Antalya’nın Akseki ilçesi Bademli Mahallesi’nde yaşayan Hasan Erdoğan, 40 yıl baba mesleği kaşıkçılıkla uğraştıktan sonra İstanbul’a gitti. Burada 22 yıl yapay çiçek imalatı yaparak ticaretle uğraşan 86 yaşındaki Erdoğan, astım hastası olunca tekrar köyüne döndü. Tedavisi için Toros Dağları’nda ormanda dolaşan Erdoğan, bir oyuncaktan esinlenerek çam ağaçlarının altından desenli kozalakları toplayarak sepet yapmaya karar verdi. Daha sonra topladığı çam kozalaklarından farklı ürünler ortaya çıkaran Erdoğan, tabak altlığı, büyük ve küçük vazolar, büyük küçük sepet, şekerlik ve avize gibi birçok süs eşyası yapmaya başladı.

"Sanatı beğenen alır"

Erdoğan, bunun çok sabır gerektiren bir uğraş olduğunu dile getirerek, "Sanatı beğenen alır. Bu her insana ihtiyaç değil. İnsanlar beğendiği için alıyor. Yapımı oldukça zahmetli. Her insan bunu yapamaz" diye konuştu.

Esas sanatının babadan kalma kaşıkçılık olduğunu anlatan Hasan Erdoğan, "Esas sanatım kaşıkçılıktır. 60 yıl önce kaşık yapıyordum. 30-40 yıl kaşıkçılık yaptıktan sonra İstanbul’a gittim. 1987 yılına kadar yapay çiçek ticareti yaptım. 1987 yılında astım hastalığına yakalandım ve köyüme döndüm. Toros Dağları’nda, kırlarda çamların arasında kendimi tedavi ettim. Birisinde bir oyuncak gördüm. Oyuncaktan esinlenerek elime yan keski alarak çam ağaçlarının diplerinde desenli çam kozalaklarını toplamaya başladım. Kafama göre bir eser çıkardım. Daha sonra bu işe başladım. İlk önce sepet yaptım ve 21 yıldır başta sepet olmak üzere birçok ürün yapmaya başladım” dedi.

“21 yıldır bu zanaatı yapıyorum”

21 yıldır kozalaklara hayat verdiğini söyleyen Erdoğan, “Ben bu zanaatı 21 yıldan beri yapıyorum. Benden başka bu zanaatı yapan kimse de yok. Ben bu zanaatı severek yapıyorum. Yaparken keyif alıyorum. Bu zanaat sabır ister. Ben sabırlıyım. Benim sabrım boldur. Bu zanaat benim için bir aşk ve sevgidir. Herkes yaptığım eserleri beğeniyor. Eserlerim beğenildikçe ben daha iyisini yapıyorum. Herkes alsın diye fazla fiyat söylemiyorum. Yuvarlak sepetleri 50 liradan, büyük vazoları 400 liraya satıyorum. Kendi kafama göre model üretiyorum. Değişik ürünler yapıyorum. Birçok zaman sipariş üzerine ürünler yapıyorum. 20 yıl önce benden ürün alan kişi telefon ile yeniden sipariş veriyor” şeklinde konuştu.

“Kozalakları inşaat teli ile örüyorum”

Bir sepeti örerken büyüklüğüne göre 75-100 arası kozalak kullandığını anlatan Erdoğan, “Küçük sepetlerde 50 tane kozalak kullanıyorum. Büyük vazolarda ise 150-200 arası kozalak kullanıyorum. Normal sepeti bir günde yapıyorum. Büyük vazoların işçiliği ise 3-4 gün sürer. Kozalaklara şekil verirken sırf inşaat teli ile örüyorum. Kesinlikle kırılmaz. Eğilir ama doğrultulabilir. Kozalaklar kesinlikle yapıştırma değildir. Sırf telle örmedir. Benim malzemelerim kozalak, ince inşaat teli, pense, yan keski ve kendi icat ettiğim iki başlı tornavidadır. Telleri küçük pense ve büyük pense ile sıkıştırıyorum. Kozalakları bir birine kenetliyorum. Bu ördüğüm kozalaklardaki tel bir daha çözülmez” dedi.

“Değişik ağaçların kozalaklarından aynı ürün çıkaramazsın”

Değişik çam ağaçlarının kozalaklarından aynı ürünün çıkmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Kesinlikle değişik ağacın kozalaklarından aynı ürünü çıkaramazsınız. Bir ürünü yaparken kesinlikle aynı ağacın kozalaklarını kullanmak zorundasın. Ben bir ürünü yaparken aynı ağacın kozalağını kullanıyorum. Değişik ağaçların kozalaklarından herhangi bir ürün çıkaramazsın. Aynı ağacın kozalaklarının olması şarttır. Her kozalaktan ne sepet ne de vazo olur. Kozalağın sağlamını ve desenlisini seçeceksin. Daha sonra yan keski ile kesip ikiye böleceksin. Dip tarafını alacaksın, aynı kozalaktan devam edeceksin. Kozalağı değiştirirsen şekli bozulur. Kesinlikle ürünü yapamazsın" ifadelerine yer verdi.

"65 ülkenin yarışmacısının arasında sanatım birince seçildi ve iki kez madalya aldım"

Kozalak ile istediği şekli meydana getirebildiğini dile getiren Erdoğan, "İsteklere göre ürünü çıkarıyorum. Sattığım kişiler bir başkasına da söyleyerek yine ürünleri satıyorum. Oldukça sabırlı bir zanaattır. Sabretmeyen bu işi yapamaz. Deneyen çok oldu ama hiç kimse başaramadı. Bu zanaatı sağlığım el verdiğince yapacağım. İstanbul Büyükçekmece’de davet üzerine iki defa festivale gittim. 65 ülkenin yarışmacısının arasında sanatım birince seçildi ve iki kez madalya aldım" dedi.