Hz Muhammed, ömrünün son günleri...  Hastalığının en ağır seyrettiği dönemlerde hasta yatağından kalkacak durumda değil. Hz Ali'nin yardımıyla hasta yatağından doğrulup mescide giderek minbere otururup insanların toplanmasını ister. Bir anda mescit kalabalıklaşır. Toplanan kalabalık mescide sığmaz olur.  Oturduğu yerden cemaata seslenir: "Ey insanlar, artık son günlerim. Kul hakkı ile Rabbimin huzuruna varmak istemiyorum. Kimin bende alacağı varsa istesin. Kime vurmuşsam gelsin bana vursun. Kim ki alacağını istemişse, kim ki kısasa kısas diyorsa, kim ki hakkını helal ediyorsa iyi insandır." Cemaatte hakim olan sessizliktir. Ashabın göz
yaşları yanaklardan süzülerek mescidde serili kilimlerin üzerine sel gibi akmakta. Bu ara Ukkase diye birisi çıkar: "Ya Resulu Ekrem, bir gün çölde devemle sana yaklaşıp elini öpmek istemiştim. Sen belki deveye vuracaktın, yanlışlıkla kırbaçla bana vurdun" deyince, Peygamber Bilal-i Habeşi'yi kızı Fatma'nın evine göndererek
bir kırbaç getirtir. Kırbacı eline alan Ukkase, "Bana kırbaçla vurduğun zaman sırtım çıplaktı" deyince Hz. Muhammed üstündeki gömleği çıkarır. Sahabe bu görüntü karşısında kendilerini tutamayıp feryat ederek kırbacın kendilerine vurulmasını ister. Ukkase 'nin amacı Peygamberin o mübarek sırtındaki peygamberlik damgasını görmektir. Ukkase gözyaşları içerisinde Peygamber'imize sarılarak helallaşır. 
Bir kimsenin hakkını yeyip, malını çalan hırsızlık yapan, birisi büyük vebali (günah) olan kul hakkına tecavüz etmiş olur. Ayrıca bir insanı başka bir insanın yanında aşağılayıp küçük düşürmek, rencide etmekte kul hakkına girer. Bir başka kişinin kul hakkı çiğneyen kişiyi bağışlama şansı yoktur. Mutlaka haksızlığa uğrayan kişiden helallık almak şarttır. Bunun olması için hakkını yediğin kişinin hakkını vereceksin, kırdığın kalbi düzelteceksin. 
Cumhurbaşkanı, "Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallık istiyoruz" dedi. 
Uçulmayan havaalanlarının, geçilmeyen köprülerin, otobanların paraları yandaş üç beş müteahhite ödenirken, akşam pazar artıklarından evlerine yiyecek bir şeyler bulmaya çalışan insanlar haklarını helal ederler mi acaba? Halk Ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen emekliler bayram parası bin 100 TL alınca ne kadar mutlu olmuşlardır ama yine de haklarını helal ederler mi bilmiyorum. 
Demokratik haklarını kullanırken kalabalığın üzerine atılan gaz bombaları, nefessiz kalan insanlar,  yerlerde sürüklenen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, boğazına polis botuyla bastırılan boğulmaktan son anda kurtulan genç kızımız. Helâlleşmek için hakkınızı helal eder misiniz ? Ben kendi adıma yargıyı yok eden, eğitim sistemini İmam Hatipli gençler yetiştirme adına dünya standartlarının çok çok altına düşüren,  yoksulluğun,  yolsuzluğun, yasakların tavan yaptığı bir ülkede tek adama hakkımı HELAL ETMİYORUM.