Bazen insan kendini mecbur hissediyor açıklama yapmaya... Yeni yeni bıçak ağrıları çoğu insanın böğründe insan diye ülke diye derdi varsa... Sarılmayan yaraları olan insan kardeşlerimiz şehrin arka sokaklarında... 
Her mevsim toz duman onlar için, yazıp demeyelim mi bunları?
Sahi bize neden hep ön sokakları gösteriyor kentlerin efendilerimiz?
Neden biz sormayız arka sokaklar ne olacak diye? Arka sokaktaki kadınlardan neden söz edilmez bazı mahfillerde, mesela kentin mülki amirleri onların varlığından habersiz gibi yapıyorlar,  yapmıyorlar mı?
Onların selamlanmaya hatırlanmaya hakkı yok mu?
Şimdi ben, bu yazılanları hayal gibi mi yazıyorum o zaman? Her kentin arka sokakları yok mu, devletin bile görmezden geldiği?
Mesela yoksullara ne kadar kentin Kaymakamı Belediye Başkanı? Beyaz adamları kapılarda karşılayanlar, neden arka sokaklarda da dolaşmazlar, dolaşıyorlar mı?
Neyse uzun edip efendileri kızdırmayalım, keyfini kaçırmayalım beyaz adamların, dünyanın en palalı makam arabasına binen, makamına onsuz gelemeyen kimi yöneticileri kızdırmayalım...
Devletin gücünü kendi güçleri sanan yöneticiler ile dolu Ülke ve kentler... Saçmaladım mı yoksa olmayan bir şeyden mi söz ettim?
Elbette yazmanında söylemenin de susmanın da bir bedeli vardır insan için, geri dönüş olarak... İnsan olmanın insan gibi davranmanın bir bedeli var dünyada... İnsan bedel ödemek için gönderilmiştir yeryüzüne biz buna inanır iman ederiz... 
Çünkü bu konuları çokça hatırlatır kutsal kitaplar insana...
Yapılan her iyiliğin karşılığı insanın karşısına çıkar denir hesap gününde ve yaptığın her kötülüğünde... 
Başkalarının ne düşündüğü önemli değil, biz buna inanlardan iman edenlerden olduk ve her zaman iyilikten iyi olmaktan söz ettik...
Mesela her zaman kuşlara zulüm edildiğinden yuvasız bırakıldığından söz ettik, birileri siyasi kavga peşinde iken...
Biliriz Rahman kuluna yalan söylemez, kulunu kandırmaz... Ya iyilik olarak döner, ya kötülük olarak insanın yaptıkları...
Yazmak, hele bir gazetede bir dergide yazıyor olmak insanlara bir şeyler anlatıyor olmanın bir bedeli vardır geriye dönüş olarak...
Ya kötülük olarak ya iyilik olarak... Bunun bilincinde olarak, yalansız çıkarsız yazmaya, yazdıklarımızı hayatımızda taşımaya gayret ediyoruz, hepsi bu...
Yanlışlarımızı söyleyen olursa binler teşekkür ederiz, gerçekten yanlış sözler etmişsek...
Hadi yeniden yeni yalansız çıkarsız bir dünyadan bir kentten söz etmeye... insanı hor görmeden yoksulu hor görmeden...