Nereye gitsek, kimi dinlesek, hangi partiye liderine kulak versek siyaset adına anlatıların hepsi masal... Bilerek masal diyorum, çünkü masal anlatılanlar, hem de anlatılırken özen gösterilmeyen masallar...

Daha önce dinlediğimiz masallara benzer masallar hepsi, mesela sizler demiyor musunuz “Biz masalları hep duyduk, daha öncede duyduk!” siyasetçileri dinlerken?

Anlatıyorlar anlatıyorlar ama hiç biri halk gibi ahali gibi yaşamaya yanaşmıyor...

Biz diyorlar, bizler sizlerin efendileriniz sizlerin en akıllılarınız diyorlar açık açık,  bizi dinleyin sizleri bizlerin idare etmesi gerektiğine inanmanız gerekir diyorlar...

Bazen güler gibi yapıyorlar bazen azarlar gibi, ama halkı geri zekâlı gördükleri kesin... Bakın o parti bu parti demiyorum, demedim de hiçbir zaman... Buna rağmen kimisi daha becerikli yalan söylemek de, kimisi daha utanmaz...

Ama eşitler devletin kendilerini sunduğu nimeti paylaşmak da... Mesela kazanılmış hakları kullanma konusunda, eski milletvekilleri yeni milletvekilleri aynı haklara sahip... Sadece eskiler oturumlara katılamıyorlar, onlarda dışarıda sermayenin hizmetinde olma yarışı içindeler...

Yani ey ahali! Ak parti Milletvekili ile Cumhuriyet halk partisi ve hatta HDP Milletvekilleri aynı oranda kullanıyorlar devletin kendilerine sundukları nimeti izzeti... Siz bunlara itiraz eden yeni eski bir Milletvekili siyasetçi gördünüz mü?

Bize masal üstüne masal anlatılan... Bakın şimdi bu şehirde ev kirasını ödeyemeyen, elektrik su parasını ödeyemeyen on binler var, evine ekmek götüremeyen babalar var...

Hadi söyleyin yok mu?

Mesela umurunda mı Sayın Belediye Başkanın, aynı pahalı makam arabası ile gidip gelmiyor mu gideceği yerlere, aynı ihtişam ile karşılamıyorlar mı yetkililer bir birini?

O zaman neden kızıyorlar anlatılanlar masal deyişime?

Ve biz inandık bütün masallara ey halkım! İnandık onların kendimizden daha akıllı daha becerikli olduğuna; inandık bundan dolayı onların en büyük yalanlarına bile alkış tuttuk...

Biz en büyük kötülüğü kendimize yaptık ey halkım, kötülerin kötülüklerine alkış tutarak...

Yalnız onlar değildi masal anlatanlar, camilerde masal anlattılar, masalları din diye sundu anlatıcılar... Yemin ederim öyle oldu, yemin ederim Muhammedi hiç bildiri yoktu anlatılanların içinde...

Komşusu dedi Muhammed “binler selam olsun” komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir dedi, ama onlar daha çok karnı tokları parası olanları sermeye sahiplerini sevdiler...

Hadi öyle olmadığını söylesin içinizden biri... Mesela cami görevlilerinin zenginlere yoksullardan daha çok rağbet göstermediğini söylesin...

Hiç birinin umurunda değil sofrasında bir şey olmayan annelerin acılar, hiç birinin umurunda değil ara sokaklarda solgun çocukların çokluğu...
Onlar masal anlatmaya devem ediyor, ne yazık bizde inanmaya devam ediyoruz anlatılan masallara...

Neredesin ey hakikat?