Kardeşim Ayşe, mazlum, ve mağdur edilmiş  kızı Ülkemin...Sen biliyorsun, bu Ülkenin zalim kişilerden, karanlık hesapları olan adamlardan neler çektiğini...Ülkemizin kızlarının kadınlarının annelerinin neler çektiğini 28  Şubat günlerinde, biliyorsun sen, annende biliyor...Evet bunu en iyi bilenlerden sin Ülkemizde...

Hani bir zamanlar, ne acılar çektiğini, ne çok göz yaşı döktüğünü, kaç  okulun, kaç üniversitenin kapısından, nasıl kovulduğunu, nasıl aşağılandığını, ne çok polis copu yediğini sen biliyorsun...

Kaç arkadaşını kaybettiğini o karanlık günlerin kahrından, ve baskısından...Kaç bin arkadaşın kafirlerin ülkesine sığınıp okumaya çalıştığını da, sen biliyorsun...Sora peruk taktığın zamanları imtihana girebilmek için...Sen biliyorsun da, birileri unuttu o günleri, biri yok saydı...

Sen biliyorsun, başka kızlar da, sonra anneleriniz, ablalarınız babalarınız da biliyor, ikna odalarında neler yapıldığını  Ayşelere, Fatmalara, Leylalara  Ay kızlara... 

Nur Serter denen  kadının ne çok zalim olduğunu da, sonra üniversite rektörlerinin  ne alçak ne merhametsiz, ne karanlık adam olduklarını...

Kızıyorlar bunları hatırladık, hatırlattık diye kimi adamlar, kimi kadınlar...Oysa biz bütün zalimlere, bütün haksızlıklara, bütün karanlıklara karşı durursak insan oluruz...Zulüm ve haksızlık kimden, kimlerden gelirse gesin, karşı durursak insan oluruz, adaletli olduğumuz söylenir...

Kendimizden görünen zalimi kutsamak, onların yaptıklarını görmemek, onların zulümlerini unutmak bize göre değil...Varsın unutmak isteyenler unutsunlar, varsınlar kimileri kendilerince bahaneler bulsunlar "kendi zalimlerinin yaptıklarına" biz  kendi babamız bile "birine haksızlık etse" sen haksızlık yapanlardan, sen zulüm yapanlardan oldun diyeceğiz, yemin olsun..Çünkü öyle olmamızı söyler iman ettiğimiz Aziz İslam..Düşman bildiklerimize bile adaletli olmamızı söyler...

Bundandır unutanlardan olmayacağız, kimi zalimleri ne zaman yaşamış olurlarsa olsunlar...Mesela Kemal Gürüzleri Kemal Alemdaroğlu denen herifin ne alçak biri olduğunu, sonra Çevik bir denen soytarıyı unutanlardan olmayacağız,ama onlara kötülük düşünenlerden de...

Kendini Tanrı yerine koymuştu, biliyor musun? 

Mesela neden unutalım "yirmi sekiz şubat için" bin yıl sürecek diye,  Manşet atan Hürriyet Gazetesini, veya gerekirse silah kullanırız diyen zalimleri, ve onlara destek verenleri?

Sonra annelerin kışlalara, ordu evlerine, sokulmadığını, oğullarının yemin merasimlerine sokulmadığını, şehit olan oğullarının cenaze merasimlerine bile katılamadıklarını, neden unutalım, nasıl unutalım? Bir varmış, bir yokmuş demek masallada kaldı...

 

Tayyip Erdoğan'a  kızıyoruz diye, veya Ak Parti’ye öfkeliyiz diye, neden unutalım öteki zalimlerin bu ahaliye yaptıklarını? Unutmak isteyenler unutsun, biz unutursak kalbimiz kurusun...Kalbimiz kurusun kimi zalimlerin zulmünü, ahaliye yaptıkları  haksızlığı görmezden gelirsek...

İşte bundan diyorum Ayşe kardeşim gidip söyle onlara...

Kimlere dersen...Yirmi sekiz şubatın en ağır darbesini biz gördük, yirmi sekiz şubat bize karşı yapıldı diyen Saadet partililere...Şimdi büyük bir kora halinde,en acımasız dille Hayır kampanyası yapan, sabah akşam Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapan, ona küfürler eden Saadet partili vatandaşlara, git ve söyle...Unutmayın o günleri de, Merve Kavakçının Meclisten kovuluşunu, baş örtülü kızların yedikleri tekmeleri, polis coplarını ikna odalarını unutmayım de....

Yirmi sekiz şubatı hatırlat onlara... Genel başkanları olan Mustafa Kamalak'ın avukat eşinin "baş örtülü" Mahkemelere giremediği günleri hatırlat...

