Değerli okurlar.
Belki ukalalık olacak ama! 
Uzmanlık alanım olmadığı halde,
Yüzeysel de olsa,  
Çok önemli, o kadar da tehlikeli din konusuna girme cesaretini göstereceğim.
Siyaset arenası başta olmak üzere,
Birçok alanda, 
Oy devşirmenin ve de sempati toplamanın en kolay yolu olarak,
Dini söylemlere yönelip dindar görünmek, 
Özde değil, sözde dindarlıkla bir yerlere varmaya çalışmak, uyanıkların çıkış yolu haline geldi!
Konu belalı ve karmaşık olmasına karşın, sürekli sorguladığım kimi konuları ele alacağım.
Aslında, uzmanlık alanım değil derken, bu konuda hiç kafa yormadığım sanılmasın!
Dini konulara ve de bilime dönük epeyce kitap karıştırmışlığım var.
Hem de çok yönlü.
Dört kitabın dördü dahil olmak üzere, ilk tek tanrılı din Zerdüşt’ten tutun, Konfüçyüs, Buda, Hinduizm gibi Uzak Doğu dinlerini de okuduğum gibi, Buhari’nin hadislerini de ilgiyle ve ibretle incelediğimi söylemeliyim!
Ama benim çok hoşuma giden kitaplardan biri olan, Halide Edip Adıvar’ın eşi Adnan Adıvar’ın Halide Hanım’a atfettiği “Tarih Boyunca İlim ve Din” kitabı çok aydınlatıcı eserlerden biri olarak kütüphanemde hala zaman zaman göz gezdirdiğim bir eser olarak durmakta.
Ben bu konuya, fazla derinliğine girmeden, çok kısa belli kavramları dile getirmekle yetineceğim.
Müslümanlık inancına göre,
Allah’a inanç fıtridir.
Yani, 
Kendimizi bilmeye başladığımız tarihten itibaren Allah yani Yaradan inancı başlar.
Bu anlayıştan yola çıkarsak, 
Demek ki, herkes Yaradan’ı bilmekle mükellef.
Yaradan’ın varlığını nereden biliyoruz?
Evrendeki ve de dünyadaki yaratılmış tüm canlı ve cansız varlıkların varlığından ve mükemmelliğinden hatta bilinmezliğindeki gizeminden.
Peki, bu bilinmezliklerin önemli bir kısmının gizemini nasıl çözebiliyoruz? 
Onu da Yaradan’ın bize verdiği akılla geliştirdiğimiz bilimle çözüyoruz ya da çözmeye çalışıyoruz.
Velhasıl, bana göre, Allah’ın en anlamlı ve anlaşılması, araştırılması gereken kitapları, evrendeki ve dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıklar.
İşte bu kitapları okuyan ve bize anlatan da bilim adamları.
Dine gelince.
Din;
Sonradan, ondan, bundan öğrenilen şey!
Tarih boyunca, binlerce dinin, binlerce peygamberin varlığından söz ediliyor.
Hala da peygamberlik iddiasında olup kendine göre bir inanç biçimi ortaya koyan uyanıklar var.
Demek ki, din sonradan öğrenilen bir şey olduğu içindir ki, insan hiç kimseden dini bir bilgi edinmediyse, dinsiz olmaktan dolayı bir sorumluluğu olmazken, Yaradan’ı bilmekle yükümlüdür.
İşte, Yaradan’a inanıp dinlere inanmayanlara deist, 
Yaradan’a inanmayanlara da ateist denmekte.
-DEVAMI SALI GÜNÜ-