Geçtiğimiz günlerde herkes yakın olduğu kızının, yeğeninin veya kardeşinin fotoğraflarını sosyal medya hesapları üzerinden paylaşarak kız çocukları gününü kutladı. Rastladığımız fotoğrafları anımsayabilirsek tüm fotoğrafların mutlu anılar içerdiğini fark etmek zor olmayacaktır. Sadece gördüğümüz fotoğraflar üzerinden düşündüğümüzde ülkemizde veya dünyada kız çocukları için her şeyin güzel ilerlediğini varsayabiliriz. Peki, gerçekten böyle mi?

Günümüzde erken yaşta daha reşit olmadan evlendirilen çocuk gelinleri, şiddete maruz kalan çocukları düşündüğümüzde tablonun aslında o kadar da romantize edilen bir durum gibi olmadığını görmek mümkündür. Eril bir düzen içerisine doğan ve başlangıçta cinsiyeti nedeniyle dezavantajlı konumda hayata başlayan kız çocukları eğitim hayatlarını da istedikleri gibi sürdürememekte. İster çocuk işçi ister ev işlerinden sorumlu bir kız çocuğu olsun yaşamı kendisinin dışında planlanan bir hayata maruz kalıyor çoğu zaman. Bugün hala daha okula gidemeyen, gitse de eğitimine uzaktan devam etmek zorunda kalan çocuklar olduğunu biliyoruz. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle yoksulluk ile mücadele etmeye çalışan aile bireyleri çocukların okumasındansa eve ekonomik katkıda bulunmasını daha çok önemsemektedir. Çalışmayan, çalışamayan veya çalışılması istenilmeyen kız çocukları ise evlere mahkum olmakta ve yıllarca sigortasız bir işçi olarak ev işleri yaparken emeği sömürülmektedir.

Sonbahar mevsimi her ne kadar romantik ve umut verici anları içinde taşısa da aynı zamanda hüznü de içinde barındırır. Bundandır ki belki de bahar depresyonu dediğimiz şey en çok sonbahar mevsiminde yaşanır. Her düşen yaprak sanki gülüşlerimizi de beraberinde götürür. Belki de bu yüzden kız çocukları gününü kutlarken her şey yolundaymış gibi hissetmek adına mutlu olduğumuz anıları paylaşma eğilimi gösteriyoruz. Kim bilir?

Her özel güne dair yapılan konuşmalar sonrasında arka planına dair düşünmek zorlayıcı olabilir. Her seferinde bu farkındalığı gösteriyor olmak duyar kasmak kavramı ile eş görülebiliyor maalesef. Ancak mesele bu kadar basit değil. Mesele bizlere sunulanların ne kadarını anlamlandırabildiğimizde. Başka bir deyişle bizim için ne kadar anlamlı olduğu ile ilgili. Arka planını görmeden, görmek istemeden gelişigüzel bakma biçimi genel geçer bir mutluluk sağlayacaktır ve temelde bizi koruyacaktır. Çünkü kız çocukları gününün arka planını görmek veya görmek istemek cesaret isterken beraberinde sorumluluk da getirir. Genellikle bu sorumluluk kısmı eylem içerdiğinden uzak kalma eğilimi gösteririz ve bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek yaşamımıza her şey yolundaymış gibi devam ederiz. Ancak tüm bunları yaptığımızda ister kız ister erkek çocuğu olsun onlara yönelik uygulanan her türlü şiddeti, istismarı veya yaşam zorluklarını meşrulaştırmış oluruz. Bu da genel olarak başta iktidar sahipleri olmak üzere tüm toplumun işine gelir. Ne dersiniz?