İnanmayın bu kişilere diyeceğim de, kalsın yine de… Mahalli seçimler yaklaştıkça Belediye Başkanı adaylarının kimisinin yapacağı işler arasına sıkıştırdıkları sözlerden “ben seçilirsem bu şehri marka şehir yapacağım” demeleri…

Günaydın ne çok duyduk o sözleri, daha önce de, kimse sözünde durmadı…

Akıllarınca güzel bir şey söylediklerini sanıyorlar, hani hep bir yerlerden duyuyorlar ya marka şehir filan diye…

Marka şehir yapacaklarmış… Ya daha başka beyefendi, başka ne yapacaksın? Sen markayı ne sanıyorsun ki? 

Senin marka giyinmenle bir yakınlığı var mı, bu şehri ben marka şehri yapacağım demenin?

Hiçbir söz doğru söylenmiyor ey şehir ahalisi… Ama sen yine inanacaksın söylenenlere, çünkü hep inandık biliyorsun…

Neyse 

Mesela Paris bir marka şehir kimilerine göre?

Oysa Paris dünya elitlerinin veya zalimlerinin, hırsızlarının Tanrı tanımazların sığınma yeri, arka sokaklarında Afrikalı kölelerin yaşadığı…

Buradan söylemiş olalım, bir gün o aç Afrikalı çocuklar Paris’i yakıp yıkacaklar, çünkü onların yok olan canlarının, yok olan evlerinin, yok edilen alın terlerinin üstünde yükselen bir kent Paris, onların sevgililerini bile elinden alan…

 Kentlerin kaderlerinden bir kaderdir, yakılıp yıkılmak ve kan dökücülerin…

Hele bir gün sonuçlar bir açıklansın…

Türkiye de marka şehir diye adlandırılan bir şehir var mı, ben bilmiyorum… Ama kimi partiler kendi adaylarını yüceltmek adına, arada sırada marka şehir filan diyorlar kimi yerlere…

Mesela Eskişehiri  marka şehir yaptı derler Belediye Başkanı Büyükerşen için…Ama bunu diyenler Cumhuriyet halk partililer, aslında öyle bir şey yok…

Şehrin bir yüzü hep karanlık ve Abaza…

Yoksul bir yüzü…

Şimdi kim Ankara ya Marka şehir diyebilir? 

Antalya bir marka şehir midir sizce? Ya da Alan ya? 

Alanya kalbinden hançerlenmişi bir şehirdir aslında, ama kimse bunun böyle olduğunu söyleme cesareti gösteremez…

Gösteremezler ve diyemezler bu yağmanın talanın neden yapıldığını, yapanların kimler olduğunu, kimlerin işgal ettiğini dağları ormanları denizleri…

Hanginiz diyebiliyorsunuz böyle bir şey yok diye?

Onların marka şehirden kast ettikleri imarsız plansız mimarsız yapılan yüksek binalar ve denizlerin kıyısına yapılan kaçak oteller…

Belki birkaç büyük alış veriş merkezi, birkaç yemek içecek yeri barlar eğlence yerleri filan... Yok kardeşim kitap okumayan şiir okumayan edebiyattan haberi olmayan, mimariden anlamayan kişilerin yapabileceği bir şey…

Kentin veya kentlerin şimdiki haline bak, yeniden olacakları düşün...

Ruhu olmalı şehirlerin, kalbi olmalı, gönlü olmalı herkese kucaklayan… Sokaklarında ağaçlar, ağaçlarda kuş sesleri olmalı, çeşmeleri olmalı su akan…

Parklar olmalı çocukların güven içinde oynayabileceği… Ve açık olmalı Belediye Başkanı seçtiğiniz kişinin kapısı herkese, yoksul mazlum zengin demeden…

Sen bilirsin ötesini kardeşim…

Selam ile kal…