim yapıyor ancak matematiği kötü, o zaman matematik çalışması lazım. Yani sürekli olarak eksikliklere yapılan bir vurgu var. Asıl başarılı olduğumuz ve bizlere mutluluk veren şeylerden uzaklaştırılıp karnımızı doyurma talaşına düştüğümüz bir tabloyu anlatmaya çalışıyorum.

Bahsettiğim videoya denk geldiyseniz dönüp bir daha bakın isterim. Yoksulluk ve fırsat eşitsizliği ile mücadele edip en temel hakları için savaşmak zorunda kalan ve ne yazık ki bu durumun bize doğal geldiği kısmına odaklanıp yeniden düşünelim. Böyle baktığımızda söz konusu video o kadar da keyifli olmayacaktır. Böyle bakınca çalınan parçanın normal hızından daha yüksek bir hızla çalınmasının kaygısını daha iyi anlayabiliriz. Ne dersiniz?