Salgın yeniden tırmanışta. Salgınla mücadelede mart ayında sınıfta kaldık. Tam da bazı kısıtlamalar kalktı derken, risk haritasını yeniden kızarttık. Yine döndük başa… Bir yılı aşkın süredir salgının hayatımızda yarattığı olumsuz değişikliklerle mücadele etmeye çalışıyoruz.
       
Vaka sayısı 39 binin üzerinde korkutucu bir rekora ulaştı. Uzmanlar bu rakamlara ilk defa çıktığımızı fakat salgında henüz pik noktaya da ulaşmadığımızı belirtiyor. Vaka sayısının artmasındaki neden normale dönüşle ilgili tedbirlerin çok hızlı ve basamaklandırma yapılmadan uygulamaya sokulması mı? Çok hızlı mı gevşedik? Aşılamada iki doz aşıyı olanların sayısı yüzde 9’larda. Çift doz aşıyı en çok yapan ülkelerden biri olmamıza rağmen, pandemiyi aşmak için bu doz yeterli değil. Toplum her ne kadar yeterince gündeme almamış olsa da virüs gücünü korumaya devam ediyor.

Covid-19 lokal bir sağlık krizi olarak başlamasına rağmen giderek, gelişerek küresel, finansal, ekonomik, sosyal ve farklı kriz boyutlarıyla birlikte, tüm dünyaya geleceği belirsiz yeni bir deneyim yaşatıyor. Bir yanda acı kayıplarımız, yas, hüzün, diğer yanda aşını, işini kaybedenler, siftahsız kepenk indirenler, halk çoğunluğunun giderek kötüleşen şartları… Salgın önce bir sağlık krizi, ardında da bir ekonomik kriz getirdi.
          
Uluslararası bir derecelendirme kuruluşu salgının ekonomilerin, toplumların ve şirketlerin faaliyetlerini temelden değiştirebileceğini söylüyor. Raporda teknoloji şirketlerinin açık bir şekilde avantajlı olacağı, hükümetlerin yeni sosyal yükümlülüklerinin ortaya çıkacağı, artan eşitsizliğin sosyal birlikteliğin bozulmasına yol açabileceği ve bazı ülkelerde kurumlara olan güvenin azalabileceği kaydedilmiş.
Farklı ülkelerde yapılan bir ankete göre de salgın yoksul ülkeleri varlıklı ülkelere göre daha fazla etkilerken, kadınlar da erkeklere göre daha fazla etkilenmiş. ABD’de siyah insanlar beyazlara göre daha fazla korona virüse yakalanmış. Salgın sırasında genç nesiller, eski nesillere göre daha zor zamanlar yaşadıklarını söylüyor. Bunun nedeni pandemi sırasında çalışma, sosyalleşme ve eğitim alma fırsatlarının daha az olması olabilir. Ayrıca ebeveynler daha çok etkilenmiş. Çocuk sahibi olanların, çocuk sahibi olmayanlara göre etkilenme oranı daha fazla.
          
E-ticaret istikrarlı bir yükselişte. Tüketicilerin büyük bir kısmı mağazaya gitmek yerine çevrimiçi ürün almaya devam edeceğini söylüyor. Tüketici trendleri değişti. Seyahat, giyim, aksesuar gibi alanlarda tüketimler azalırken, en çok satılanlar ofis sandalyesi, oyun konsolu, dizüstü bilgisayar yükseltici olmuş. Gayrimenkulde ise geniş balkonlu, bahçeli evler revaçta.
          
Pandemiden etkilenen, çok etkilenen, en çok etkilenen, olumlu etkilenen, olumsuz etkilenen….. daha birçok sektör yazılabilir. Velhasıl bu sinsi düşman, bize hayatın kıymetini öğretti. Ailenin, dostluğun, toplumsal aidiyetin değerini. Sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu öğretti. Bilim ve teknolojinin önemini, modern tıbbın vazgeçilmezliğini. Temizliğin sadece imanın değil, sağlığın da vazgeçilmezlerinden biri olduğunu. Kendimizle dayanışmayı öğretti, konuşmayı, hesaplaşmayı, değer yargılarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini. Panik, korku, endişe ve umutsuzluk dörtlüsünün en az korona virüs kadar tehlikeli olduğunu…