Bugün bir müşterim yanında kadınla gelip alyans almak istedi. Şu, bu derken beğendirdik. Parmaklarına taktık. “Lakin biz bunun içine isim ve tarih yazdırmak istiyoruz” dediler. İşte o zaman ortalık karıştı.

Dedim, “İsim ne?” Söylediler. Yazdım, “Tarih ne?” dedim. Birbirlerine bakıp düşünmeye başladılar. Dedim, “Tarih belli değilse sonra yazalım.” “Hayır” dediler, “Hangisini yazacağız onu düşünüyoruz.”

“Bu kız 17 Mayıs’ta bana kaçtı. Onu mu yazsak? 26 Mayıs’ta babası razı oldu. O tarihi mi yazsak ama o gün abisinin gönlü yok beni evde yumrukladı. O tarihi yazamam, yazdırmam. 3 Haziran’da kızla aram bozuldu. Babasının evine vardı, gitti. Sonra abisi geldi. Yine kavga ettik. 7 Haziran’da yengesi beni evlerine götürdü. Barıştık, anlaştık. Acaba o tarihi mi yazsak. Sonra tarihi hatırlayamadım. Abisiyle barıştık. O gün milat. O günü mü yazsak? 17 Haziran nikah günü aldık. O gün kız kimliğini kaybetti. 20 Haziran’a kaldı. O günü mü yazsak? 25 Haziran’da aileler arasında sulh sağlandı. Akşam yemek yedik. O tarihi mi yazsak? 4 Temmuz alyans aldığımız gün, parmağınıza taktığımız gün. Bugün yazalım olmazsa” dedi. Benim devreler alev aldı, nöronlar çarpışmaya başladı :)

Espri olsun diye ben de dedim, “Çocuk olsun o tarihi yazalım” dedim. Hani ortam yumuşasın… Adam demesin mi bilader, “Sana ne bizim özelimizden!!” Ulan bir saattir sen bana ne anlatıyorsun? Ne özelinden bahsediyorsun? Kayınbirader yüzünde kalıcı eser bırakmış, babalık yedi sülalene sabah aksam telefon açıp sövmüş, nikah memuru kaybolan kimlikten sonra yuhh çekip  göndermiş sen neyin özelinden bahsediyorsun? Her şeyini paylaştın zaten.

Hava sıcak, insanların kafası karışık. Bazen “Haklısın abi” deyip geri çekilmek lazım. Neyse yüzükleri taktık. Hayırlı uğurlu olsun demek düşer. Allah bir yastıkta kocatsın.