Geçmişten günümüze erkeklerin kadınlar üzerinde, zenginlerin fakirler üzerinde, güçlülerin zayıflar üzerinde, ebeveynlerin şiddet ve tehdit yoluyla çocuklar üzerinde kontrol sağladığı bilinen bir gerçektir. Benzer şekilde okul ortamında da yetişkinlerin veya güçlü çocukların diğer çocuklar üzerinde şiddete ve tehdide dayalı kontrol mekanizmaları kurabildiği sıklıkla gözlenmektedir.     Okulda zorbalığın nedenleri ve düzeyi, ülke, toplum ve ailedeki zorbalığın nedenleri ve düzeyleri ile paralellik gösterir ve hatta onların yansımaları olduğu kabul edilir.    

     Okulda zorbalık (akran zorbalığı) tanımlanacak olursa; kışkırtma unsuru olmaksızın aralarında fiziksel ya da psikolojik açıdan çocuklarda güçlünün karşı tarafa bilerek ve isteyerek, niyetli, kasıtlı, sistemli bir biçimde belli zaman aralıkları ile uyguladığı, kurbanda korku, endişe veya zarar vermeyi amaçlayan fiziksel, sözel, psikolojik saldırı veya yıldırmayı kapsar. Literatürde, zorbalık davranışlarının kız ve erkeklerde farklı olduğu, erkeklerin daha çok zorba davranış göstermeyi, kızların ise duygusal zorbalığı daha fazla tercih ettikleri aile anlaşmazlığı ya da ailesinde şiddet gören çocukların arkadaşlarıyla iletişim problemleri yaşadıkları, kendine güven ve benlik saygılarının düşük olduğu bildirilmektedir.

     Zorbalığı doğrudan ve dolaylı olarak incelenebilir. Doğrudan zorbalık, birinin doğrudan ve açık olarak diğeri üzerindeki güç, statü ve hâkimiyetini gösterme isteği vardır. Zorbalığa maruz kalan birey zorbanın kim olduğunu bilir. Kurban ve zorba yüz yüzedir. Vurmak, tekmelemek, ısırmak, çimdiklemek gibi fiziksel saldırıları, hakaret ve aşağılama gibi sözel olarak yöneltilen saldırılarla, çirkin yüz ifadeleri ve el kol hareketlerini kapsar. Dolaylı zorbalık; kişinin sosyal olarak yalnızlaştırılması, hakkında dedikodu yayılması, sosyal çevresinin maniple edilmesi ve kasıtlı olarak gruptan dışlanması gibi davranışları içerir. Kurbana karşı doğrudan saldırıdan çok arkadaşları arasında asılsız sözel ifadelerle zarar vermek amaçlanır. Üçüncü kişiler yoluyla yapılan veya kurbanın saldırganı tanımlayamaması söz konusudur. 

Sözel olarak kurbana isim takma, tehdit etme, alay etme, küçük düşürme, iğneleme, göz hapsine alma, arkadaşlıklarını güdümleme, gruptan dışlama ve konuşmama, sessizleştirme vardır. Kurbanın rahatsız edilmesi, kusurlarıyla uğraşılması, duygularının incitilmesi, saldırganlığa maruz bırakılması, kurbanın eğlence unsuru olarak kullanılması ve kurbana karşı çirkin davranışların sergilenmesine sık rastlanır. Bireyin sosyal statüsüne ve benlik kavramına zarar vermek amaçlanır. Zorbalar iftira ve dedikodu gibi sözel davranışlarla kurbanı kontrol eder ve kurbanın kendini güçsüz hissetmesine, korkmasına neden olurlar.

      Çocuklar ve gençler; okul dışında, okula gidip gelirken, okul bahçelerinde, oyun alanlarında ve otobüs duraklarında da zorbalıkla karşılaşabilirler. Bunun yanı sıra, son yıllarda bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak elektronik araçlarla yapılan siber zorbalık da yaygınlaşmaktadır. Oysa okullar, zorbalığın adresi olmak yerine; çocuklara, ailelere ve topluma bilgi verme, yapıcı yollarla sorun çözme, sağlıklı iletişim kurma ve tartışma becerilerinin kazandırıldığı kurumlar olmalıdırlar.