Antalya'nın Akseki ilçesinde emekli öğretmen Abdullah Kara, çocukluğundan bu yana topladığı eski eşyaları evinin zemin katında sergiliyor. Anadolu'nun farklı bölgelerinde öğretmenlik yapan 70 yaşındaki Kara, emekli olduktan sonra ilçenin Çukurköy Mahallesi'ne yerleşerek, çocukluğundan bu yana topladığı eski eşyaları evinin zemin katında sergilemeye başladı.
Kara, aralarında 50 ila 500 yıllık yöresel mutfak eşyaları, silahlar, ziraat aletleri gibi 5 bine yakın objeyi ziyaretçilerin beğenisine sundu. Evinin zemin katını bir müze gibi dizayn ettiğini belirten Kara, çocukluğunda ilgisini çeken eşyaları toplamaya başladığını, 2010 yılında evinin zemin katını müze ve kültür evi gibi düzenlediğini ifade etti. Kara, bu birikiminin çok uzun bir zaman diliminde oluştuğunu belirterek, "İlk etapta elimde yaklaşık 2 bin 500 civarında obje vardı. Kendi aldıklarıma çevre köylerden ziyaretine gelenlerin de sergilenmesi amacıyla getirdikleri de eklenince zemin katı genişletmek zorunda kaldım. Şu anda elimde 50 ila 500 yıl arasında 5 binden fazla objeye bulunuyor. Sürekli eşyalarımız çoğalıyor. Ben de burada sergilemekten mutluluk duyuyorum" dedi.
Kara'nın oluşturduğu Müze ve Kültürevi'nde yöresel mutfak eşyaları, müzik çalar, silahlar, ziraat ve tarımda kullanılan aletler, gramofon ve tarihi kitap gibi eşyalar bulunuyor.

"Gelenleri çok keyifli bir tarih yolculuğuna çıkardığıma inanıyorum"
Sergilediği objelere her geçen gün ilginin arttığına işaret eden Kara, gruplar halinde gelen dağcıların, doğa yürüyüşçülerinin ya da turla gelen turistlerin evine gezmeye geldiğini anlattı. Profesyonel tur rehberi seviyesinde evine gelenleri bilgilendirdiğini vurgulayan Kara, "Gelenleri çok keyifli bir tarih yolculuğuna çıkardığıma inanıyorum. Her ziyaretçi geldiğinde onlara zevkle bu eserlerin tanıtımını yapıyorum. Gelen ziyaretçilerden büyük mutluluk duyuyorum. Yaşadığım müddetçe müzemi daha da zenginleştireceğim" dedi.

"Köylüler ellerinde olan objeleri de getiriyorlar"
Köyünde ve bölgesinde eski eşyaları toplayıp sergilediğini dile getiren Kara, şunları kaydetti:
"Eşyaları toplarken köylüler de bana yardımcı oldu. Evlerinde büyüklerinden kalan eşyaları vererek sergilememi istediler. Kendilerine teşekkür ederim. Bu sayede köyümüzün isminin duyulmasından mutluluk duyuyorlar. Konuklarımdan ücret talep etmiyorum. Kültürümüzü tanıtmak bana yetiyor. Bundan çok keyif alıyorum. Yaşadığım müddetçe müze evimi zenginleştirmeyi sürdüreceğim."

"Gençlerin bu eşyalara ilgisi yok"
Gençlerin bu konuyla ilgili olmamasından yakınan Kara, "Sonuçta tıpkı benim gibi onların anneleri babaları da bu eşyalarla haşır neşir olarak bu günlere gelmişler. Gençlerde bu eşyalara karşı pek ilgi yok. Yolda geçerken tesadüfen bu eski eşyalardan herhangi birine rastlasalar hiç ilgilerini çekmez, hatta ayakları ile bir kenara atıverirler" dedi.
Son yıllarda çoğu el sanatının tarihe karıştığına dikkati çeken Abdullah Kara, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bakırcılık, kalaycılık, dokumacılık, yemenicilik, kaşıkçılık ve semercilik gibi. Bu el sanatlarına ait eşyalar, ileri yaştakilerin daha çok ilgisini çekiyor. Köyümüzde benim eski eşyalara meraklı olduğumu duyanlar, ellerinde olanları getiriyor. Zaten onların sayesinde bu kadar çok eşyayı bir araya getirebildim. Sonuçta bunların hepsi bir değerdir ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekir."