Evrenin bir başka köşesinde, canlı var mı? 
Bilmiyorum… 
Ama gene de, 
Böylesine sonsuzluğa uzanan bir büyüklükte. 
Dünya küçücük bir nokta olmasına karşın.
Canlı olduğuna göre.
Evrenin bir başka noktasında da canlıların olabileceğini düşünüyorum.
Özellikle de mikro organizma düzeyinde canlıların olma olasılığı çok fazla.
Bu konu beni aşacağından!
Konumuza dönüp,
Evreni de karıştırmadan,
Olayı ele alırsak,
Atalarımızın “İnsan kendisini beğenmezse çatlar.” Demlerinden yola çıkarsak,
Dünya’da kendini önemseyen tek canlı insan.
Tanrı’nın her şeyi bizim için yarattığından söz edip,
Kendimizi bütün canlıların tepesine oturtuyoruz.
Halbuki ormanda, aslan, kaplan, ayı, kurt gibi yırtıcılar bizi yakalayıp yemeye başladığında, onlar da bizi, kendileri için yaratılmış bir canlı olarak görüp afiyetle midelerine indirirler.
Ne ise.
İşin çok daha ilginci ise.
İçimizden birileri.
Özellikle de bilim ve düşün adamları.
İnsanı “Düşünen hayvan” olarak tanımlayabiliyor.
Bence bu tanım çok daha doğru gibi! 
Doğanın doğal dengesinin acımasızlık üzerine kurulu olduğu savını sürekli dile getirenlerdenim.
Güçlü olan güçsüzü yiyerek yaşamını idame ettiriyor.
Denge de güçlülerin sayısının azlığı, güçsüzlerin de sayısının fazlalığıyla sağlanıyor.
Tavşanın, farenin, domuzun, küçük balıkların doğurganlığı fazla. 
Aslanın, kaplanın ayının büyük balıkların doğurganlığı ise az.
Velhasıl…
İstisnasız bütün canlılar, insan da dahil, hem av hem de avcı.
İnsan insan ilişkilerinde de, değişen bir şey yok, benzer anlayışı sergiliyoruz.
Hele son yıllarda, bütün kurallara ve kurumlara karşın,  av ya da avcı olmak giderek yaygınlaştı!
Soygunlara, vurgunlara, cinayetlere baksanıza.
Düşünen insan, düşüncesiyle birbirlerine karşı bir savunma duvarı oluşturma becerisi gösterip.
Toplu yaşamayı.
Toplu yaşarken de güçlünün güçsüzü ezmemesi için belli kuralları ve kurumları oluşturarak, en azından insan, insan ilişkilerinde hayvani davranışların ve alışkanlıkların önü ele alınmaya çalışılıyor.
Adaletin sağlanması adına yargı var.
Haksızlıklara karşı güvenlik güçleri.
Eğitimde, ahlak örf adet ve geleneklerle.
Dinsel anlamda da, insanların kötülük yapmamaları için, belli ibadetler, öğretiler hatta cehennem ve cennet, günah ve sevap kavramlarıyla hayvani alışkanlıklarımızdan arındırılmaya çalışılıyoruz. 
İnsanoğlunun bence hayvandan farkı, sadece toplu yaşamadaki bu becerisi ve yaratıcılığı.
Bunu da, zayıfların sayısının fazlalığı sayesinde becerebildiğimiz kanısındayım.
Daha da önemlisi, insan yaşlanıp güçsüzleştiğinde bir sığınacak liman arıyor.
O liman da.
Yasalar.