Beslenme yaşamın devamı için gerekli en büyük fizyolojik ihtiyaçtır. Peki günümüzde bu fizyolojik ihtiyaca ne anlamlar yüklediğimizi bir düşünün.
Hepimiz arkadaşlarımızla tatlı yemek için buluşuyoruz, ailece pazar günleri toplanıp birlikte yemek yiyoruz veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen en sevdiğimiz yiyecekleri hazırlayıp en sevdiğimiz diziyi izliyoruz. Peki nasıl bu kadar önemli bir ihtiyaç bizim en büyük aktivitelerimizden birine dönüştü?
Hadi şimdi bu yazıyı okumaya ara ver ve yemek yemeyi aktivite olarak kullandığın tüm o anları düşün. Sıkıldığında hemen en çok sevdiğin çikolataya sarıldığın, arkadaşlarınla yemek için buluştuğun, tatilde en güzel pastaneyi arayıp bulduğun, üzüldüğünde en sevdiğin tatlıyı yaptığın, televizyon karşısında bilinçsizce abur cubur yediğin anlar ne kadar çok değil mi?
Evet günümüzde sağlıklı olmanın en temel gerekliliklerinden birinin içi boşaltıldı ve bir aktiviteye dönüştü. En kolay şekilde yaptığımız ve herkesin ortak zevk aldığı yeme eylemi hepimiz için fizyolojik bir ihtiyaçtan sosyal ve psikolojik bir ihtiyaca dönüştü. Artık neredeyse kimse gerçekten aç hissettiği için yemek yemiyor. Yemek için artık açlıktan ziyade bir sürü yeni sebeplerimiz var.
Neden peki? Cevap çok basit. Yemek herkesin ortak paydada buluştuğu, en kolay ulaşılabilir ve zevk veren bir süreçtir. İnsan kendini tanımak ve zevk aldığı diğer eylemleri araştırıp bulup uygulamak yerine en basit ulaştığı bu eylemi seçer. Aslında bu durum kendi potansiyelimize bir haksızlık değil mi? Belki ben koşmaktan, dans etmekten, yüzmekten, sinemaya gitmekten, tiyatro izlemekten, müzik yapmaktan, kitap okumaktan, resim çizmekten, yazı yazmaktan, yeni yerler görmekten, yeni müzikler dinlemekten, ailemle ettiğim sohbetten, izlediğim gün batımından, ektiğim fidandan ve daha nicesi eylemden daha çok zevk alabilecekken bu vakti aç olmadığım halde yemek yiyerek harcamıyor muyum? Ya da sevdiklerimle geçirdiğim vaktin değerini bilmek yerine onlarla geçirdiğim vakti yemek temelli bir düzene çevirmiyor muyum?
Sen yine yeni tatlar dene, sevdiğin yiyecekleri tüket ama bunu temel alarak vaktini ve hayatını planlama. Evet, doğduğun günden beri hormon dengelerini düzenlemesinden dolayı en zevk aldığın süreçlerden biri ama başka şeyler de sana iyi gelebilir. Potansiyelini küçümseme. Belki tatilde o pastaneyi bulmak için geçirdiğin zamanda görmen gereken yapıları, tanıman gereken canlıları, etmen gereken sohbetleri ve duyman gereken müzikleri es geçiyor olabilirsin. Ya da tatlı yerken arkadaşınla ettiğin sohbetin hakkını veremiyor olabilirsin. En önemlisi de duygularının yerine yemeği koymuş olabilirsin. Sıkıldığında ilk aklına yemek geliyorsa derin bir nefes al. İnsansın ve potansiyelin sandığın çok daha fazla. O yüzden beyninin yapmak istediklerini yapamadığın için sıkılıyorsun. Aç olduğun için değil. Sıkıntını geçirmek için en kolayı seçme zor olana yönel. Zaten böylelikle gelişeceksin. Başta başka aktiviteler bulamıyor olabilirsin ama düşündükçe bulacağına eminim. Bulamıyorsan da sorun yok alt tarafı sıkılıyorsun ve bu gayet normal. Zaman akıyor ve hiçbir duygu kalıcı değil merak etme.
Kolay olmadığını farkındayım ama bu farkındalığı kazanman için biraz düşünmeye ne dersin?