Daha baştan denmeli denecek olan söz, uzatmadan… 

Sevgili kardeşim, ne hayat ne de İslam insanı üzmek için değildir, kuşları kovmak, toprağın canını acıtmak içinde değildir…

İnsanın yaşaması içindir her ikisi de, kuşların yaşaması içindir ve toprağın…

Çocukların yaşaması içindir, içinde ruh olan şehirler evler inşa etmek içindir, içinde barış ve kardeşçe yaşamak için…
Evet evet bilerek söyledim bu sözleri…

Zalimce işler yaptık, biz kendimize topraksız kuş seslerinden uzak bir hayat seçmeyi tercih ettik, birkaç beton yığını binaya sahip olmak için… 

Ne kuşların yok olmasına üzüldük, ne acır olduk yok edilen toprağa bağa bahçeye…

Oysa bütün kutsal metinlerde uyarılır insan, sakın fitne fesat çıkarmayın ekin tarlalarını yok ederek diye… 

Toprağı yok etmek, bağları bahçeleri yok etmek veya yok edilmesine ses çıkarmamak bir fitne bir fesat işlemektir Aziz Allah katında…

Aziz Allah bu hayatı ve aziz İslam’ı başkalarını üzmek için ikram etmedi bize… 

Ne hayatın ne olduğunu ne dinin ne olduğunu anlayabilmiş değiliz pek çoğumuz… 

Kendimizi güç ve servet sahibi yapabilmek adına başkalarının canını malını hayatını hiçe sayan insanlardan olduk pek çoğumuz…

Kardeşlikten vazgeçtik, annesinden babasından vazgeçenler oldu kimileri, bir avuç dünyalık edinmek adına…

Sonra dini kendi çıkar ve kendi anlayışımıza göre yorumlamaktan anlamaktan çekinmedik, herkes kendine göre bir anlayışı koydu ortaya, tarikat cemaat dediğimiz yapıların her birisi kendi çıkar ve anlayışlarına göre bir dinden söz ettiler de, söylenen her sözü doğru sandık…

Çünkü çoğumuzun işine öyle geliyordu…

Camilerde anlatılan tek şeydi namaz oruç ve haç… 

Sonra cami yaptırma öğrencilere yardım etme gibi şeylerden söz edildi, başka hiç bir şeyden söz etmiyor gibi Aziz İslam…

Tamam, da arkadaş binlerce ayetler hep bunları mı diyordu insanlara? Neden başka şeylerden söz etmiyorlardı bu efendiler… 

Neden o lüks binaları dikerlerken biraz ötede yaşayan kimi yoksulların fakirlerin varlığından evsizliğinden, sofrasının boşluğundan söz edilmiyordu?

Hazreti Muhammed’in bize anlattığı din bumuydu gerçekten?

Mesela dağları talan etmek dinin neresinde vardı veya suyu, bu su yalnız benim demek neresinde vardı dinin?

Bir yetimin başını okşamanın binlerce nafile ibadetten daha sevap olduğu neden söylenip durmakta ısrar edilmedi de, kimi yetimler aç kaldı yaşadığımız kentlerde?

Mesela neden anlatılmadı evlenme çağına gelip de, evlenemeyen kızları evlendirmenin çok büyük hayır ve sevap olduğu hem de o kızların kimin kızı olduğuna bakılmadan…

Mesela şu cami yaptırma, hacca gitme umreye gitme yarışında olanlar, neden birkaç yoksul gencin evlenme masraflarını üstlenmezler? İslam’ın bu konuda konuşmadığını bir şey demediğini mi sanıyorsunuz?

Neden dinin işimize gelen kısmını alıyor, işimize gelmeyen kısmını görmek istemeyiz sizce? 

Neden kendi hayatımızı sağlama ve güvenceye almak adına başkalarının hayatını yok sayma alışkanlığı edindi insanlar?

Elbette zor işler bunlara talip olmak, kendisini düşündüğü kadar başkalarını da düşünmek… 

Ama başkaca bir çıkış yolu yok…

Derki Aziz Nebi “kendisi için istediği şeyleri, mümin kardeşi içinde istemeyen bizden değildir” var mı bu sözün üstüne söz edebilecek?

O zaman insanın kendini kandırmasının hiçbir faydası olmayacak kendine…

Öyle çok gürültü çıkarmakla, öyle önde görünmekle el âleme çaka satmakla olacak işler değil bu işler… 

Aziz Allah hiçbir caka satmaya eyvallah eden değildir…

O sadece insanların gönlünde yüreğinde taşıdığı şeylere bakar…

Dert edin insanların yaralarını…

Dinin ne söylediğini dert edin…

Yuvası bozulan kuşları dert bedin, çünkü onlarda Allah’ın ayetlerinden bir ayettir…

 Ne dersin kardeşim, anlaşabildik mi veya anlaşabilir miyiz seninle?

Allah’tan iyilik ve hayır dileyelim bir birimize…

Selam ile kal…