Bayrampaşa’ya garnizona varır, içeride beş tane komutan toplantı halindedir. Öğle vakti toplantı sona erer. Mehdi Amcayı içeriye alırlar ve ilkokul arkadaşı olan komutan söz alır ve diğer komutanlara hitaben; “Arkadaşlar ekonomik krizden ve kıtlıktan dolayı Türk Milletinin durumu iyi değil, bu konuda neler yapabiliriz” der ve Mehdi amcayı işaret ederek; “Bu gördüğünüz Mehdi, benim ilkokuldan sınıf ve sıra arkadaşım, durumunu görüyorsunuz, kendisi şoför, müsaade ederseniz ben arkadaşımı şoför olarak yanıma almak istiyorum” der. Diğer komutanlar da, Mehdi Amcayı sempatik bularak hepsi birden; “Benim şoförüm olsun, yok benim şoförüm olsun” diyerek istekte bulunurlar. Mehdi Amcanın ilkokul arkadaşı komutan; “Yok ben kimseye bırakmam, yanıma alıyorum” der ve askeriyede işe başlatır.

Askeriyede açlık gibi bir şey yoktur. Her gün farklı yemekler çıkmaktadır. Mehdi Amca adeta bayram eder. Askeri garnizonda yemekler artmaktadır. Mehdi Amca mesai bitiminde, evden getirdiği sefer taslarına artan yemekleri koyarak her gün çocuklarına da götürür. Kısa zamanda evde bir bayram havası oluşur. Çocukları Mehdi amcaya sorarlar; “Baba yokluk içinde karnımız açtı, bir anda ne oldu böyle? Her gün farklı yemekler getiriyorsun, çok şükür karnımız tok” derler. Mehdi Amca, çocuklarına dönerek şöyle der; “Bu işin sırrı, şu duvardaki tabelada gizli” der ve yine okumaya başlar;

“Hak tecelli eyleyince her işi âsan eder,

Halk eder esbabını, bir lahzada ihsan eder” (1)

Yani; “Yüce Allah murad edince, her işi kolay eder, kolaylaştırır,

Meydana getirir, var eder sebeplerini, bir anda olduruverir”

İnsanlar, kurumlar veya kuruluşlar; bazen sıkıntılı zamanlar geçirirler. Bu işler nasıl çözülecek gibi düşünmeye daldığın zor zamanlarda, bir bakarsın beklemediğin yerden kapılar açılır ve tüm sıkıntılar gidiverir. Tarihte bunun hikmetleri ve örneği çoktur. Bu kadercilik değildir. Bizim dinimizin düsturunda da; önce elinden gelen tüm çabayı göstermek, gerekli çalışmaları yapmak ve sonrasında ise gösterdiğin çalışmaların karşılığını tevekkül ederek beklemek vardır. Önce bahçe sürülecek, ekilecek sonra ürün beklenecek. Aksi halde başarı ve ürün beklemek hayaldir.

Bir derviş der ki;

“Önce çalışmak, sonra dua dinin esası,

Kabul olunur ancak çalışanın duası”

Sonuç olarak, Toprak Medeniyetinin mensupları olarak bizler; Ateş medeniyetlerinin ortaya sürdüğü komplo teorileriyle, vakit öldürmeyeceğiz. Biz kendi planımızı yapıp uygulamakla meşgul olacağız. Kıtlık senaryoları ortada iken, ülkenin her karış toprağını ekeceğiz, gerisini Yüce Allah’a bırakacağız. Bir tasavvuf erbabı İsmail Hakkı Hazretleri’nin dediği gibi;

“Görelim Mevlam neyler,

Neylerse güzel eyler…” (2)

Mehdi Amca 1999 yılında 98 yaşında iken, bu dünyadaki ömrünü tamamlayarak ebedi âleme göç etmiştir. Rabbim gani gani rahmet etsin. (SON)

(1)-Ketencizâde Mehmet Rüştü Efendi, Divan şairi, 1834-1916

(2)-İbrahim Hakkı Hazretleri, Tedbirnâme, 1703-1780