İnanın kabak tadı verdi!
Bırakın kabak tadını.
İnsan.
Bu kadarı da fazla.
Demekten kendini alamıyor.
Sözünü ettiğim rezilliği bilmem anlayabildiniz mi?
Ülke insanı, 
Korona virüsten kırılıyor.
Her gün 250 nin üzerinde insanımızı kaybederken,
Binlercesi de hastanelerde acılar içinde kıvranıyor.
Sokağa çıkamıyoruz.
Birbirimizle kucaklaşamıyoruz.
Herkesi potansiyel suçlu gibi görmekten yakınıp dururken.
Şimdi de.
Herkesi koronalıymış gibi görmeye başladık.
Salgın yüzünden alınan bir sürü önlemden dolayı.
Çoğu işyeri kapandı.
Birçoğu da işçi çıkartmak zorunda kaldı.
On binlerce insanımız ya işsiz ya da ekonomik yönden sıkıntı içinde.
İşte.
Millet böylesine ağır sıkıntılarla boğuşurken.
Bizim siyasilerimiz.
Yani, 
Milletin dertlerine deva olma iddiasıyla siyaset arenasında yer alanlar.
Deve dişi gibi siyaset ve devlet adamları.
Birbirlerine demediğini bırakmıyor.
Hakaretler
En ağır suçlamalar
En saçma iddialar ve iftiralar
Neredeyse gırla gidiyor.
Mecliste kabak tatlısı tartışılarak bizim ağalar birbirlerine giriyor. 
Böylesine içerikten yoksun.
Saçma sapan suçlama ve iftiraların önemli makamlarda bulunanlarca yapılması olacak şey değil! 
İnandırıcılığı olmayan, böylesine ağır iftira ve suçlamaları bir siyasetçi nasıl yapabilir diye kendi kendimize sorduğumuzda.
Demek ki,
Ya bu millet çok aptal.
Ya da bu aptallar, milleti aptal sanıyor.
Sizce hangisi?
Bana göre,
Toplum olarak genelde algılama sorunumuzun olduğu bir gerçek.
Ama bu, rahmetli Aziz Nesin’in dediklerini doğrular biçimde gelişse de!
Bu, toplumun büyük bir çoğunluğunun aptal olduğunu göstermeyebilir! 
Vallahi ne diyeceğimi bilmiyorum.
Aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık.
Yani.
Tükürük eninde sonunda bize yapışıp kalıyor gibi!