Benim Babam askerde bir ayağını bırakmış ,köye tek ayakla dönmüş .Gaziliğinden çok "Topal Veli "diye anılırdı.Bir ayağının olmaması O nun psıkolojisine yansımış sinirli bir insan olmuştu .Olur olmaz şeye sinirlenir ,bu caresızliğini de küfürle ifade ederdi.Benim için Rol Model Babam dı ,ben de ona özenir ,arkadaşlarımla oyun sırasında her hangi 
bir şey ters giderse küfür edip oyun arkadaşlarımı küstürürdüm .Mahallede benim yaşıtımda çocuk sayısı sınırlıydı, sinirim ve yaptığım küfürlerden dolayı kendime oyun arkadaşı bulmakta zorlanırdım hatta bazı günler tek başıma oynamak zorunda kalırdım.Eve gelince Babam evde değilse kendimi evin erkeği gibi hisseder her şeye küfür ederdim .Rahmetli Anam "Sus ağzına acı biber sürücem "dese de kimin umurunda küfür kötü olsa Babam yapmazdı . 
Sayın Cumhurbaşkanımız ne zaman ekranlara (Her zaman ekranlarda)çıksa ,muhalefete ,bilhassa ana mualefet liderine "Eyyy Kemal "
diyerek başlayıp ağıza alınmayacak hakaretler içeren sözlerle saydırıp duruyor .Meraklanıyorum Sayın Cumhurbaşkanımızı ekranlarda gören torunları "Anne Dedemiz niye bu kadar sinirli " diye sormuyorlar mı ? Yoksa o saatde evde televizyon kapanıyor mu ? 
Biz haber saatlerinde torunlar görmesin diyerek televizyonun düğmesini çeviriyoruz.Bizim küçük torun(33 aylık) geçen gün "Psikopat"kelimesini öğrenmiş ,nereden öğrendiyse ablasına "Abla sen psikopatsın" demiş.Eskiden olsa "Kol kırılır ,yen içinde 
kalır "derdik,şimdi öyle değil siyasilerin iki dudaklarının arasından çıkanlar hemencik Dünyaya servis
ediliyor .Ülkemizi temsil edenler ,Ne olur iki düşünün bir konuşun ,önemli olan devletimizin itibarı . 
Köyde genç bir imam varmış.Birgün Teravih Namazı kıldırırken ,ramazan münasebetiyle yemeği çok kaçırdığından olsa gerek bağırsaklarında acayip bir gaz sıkışması oluşmuş dayanılacak gibi değil gürültülü bir şekilde yellenmiş .İmam çok utanmış çaresi yok cemaat secde halindeyken camiyi terk etmiş .Eve gelir pılı pırtı yükte hafif pahada ağır neyi varsa eşeğine yükleyip gece karanlığında köyden ayrılır. 
Aradan yıllar geçer imam eski köyünü özler, nasıl olsa bizim yellenme hikayeside unutulmuştur diyerek yola çıkar .Köyün girişindeki çeşmede biraz durup dinleneyim deyerek mola verir. O sırada koyunlarını çeşme başında otlatan Onüç ,Onbeş yaşlarında erkek çocuğu bir çobana rastlar ,onunla hoşbeş etmeye başlar .Köyden eski tanıdıklarını sorar Çoban "kimisinin öldüğünü, kimisinin ise evden çıkamayıp hasta yatalak "olduğunu söyler. İmam bir ara çobana kaç yaşında olduğunu sorar Çoban "Babam ,imamın Teravih Namazı kıldırırken yellenip köyü terk ettiği yıl doğduğumu söyler" deyince. 
İmam şöyle bir düşünür "Benim kıçım buralarda tarih olmuş "diyerek .Köye girmekten vazgeçip geldiği köye geri döner. 
Zamanla her şey unutulmuyor ,dolayısı ile zaman her şeyin ilacı değil ,hele bir de yellenen imam olursa .