Her şarkının ayrı bir hikâyesi vardır sizde. Herkesin başına gelmiştir. Yıllar önce dinlediğiniz bir şarkı işitirsiniz, sizi o dinlediğiniz zamana götürür ve o anı yeniden yaşarsınız. Kimisi mutlu anılarınızı hatırlatır, kimisi hüzünlü anılarınızı. Örneğin, en iyi arkadaşınızla arka arkaya dinlediğiniz şarkılar vardır. Arkadaşlığınızın da dinlediğiniz şarkıların da üstünden yıllar geçmiştir. Sonra tesadüfen o şarkılardan birini duyarsınız bir yerde. İşte o an istemli veya istemsiz olarak o eskiden çok sevdiğiniz arkadaşınızı hatırlarsınız. Yaşadığınız o dönemdeki anılar bir film karesi gibi geçer gider gözlerinizin önünden.
     Yapılan bir çalışmada Alzheimer hastalarının her şeyi unuttukları fakat müziğin melodisi karşısında tepki verdiklerini ortaya koymuşlardır. Bir de sizlerle bir çalışma yapalım. İlk İngilizce öğrenmeye başlandığında alfabeyi şarkı olarak ezberletirler. ‘’Ey, bi, si …’’devamını hatırlamaya çalışın. Aradan yıllar geçmiş olsa da şarkının tamamını hatırlamakta zorlanmadınız değil mi?
     Hatırlama dediğimiz şey bilinçdışı bir seviyede gerçekleşir, istencimizden muaf ve çoğu zaman yoğun duygular yaşatma gücüne sahiptir.  Frontal korteks ve hipokampüs beynimizin hafızayla olan kısımlarıdır. Bu iki kısım, devamlı bir şekilde yeni bilgiler işler ve yaşadığımız her şeyi kaydeder. Bir film kamerası gibi her şeyi kayıt altına alsa da her şeyi hatırlamak mümkün değil tabi ki. Müziğin bu noktadaki faydası ise, şarkının melodisi, ritmi ve içeriği kelimeler, zihnimizde belirli resimler canlandırarak kendimizi tekrar geçmişteki bir anda hissetmemizi sağlıyor. Psikologlar da hayatımızdaki ilk deneyimlerin müzik tarafından daha kolay canlandırılabildiğini belirtiyor. Ailenizden ayrı ilk seyahat edişiniz, ilk aşık oluşunuz gibi önemli hatıralarda dinlenilen müziklerin duygusal olarak bağı çok kuvvetlidir.