Han Yağması eski Türklerde sınıflar arası gelir dağılımındaki dengeyi kurmak için iki veya üç yıl arayla Kağan'ın kendi çadırını yağmalatmasına denir. Bu töre sayesinde iktidarı elinde bulunduran kağanların, hanların, hakanların zenginleşme ayağı ile mal mülk edinmelerine, altın, gümüş, döviz zulalamalarına gerek kalmıyor. Kısaca hırsızlığın önü kesiliyordu. Önceleri han yağmasında han bütün mal varlığını yağmaya açarken, sonradan malının bir kısmını dağıtmaya başlamıştır. Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig'de, "Komutan at, giyim, kuşam, pusat gibi lüzümlu eşyaların dışında mal ve servetini askere dağıtmalıdır. Mal, mülk edineceğim diye altın, gümüş yığmamalıdır" diye yazar. Kısaca kefenin cebi yoktur. 

Osmanlı han yağmasından mı etkilendi bilinmez şehzadelerin sünnet düğünlerinde 'Padişah Çanak Yağması' adı altında kullarına yemek dağıtırdı. Genellikle at (Sultan Ahmet) Meydanı'nda içi pilav dolu taslar yan yana dizilir, yanına bir parça kemikli et konurdu.  Padişah, sadrazam, vezirler, Şeyh-ül İslam Efendi'yle birlikte kullarını görebileceği yüksekçe bir yere oturur,  başla komutuyla birlikte insanlar pilav dolu taslara hücum eder, aralarında pilav dolu tas ile kemikli et parçasını kapmak için giriştikleri kıyasıya mücadeleyi seyreyleyen padişah, kullarının bu hâline doya doya gülerdi. 

Osmanlı, yeniçerilere ulufe dağıtımı sırasında sarayda yapılan 'Çanak Yağması' törenine özellikle yabancı elçiler davet edilirdi. Amaç yabancı elçileri etkilemek, 'Muhteşem Osmanlı'yı Avrupa'ya anlatmak, ulufe dağıtımının bitiminde çorbasın içip, zevkten dört köşe, başlarındaki beyaz zülküfleriyle lale bahçesini andıran yeniçerilerin etli pilav sahanlarına saldırmalarını yabancı elçiler ağızları açık hayretler içinde izlerdi.  Özellikle yabancı elçileri etkilemek için de koparılırdı bu hengâme. Bu durumdan padişah haberdar edilir, o gün şükür kurbanları kesilip halka dağıtılırdı. Aksi halde yeniçerinin dağıtılan ülufeden memnun kalmayıp çorba kazanlarını tekmelemesi, isyan anlamına gelir. Sonuçta "Kelle İsterüz"e kadar varırdı Yeniçerinin bu talebi. 

Günümüzde popülerliği yüksek olan "ÇANAK YALAMAK"  deyiminin etimolojisinde "ÇANAK YAĞMASI"var mı bilmiyorum. Ama şu bir gerçek, miting alanlarında üzerlerine atılan çay paketlerini yakalamak için birbirlerini ezen insanları gördükçe hala padişahın "Kul" diye hitap ettiği atalarımın genlerini üzerimizde taşıdığımız GERÇEĞİ.