Sonra, Bu ülkede Cumhurbaşkanı olan bir kişinin  eşinin "baş örtülü olduğu için" Cumhurbaşkanlığı köşküne  giremediğini" girdirmediklerini git, bir daha  söyle onlara...

Kendi milletvekilleri olan Merve Kavakçı’nın Meclisten neden atıldığını sor, ve hatırlat,  neden sahip çıkamadıklarını, çıkamadıklarını...Bu kadar nankör olmayın de, Tayyip Erdoğan'a karşı...

De ki, onlara...Siz  baş örtüsünden dolayı, Millet vekiliniz Meclisten kovulurken sesinizi çıkarmayanlar, bu gün meydanın boş bulunca konuşan  kişilersiniz...Ve kendi cellatlarına  mersiyeler eden, kendi cellatları ile birlikte yola çıkan...

Neden bunları hatırlamak, bilmek istemediklerini sor onlara...

Söyle  onlara, artık bu gün öyle bir sorunun kalmadığını, isteyen kadının kızın istediği şekilde, istediği yerde baş örtüsü ile okuyabileceğini çalışabileceğini...

Baş örtülü doktor olabileceğini söyle, ve hatırlat  "o karanlık günlerde" baş örtülü bir kaç doktur'un nasıl teşhir edildiklerini... Uğur Dündar denen zalim gazetecinin işinin bu olduğunu...

Artık baş örtülü asker bile olunabileceğini söyle onlara, baş örtülü millet vekili olunabileceğini... Kızlarının baş örtülü istedikleri okulda okuyabileceğini, istedikleri mesleği yapabileceklerini hatırlat da "bu kadar zalim olmasınlar" Tayyip Erdoğan'a karşı...Mesela artık Mustafa Kamalakın avukat eşinin baş örtülü mahkemelere girebileceğini, ve bunu "akşam sabah küfür ettikleri" Tayyip Erdoğan sayesinde olduğunu da, hatırlat...

Elbette muradımız baş örtüsüne tanınan hak gündeme taşımak filan değil...Kimi zamanlar, kimi zalimler tarafından insanların kısıtlanan özgürlüğü anlatmaya çalıştığımız...Kimi efendilerin "ülke ahalisine çeki düzen" verme çabalarının alçakça oluşu, ve kimilerinin o günleri görmezden gelmeleri....

Yoksa bize ne, kimin ne yaptığı, nasıl giyindiği... Ama anneler, ama kızlar, kız kardeşler, fena cehennem hayatı yaşadı bir zamanlar...Neden unutalım bunları? Neden af edelim kimi zalimlerin yaptıklarını? Tamam Tayyip Erdoğan'a kızanlar kızsınlar, öfkelenenler öfkelensinler, ama adaletli olalım, ama yaptıkları iyi şeyler için de teşekkür edelim..

Yanlış mı deriz? Biliyorum, kimileri kimi solcular, kimi sağcılar, kimi ulusalcılar, kimi şehir  efendiler, sonra paranın efendileri, kızacaklar dediklerimize "onlar kızacak diye" gerçekleri söylemeyip dile getirmeyelim mi?

Unutulmasın... Efendi edindiklerimiz, Tanrının yerine koyduklarımız, kendilerini yücelttiklerimiz yarı zalimdiler hep...Fazla yalan söyleyen, fazla iki yüzlü...

Biz, özgürlük demeye, insan hakları demeye, emek demeye barış demeye...Herkesin yiyecek ekmeği olmalı, barınacak evi olmalı demeye devam edeceğiz, kim nasıl anlarsa anlasın...Ama  yapılan iyilikleri ve kötülükleri unutmada, ve herkesin iyi yanlarını kötü yanlarını unutmadan....

Kimseyi kutsamadan...

Kimseyi farklı görmeden...

Hani dinin Peygamberi der ya...Sizler bir tarağın dişleri gibisiniz, öyle işte...Kendilerini farklı ve seçilmiş görenler kimlerden olursa olsunlar, zalimlerdir...

Ondan derim Kardeşim Ayşe...Git o Saadet partililere  geçmiş  günleri bir hatırlat...Laftan anlamazlar ama, sen yine de, bir söyle...Söyle küfür ettikleri düşman kesildikleri Tayyip Erdoğan sayesinde kızları gelinleri "baş örtüleri ile" istedikleri yerde, istedikleri şekilde dünyalıklarını kazanabiliyorlar artık, makam ve mevki sahibi olabiliyorlar...Sonra istedikleri evlerde oturabiliyor, istedikleri lüks arabalara biniyorlar... Bari bir teşekkür etsinler söyle de...