Göktepe Yaylası’ndaki obasında kurduğu tezgahta kolan adı verilen rengarenk kuşaklar ören 74 yaşındaki Mümine Kardaş, kadınların sırtlarında yük taşımak için kullandıkları kuşakları satarak para kazanıyor. Kolan dokumayı 7 yaşlarında annesinden öğrendiğini anlatan Kardaş, "İp örmeyi annemi izleyerek, o örerken bana verdiği görevleri eksiksiz yerine getirerek küçük yaşta öğrendim. Genç kızlığımda da, evlendikten sonra da ip örmeyi bırakmadım. Boş zamanımı ip örerek geçirdim" dedi.

Eskiden günde 5-6 metre kolan dokuduğunu kaydeden Kardaş, eskiden kolanla otu, odunu sırtlarında taşıdıklarını, Manavgat’tan Akseki’nin yaylalarına çıkarken develere ve hayvanlara yük sardıklarını anlattı. Mümine nine, "Şimdi yaylaya arabalarla, traktörlerle çıkıyorlar. Akseki ve Manavgat’ın köylerinden isteyenlere bunu satıyorum. Bunları halen kullanan vardır. Ben istesem de boş duramıyorum. Kültürümü yaşatıyorum. Kendi elimle ördüğüm kolanları çocuklarıma, gelinlerime, torunlarıma hediye olarak veriyorum. Gücüm nispetinde ömrümün yettiği yere kadar bu geleneği yaşatmaya devam edeceğim. Eskiden bu tür meslekleri çocukluğumuz da öğrenirken, gençlerimiz artık bu işlere gönül vermiyor. Bu mesleği sadece kızım öğrendi. Hazıra gidiliyor. O yüzden bu işi yapan kalmadı. 5 metrelik bir kolonu ise yaklaşık 2-3 saatte örüyorum. Oldukça zahmetli bir iş" diye konuştu.

Kolan, yün, pamuk, keten ve kıl ipliklerinden oluşturulan, enli kuşak, bağ gibi dokumalara verilen bir isim. Daha çok Yörükler tarafından dokunan ve kullanılan kolan dokuma, kara çadır ve topak ev denilen çadırların kaplama maddesi keçelerin sarılması, tepelerinin tutturulmasında kazık bağı olarak, sepet, çuval, heybe gibi taşıma araçlarında, hayvanların koşum takımlarında, araba, develerinin başını süslemede, kadın giyiminde, baş takılarının tutturulmasında, önlük, elbise kuşak bağı, çocuk kundağı, beşik bağı olarak kullanılıyor.