Bir hafta öncesinde Covid’in önüne geçmek ve bulaşma sayısını azaltmak amacıyla tam kapanma sürecine girdik. Marketler pazar günü kapalı olurken diğer günlerde belirli saatlerde çalışması, eğitimin uzaktan hale geri dönüş yapması, çalışma sürecinin evden yürütülmesi, zorunlu haller dışında seyahatin kısıtlanması gibi birçok kural yayınlandı. Son günlerde de marketlerde belirli ürünlerin satışa çıkarılacağına ilişkin haberlerle karşılaşıyoruz. Temel ihtiyaçlar belirleniyor ve bunların satışına izin verilmesi gibi bir durum yaşamaya başlıyoruz. Şampuan alınabilecek gibi trajikomik bilgilendirmelere ihtiyaç duyuyoruz.
Bu kadar yasak ve önlem varken hala daha dışarıda gezen ve bazı yollar bularak izin belgesi almasına gerek olmadan şehir dışına çıkabilen insanları görüyoruz. Bu kadar yasak varken ve sözde tam kapanma sürecindeyken nasıl oluyor da tam kapanma gibi gelmiyor bize? Bu nasıl kapanma herkes dışarıda gibi sitem sözleriyle karşılaşıyoruz. Çalışma izin belgesi alan ve işe gidip gelen insanlar varken, bunların dışında çalışma izin belgesini kendi kişisel amaçları için kullanan kimseler de var. Bunların karşısında da haksız yere ceza yiyen veya kâğıt toplayanlara ceza yemesin diye maske verdiği için dalga geçildiğini söyleyen insanlar var. Tüm bu tam kapanma sürecini, kısmi kapanmadan veya kapanma olmayan günlerden ayıran sınır ne peki? 
Ülkemizde alınan önlemler açısından dünyada lider olduğumuz söyleniyor. Sözde Covid sürecini kontrollü bir şekilde olumlu bir yol izleyerek ilerliyoruz. Bu nedenle mi ta kapanma süreci öncesi binlerce kişi büyükşehirlerden çıkış yaptı? Başka türlü söyleyecek olursak pandemi nedeniyle işinden olan ve faturasını ödeyemediği için üç milyon evde elektrik artık kullanılamıyor? İyi bir Covid süreci yönetildiği için mi aylardır işsiz olduğu için veya evini geçindiremediği için yüzlerce kişi hayatına son veriyor?
Tam kapanma sürecini havuzlu evlerinde geçiren, yazlıklarına gidebilen veya bunların dışında bir evi olup burada temel ihtiyaçlarını karşılayabilen insanlar elbette var. Ama tam bunların karşısında kocaman bir çoğunluk, bırakın ay sonunu bir sonraki gün nasıl geçineceklerini bilmiyor. Çünkü bilemiyor. 
Kime göre veya neye göre bir tam kapanma yaşadığımızı bilemiyoruz. Umudumuzu korumaya çalışırken mutsuz olduğumuz işlerimize gidiyoruz. Sırf işimiz olsun ve işsiz kalmayalım diye. Yaza kadar herkes aşılanacak ve yaz tatili yapabileceğiz hayalleriyle rezervasyonlar yaptırıyoruz. Belki oteller açılır, turizm canlanır diye. Hayatımız normal akışındaymış gibi planlar yapıyoruz. Belki gerçekleşir diye. Annemizin anneler gününü kutlamak istiyoruz ki hala daha yaşadığımızı ve bir hayatımız olduğunu unutmayalım diye.
Toplum olarak, insanlık olarak hayata ve yaşam sürecimize ilişkin alışkanlıklarımız değişiyor. Pandemi sürecinde kazandığımız yeni alışkanlıklar çerçevesinde yeni bir yaşam tarzımız oluşuyor. Umuyorum ki bu yeni toplumsallaşma sürecinde değerlerimizi kaybetmeyelim. Sevgi, saygı veya hoşgörünün yanında insan olmayı, erdemli olmayı ve en önemlisi sorgulamayı unutmayalım. Bunları unuttuğumuzda sonuçları bir virüsten daha olumsuz olacaktır. Bu sonuçlar ise mikroskop altında bile görünmeyecek. Sadece en son noktada biz nasıl bu hale gelebildik diye soracağız.