İnsan önce kutsal kitapları bıraktı, çünkü insanın işine gelmiyordu onların ne dediği...İnsanların işine gelmiyordu Peygamberlerin söylediği sözler...Çünkü onlar vermekten, paylaşmaktan söz ettiler her zaman...Sakın yetimlerin elini bırakanlardan olmayın, yoksulları görmezlerden  gelenlerden de...
Her zaman mazlumların yoksulların ihtiyaç sahiplerinin yanında oldular, onlardan söz ettiler...Sonra durmadan hak hukuk dediler, sınırları aşmayın, haddinizi aşmayın, savaş çıkaranlar olmayın dediler durdular...
Asla yalan söylemeyin, haram yemeyin, faizi geçim kaynağı yapmayın, ve zinaya yaklaşmayın...Kadınların çocukların hakkına saygılı olun,,onların hakkını gözetin dediler...Sonra komşularınızdan aç olan insanlar olmasın, onların aç sabahlaması sizi cehenneme taşır dediler...
Ve Allah'ın aziz elçileri hep düzen içine yaşadılar, ne servet edinme peşinde oldular, ne şan şöhret...Nede insanların yaşadıkları hayatın dışında bir hayat yaşadılar...
Sahabesi aç ise, aç sabahladı Muhammed Mustafa...Onun evinde yiyecek yoksa sahabenin de evinde yoktu hiç bir zaman...Böylesine bir kardeşlik inşa ettiler...
Kutsal metinlerin her biri "yolda kalmışların sürgün yemişlerin zulme uğramışların yanında olmadan" söz ettiler, her zaman...
Birlikte yaşamaktan, şehirleri dağları denizleri, ve güneşi birlikte paylaşmaktan söz ettiler...Komşunun evini  gölgede bırakacak şekilde "evini yüksek yapma" buyurdu Muhammet Mustafa....
Evet bütün kutsal metinler "ısrarla" Mülk yalnız Allah'ın der, sakın bu  mülkü  sahiplenme, kendine ait sanma...Unutma  burası benim mülkümdür, ve ben bu mülkü herkesin "inansın inanmasın" istifadesine sundum dedi...Ama insanların bir çoğu yalnız kendilerinin olsun istediler, bu mülkü, bu dağları, denizleri...
Şehrin dağlarına bakın, denizlerine bakın, yüksek tepelerine bakın, kıymetli denilen yerlerine bakın "en değerli yerler" kentin efendileri tarafından, siyasetin efendileri tarafından, güç ve servet sahipleri tarafından el konulmuş, istila edilmiş bir halde...
Ve sonra "ahalinin karşısına geçip" hak ve hukuktan söz ediyorlar, kendilerince iyi sözler etme gayreti içindeler, ama zalimler işte, ama halkın mallarına el koyan insanlar...
İşte bu zihniyette olanların tesiri altında kalan "yetki sahipleri" onların dediklerini yasa haline getirdiler...Kutsal kitapların buyruklarına karşı onların istek ve arzularını yapar oldular...
Canımızı sıksa da, yazıp söyleyelim Müslüman ahalide fena girdi bu yarışın içine...Para kazanma yarışı, servet edinme yarışı, güç sahibi olma yarışı, makam ve mevki edinme yarışı işte...Ve bu yarış olanca hızıyla yaygın şimdilerde, diden imandan söz eden kişiler arasında bile...Kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil bu...Birilerinin hakkı üstüne , mazlumların ve yoksulların hakkı üstüne bina dikmeye, gelecek inşa etmeye çalışanlar bilsinler ki "o inşa edilen ne ise" bir gün başlarına yıkılacaktır, ve yollarının sonu da, cehenneme çıkacaktır...
Sonra oğullarına kızlarına iyi meslekler edindirme yarışı, iyi makamlarda olma yarışı rahat yaşama arzuları...Bütün bunlar olurken çoğunun umurunda  olmadı kutsal kitapların ne buyurduğu Allah'ın ne dediği...
Hayatlarının hiç bir alanında, torpil sözü olmaması gereken Müslüman ahali, hep torpil der oldular...
Bir de, bir birimizle din adına kavga etme durumlarımız, bir birimize din pazarlıyor oluşumuz, senin anladığın din, benim anladığım din deyişimiz, sanki elimizde evimizde, hayatımızda, hatta camimizde din kalmış, İslam kalmış gibi? 
Soralım kendimize veya bir birimize...Sahi dinin hangi buyruğuna talip günümüz Müslümanı? Bak ben bunların bunların olmasını isterim dediği neyi tercih ediyor? 
Ev yaparken, oğluna kızana düğün yaparken, gelin alırken, damat sahibi olurken, hangi kuralları kullanıyor mesela? Allah bizim namazımıza karışıyor da, evimizin nasıl olmasına karışmıyor mu? 
Aziz Peygamber İbrahim'in kırdığı putları nasıl anlamak lazım sahi, veya nasıl anlıyoruz? Evlerimizde bulunan pahalı eşyalar birer put değil mi, sence?
Yenildik be kardeşim...Kitaplara ve Peygamberlere kulak verme yeli yenildi insan...Kapitalizmin oyuncağı haline geldi, o ne isterse onu yapar oldu...
Görmek bilmek istemedi şehirlerin, bir yangın yerine çevrildiğini, evlerin ve iş yerlerinin, sonra alış veriş merkezlerinin insan yanlarımızı azalttığını...
İyi değiliz, iyi yolda değil insan...İnsan kendi karanlığını kendi hazırlıyor...Çünkü insan kutsal metinleri ne dediğine kulak asmaz oldu...Efendi dediklerinin sözlerine verdiği değer kadar, Peygamberlerin dediklerine değer vermez oldu...Vakit geçmekte, akşam olmakta, ve yakınlaşmakta hesap günü...
Zaman bahane bulma zamanı değil, zaman Kutsal kitaplara, ve onları bize aktaran Peygamberler, yani Allah'a kulak verme zamanı...Zira çok fazla kötülük fırtınası var, savrulup gideriz...
Tarih boyunca savrulanlar, kitaplara Peygamberlere kulak vermeyenler hep kaybettiler...İyiye alamet değil bu fırtınanın çokluğu...