Çok Rahmet olsun, Mehmet Akif böyle dediği için, biz de öyle dedik...Mehmet Akif safahatında  "bu  koca karı Ömer hikayesini" uzun uzun anlatır....Cami kürsülerinden minberlerden de,  anlatıldı hep...

Uzun etmeyelim, Rahmetli Akif'in başladığı yerden devam edelim bizde... Hazreti Ömer'in halifeliği dönemidir dönem....Der ki Akif karanlık bir geceydi, ve çok ayaz bir gece...Yanında sahabeden bir arkadaşı vardır Hazreti Ömer'in...

Halifeliğinin  daha ilk gününde başlamıştı, her gece Medine sokaklarında dolaşmak, kimilerine göre daha yoksul Mahallelerden geçmek, evlerden  yükselen seslere kulak vermek işine...

Dikkatini çeken seslere kulak vermek, ve sahibini bularak, bir sorun varsa onu halletmek...Ömer olmak kolay iş değil bu dünya da...Ona özenmek bile  her yiğidin harcı değil...

Ömer’dir O...Dicle kenarında bir çoban bir keçi oğlağı kaybetse, hesabı benden sorulur diyen...Alın getirin Ömer'i bu güne...Ve Ömer'in kalbini bir yana koyun, Ankara'daki siyasetçilerin, hatta Türkiye de olanların kalbini bir yana koyun, Ömer'in kalbi ağır gelecektir....

Bakın ve görün...

Bir evin önünde durdu...İçeride açız diyen ağlaşan çocuklar...Ömer kapıyı vurdu girdi içeri...Sordu kadına bu ne haldir, dedi kadın evde yiyecek bir şey yoktur, ve ben çocuklarımı bu boş tencere ile avutmaya çalışıyorum, uysunlar da sabah olsun diye... 

Dedi Ömer, durumunuzu Halife Ömer'e bildirdiniz mi, demedi ben Ömer'im diye...Kadın durmadan sitem edip duruyordu...Tamam sitem ediyorsun da, bak durumu halifeye bildirmemiş sin ki...

Dedi ki kadın...Bizden Haberi olmayacak sa Halifelik ne lazım...Ne yapayım ben öyle Halifeliği dedi kadın...

Ve Ömer'in yüreği yandı...Söylene söylene yürüdü..Ah Ömer dedi...Bunlar Peygamberden beklediğini senden istiyorlar...Sen kim bunları yapmak kim...Ne lazım sana Halifelik...Hadi söyle "nasıl  vereceksin bunun  hesabını" dedi kendi kendine...Ah dedi, ah anan kısır olaydı da, doğurmasaydı seni, dedi kendine....

Arkadaşına sen burada bekle dedi, ve gitti Ömer...Ömer işte...

Gitti,  "devlete ait depodan diyelim  biz buna" bir  un çuvalı sırtlayıp kadının evine getirdi, ve demedi Ömer Olduğunu...Zaten kadın kızmaya devam ediyordu, bu nasıl bir Halife olma diye...

Yarın sabah Ömer'e git dedi...Ben de orada olacağım, halife ile birlikte konuşuruz dedi...Kadın yarın sabah vardı,karşısında Halife Ömer'i görünce üzüldü dediklerine...Üzülme dedi Ömer, sen haklısın...Biz seni arayıp bulmalıydık...

Ne mi demeye çalışıyoruz? Aslında bir şey deme niyetimiz yok...Ama bakın şimdi devlet erkanına, yani bizim Halifelere...Kimin umurunda  aç kalan kadınlar, aç kalan çocukların...

Efendilerin yanına vara bilene aşk olsun...

Millet vekili, geçelim bunları, çok fena çok kötü bir yalan...Millet aç, vekili ülkenin en şaşaalı hayatını yaşıyor...Kendilerini koruma altına ala bilmek için, her türlü numaraya yalan baş vuruyorlar....Ve ne yaptıklarından milletin haberi yık...

Haram işte...Efendiler haram, çok haram aldığınız paralar, milletin yarısı açlık ve sefalet içindeyken... Tamam ahali kandı, ahaliyi kandırdınız...Ya Allah ne olacak, Allah'ın nasıl kandıracaksınız...

Bize gelince kardeşlerim...Biz bu yoksulluğu bu acı çekmeyi hak ettik gibi...Çünkü dinlemedik Aziz Allah'ın ikazlarını, kitabı dinlemedik, ve Muhammed Mustafayı dinlemedik...Hep dinler gibi yaptık...Allah bizim elimizden ve kalbimizden tutsun...İşimiz zor, yalan dinlemeye devam ediyoruz....

Bu yol çıkmaz sokak..Geri dön, kitaba dön, ve dinle Muhammed Mustafayı...Onu dinleyenler, Ona  kulak verenler, kaybetmediler...