Türk kadınının hiçbir hakkını bedavadan kazanmadığını, her birini hak ettiğini belirten Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Alanya Şubesi Başkanı Zuhal Sirkeli,  “Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Avrupa ülkesinin kadınının da hayal edemediği hakları, bir ‘lütuf’ değil, hak ettiklerine inandığı için, sağladı. Bu anlamda kadınlarımıza 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunu’yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Kadınlarımız Büyük Önderimizin yüzünü kara çıkartmadıklarına, bu hakları kazandıktan sonra girdikleri her seçimde büyük başarılar elde ettiklerine, muhtar, belediye başkanı, köy heyeti azası olmanın yanında, 1935 seçimlerinde meclise gönderdikleri 18 milletvekili ile ülkemizin yönetimine ve kalkınmasına nasıl katkılarda bulunduklarına hem tarih hem de meclis tutanakları şahit” dedi. 

“SEÇME VE SEÇİLME HAKKI BÜYÜK ÖLÇÜDE KÂĞIT ÜZERİNDE KALDI”
21.Yüzyıl Türkiye’sinde töre ya da namus cinayetleri ile kadınların ülke gündemine oturduğunu dile getiren Sirkeli, “Gerici eğitim uygulamaları ile kızların erken yaşlarda eğitimden koparılarak cehalet içinde yaşam sürmelerinin önü açıldı. Tüm İslam dünyasının büyük bir hayranlıkla izlediği kadınlarımız yeniden 1934 yılında elde ettiği hakların gerisine götürülmeye çalışılıyor. 86 yıl önce Atatürk’ün kadınlarımıza vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkı büyük ölçüde kâğıt üzerinde kalmış, seçmiş ama seçilme hakkı engellendi. Kadınlar kendi güçleriyle değil, mensubu olmayı göze aldıkları siyasi partilerin ‘erkek’ yöneticileri tarafından belirlenmekte ve ülke nüfusu oranına hiç de yakışmayan ‘kota’larla uğraşmak ve bunlara boyun eğmek zorunda bırakılıyor. Kendilerinden toplum yaşamının diğer alanlarında olduğu gibi siyasette de ‘erkeğe tabi’ olmaları isteniyor. Bunu en açık örneği 1980 yılı öncesine kadar siyasi parti kadın kolları başkanları, parti yönetiminde söz sahibi olarak yönetim kurulu kararlarında imza atabiliyorlardı. Ancak 1980’den sonra yapılan siyasi partiler yasasında değişiklik ile siyasi parti kadın kolları başkanlarının parti yönetim kurullarında karar alma merciinde oy kullanıp imza atma yetkisi kaldırıldı” diye konuştu.  
“SIĞINMA EVLERİNDEKİ KADINLAR OY KULLANAMIYOR”  
Ayrıca sığınma evlerinde kalan kadınlar oy kullanamayarak seçme ve seçilme hakları ellerinden alınıyor. Bugün hala bu konuya çözüm bulunamadı. En son 2019 yerel seçimlerinde sığınma evlerinde yaşayan kadınlar maalesef yine oy kullanamadı. Maalesef bir kadının bile oy kullanamaması kabul edilemezken binlerce kadın güvenlikleri sağlanamayacağı gerekçesiyle oy kullanamayıp yok sayıldı. ADD kadınların ülkenin geleceğinin belirlenmesinde ve gelişme yolunda atılacak tüm adımlarda görev almasını, yeniliklerin öncüsü olmasını, siyasal yaşamda etkinliğini artırmasını ve ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmasının mücadelesini veriyor. Kadının yaşamın her alanındaki sorunlarının çözümlenmesi, bilinçlendirilmesi ve kadın haklarının geliştirilmesi için çalışmalarımız devam edecek. Ülkemizde kadınlar yönetimdeki hakkını ancak siyasete katılarak kullanacak. Her yerde seçilebilir sırada kadın aday, parti ve meclislerde, hükümet nezdinde yüzde 50 kadın görmek istiyoruz. Seçilen kadınların da gerçekten kadının yanında ve kadın sorunlarını yine kadın gözüyle, kadın diliyle çözüm üretirken görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.