Pandemi ile yeni deneyimler, yeni duygular, yeni alışkanlıklar hayatımıza girdi. Bu alışkanlıklar arasında maske kullanımı, mesafe koyma, temizliğe dikkat etme gibi alışkanlıklar yer alıyor. İlk pandemi zamanlarını düşününce eve giren her şeyi yıkadığımızı hatırlıyorum. Elimizden dezenfektanın eksik olmadığını, maske ve mesafe kurallarına uyduğumuzu hatırlıyorum. Şimdilerde bunlardan geriye maske kullanımını sürdürmeye devam ediyoruz. Toplu taşıma kullanırken, sokakta dolaşırken, ilk kez tanıştığımız birisiyle konuşurken, kampüste derse girdiğimizde maske kullanımına devam ediyoruz. Maske kullanırken fotoğraf çekmeye çalıştığımızda istemsizce gülümseyen bir poz vermeye çalışıyoruz. Ancak bu gülümseyişlerimiz maske ardında kaldığı için ne fotoğraflarda ne de karşımızdaki kişinin gözlerinde göremiyoruz.
Tüm duygular gözlerden belli olur derler. Ancak bazı duyguların yüz ifadesinde benzerlikler olduğu göz önüne alınırsa karşımızdaki kişinin duygularını nasıl ayırt edeceğiz? Duygularımızı maske ardına gizliyoruz. Gizlenen bu duyguları karşımızdaki insanlar fark etsin istiyoruz. Görmediğimiz bir şeyi nasıl fark edebiliriz? Görülmediğini bildiğimiz bir duyguyu belli bir süre sonra göstermemeye başlar mıyız? Şöyle düşünelim; maske kullanırken sohbet ettiğinizi düşünün, mutlu oluyorsunuz ve istemsizce gülüyorsunuz ancak bu karşımızdaki kişi tarafından görülmüyor. Belli bir süre sonra gülmeyi bırakmaz mıyız? Ne de olsa karşımdaki kişi görmüyor, gülsem de gülmesem de bir farkı olmayacak diye düşünmez miyiz?
Özellikle ikili ilişkilerde duygularını gösterme önemli bir detayken, maske kullanım sürecinde bunun nasıl sekteye uğradığını düşünelim. Belki de bu nedenle samimi olduğumuz kişilerle mesafeyi korusak da maskelerimi çıkarmaya çalışıyoruz. Seni gördüğüm için mutluyum hissiyatını göstermek istiyoruz. Sadece mutluluk değil; kaygılarımızı, endişelerimizi, üzüntülerimizi, korkularımızı, neşelerimizi de göstermek istiyoruz. Günlük yaşamda yer alan en basit durumlardan birisi olan karşımızdaki kişi ile yüz yüze temas kurabilmenin kıymetini öğrendik. Meğerse hayatımızı bu durum ne kadar çok etkiliyormuş da biz farkında değilmişiz. 
Duygularımızı ifade etmek bizler için her zaman kolay olmuyor. Yaşamımızda duygularımızı ifade etmekten çok eylemlerimizle gösterme eğilimindeydik. Bu eylemlerimiz kısıtlandığında duygularımız üzerine düşünmek yapılacaklar listemizin en sonlarında yer alıyor. Böylece duygularımız sadece maskenin arkasında değil, içimizde çok başka yerlere saklanmaya başlıyor. Duygularımızla saklambaç oynamak yerine onların ortaya çıkmasına bir kapı açmaya ne dersiniz? Maske sadece fiziksel bir engel. Önemli olan içimizdeki engelleri ortadan kaldıralım. Sonrasında her şey bir maskenin çıkarılmasına bakar.