Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkan Adayı Eray Erdem, katıldığı bir televizyon programında projeleri ile ilgili detaylı bilgiler verdi. Erdem, “Alanya’nın olmazsa olmazı turizm, inşaat, emlak ve tarım sektörü diyoruz. Ancak bunların tamamının beslendiği tek mecra turizm. Öncelikle bizim turizmin girdilerini artırmak ve markalaştırmak ile ilgili projeler yapmamız gerek. Geçen bir otelci dostumuzu ziyaret ettiğimizde Antalya’dan Alanya’ya müşterinin 3 buçuk-4 saati bulan bir yolculuktan sonra ulaşabildiğini söylüyor. Benim 550 çalışanım var. Ziyaret ettiğimiz arkadaşımızın 2 bin 500 çalışanı var. Bir başka abimizin bin 500 çalışanı var. Bacasız sanayi diyoruz ama maalesef hak ettiğimiz değeri bulamıyoruz. Bana göre odanın önemli misyonlarından birisi lobicilik ve fikir üretme enstitüsü. ALTSO’nun görevlerinden en önemlisi bizim bu değerimizin anlaşılması için gerekli kurum, kuruluş ve bakanlıklara sesimizi duyurmak olmalı. Bizim olmazsa olmazımız girdiyi artırmak. Turist Belek’te Kundu’da bize ödediği miktarın fazlasını ödüyorsa bunun sebebini araştırmamız lazım. Ortak akılla birleşip Alanya’nın marka değerini nasıl artırırız bunu konuşmamız lazım” dedi.
“KALICI VE UZUN VADELİ PROJELERİ HAYATA GEÇİRMELİYİZ”
Kalıcı ve uzun vadeli projelerle uğraşmak gerektiğini söyleyen Erdem, “Bugün ele aldığımız bir proje yarın gereksiz hale gelebilir ama turizm hiçbir zaman gereksiz olmayacak. Ülkenin lokomotif sektörü turizm. Bu nedenle turizmden yol almamız gerekiyor diye düşünüyorum. Evimize misafiri davet ederken çay, kahveye davet edersiniz ona göre hazırlık yaparsınız. Yatılı misafire ona göre hazırlık yaparsınız. Biz maalesef çay, kahveye davet eder gibi misafir ağırlıyoruz. Bunun için kapsamlı projelerin hazırlanıp kalıcı olarak hayata geçirilmesi gerekiyor” diye konuştu. 
“NEREDEYSE ŞEHİR İÇERİSİNDE OTEL KALMADI”
ALTSO Başkan Adayı Erdem konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ticaret odası bir icra makamı değil. Ruhsat verip ceza veren bir kurum değil. Ticaret odasının misyonu çok büyük. Fikir üretme lobicilik ile ilgili makamlarla bu işi zorlaması gerekli. Geçen yıl Turizm Bakanlığı’nda bir ziyaretim vardı. Bakan yardımcısı ile görüştük. Arz-talep dengesinin bozulduğunu, sektörün kötü giden sezonlardan dolayı kredilerle boğuştuğunu ve bu nedenle fiyat kırmak zorunda kaldığını dile getirmiştim. Turizm bölgelerine verilen kredilerin ticari taleplere uygun krediler olması gerek. Alanya’da birçok otel konuta dönüyor. Devletin kimlikli tesis kredisi olsaydı, bu oteller kimlikli birer butik otele dönüştürülseydi, şehrin marka değerine değer katardı. Ama ranta döndü ve yıkıldı. Maalesef şehir içerisinde otel kalmadı.”
“ACI BİR TABLO”    
“Alanya’nın yaklaşık 200 bin civarında yatak kapasitesi var. Bunun 180 bin civarı Dinek ile Alara Çayı arasında. Ve o bölgedeki turist şehir merkezinde kalan turistten bir tık daha kaliteli. Çünkü oradaki otellerin yapılarından dolayı paket fiyatları şehir merkezine göre daha yüksek. Ama ne acıdır ki oradaki turistin önemli bir kısmı Alanya merkezi görmeden tatilini tamamlayıp gidiyor. Bu sorun bizlerin ses çıkarmamasından, doğru reçete yazılamamasından, reçeteyi yazdıktan sonra da talebi alabileceğimiz kurumların kapısına dayanıp hakkımızı alamamaktan kaynaklanıyor. Eskiden kruvaziyer gemileri geldiğinde bin 500 turist şehir merkezine iner ve esnaf bayram ederdi. Şimdi batı bölgesinde 180 bin civarında yatağımız var. Bunun 20 binini şehir merkezine getirebilsek büyük fayda sağlar. Ancak bunun için şehir ulaşım mastır planı yapılması lazım. Hafif raylı sistem yapılabilir. Daha düzenli bir ulaşım sağlanabilir.”
“OTELLER MÜŞTERİ ÇIKSIN İSTER”
Yanlış bir anlaşılma da büyük otel sahiplerinin turistlerin otelden çıkmasını istemediği yönünde. Aksine otel sahipleri müşterinin otelden çıkmasını ister. Çünkü maliyet daha da düşer. Merkezin cazibesini artırmamız lazım. Ulaşımda geçmişe göre iyiyiz ama yeterli değil.”
“SİYASİ HEDEFLERDEN DOLAYI SİYASET YAPMADIM”
“Siyasette rol almam, siyasi hedefler doğrultusunda değildi. Tamamen Alanya’ya hizmet niyetindeyim. Ben ticaretin dibinden gelmiş bir insanım. Bu benim iş alanım. Akademisyen olsam belki farklı yoldan hizmet etmeyi denerdim, ALTSO adayı olmazdım. ALTSO, yani ticaret benim zaten iş alanım. 
“TEKRAR SEÇİLME KAYGISI GÜTMEYECEĞİZ”
“Biz sahaya çıktığımızda da maalesef iş insanlarının birçoğu odanın mevzuatı ve etik olarak görev alanını çok bilmiyor. Proje istiyorlar ama biz fikir üreteceğiz ve yapacağımız çalışmalarla o fikirlerin hayata geçmesi için çabalayacağız.  Lobicilik yapacağız. İmza yetkisi olan kurumlara destek olacağız. Yoksa yolu ben yapacağım, ulaşımı sağlayacağım, şunu, bunu yapacağım gibi sözler veremeyiz. Biz ikinci dönem seçiliriz seçilemeyiz kaygısı olmadan çabalayacağız. 
“KADINLAR İLE İLGİLİ YANLIŞ BİR ALGI VAR”

Kadınların desteklenmesi konusunda da yanlış bir algı var. Sanki biz erkekler olarak “Gelin size bir güzellik yapalım” der gibi olmaz. Bu soruyu kadınlara sormak lazım. “Erkeklere iş hayatından ne kadar yer vermek istiyorsunuz” diye. Onlara sorsak daha mutlu olurum. Kadının elinin değdiği yer güzelleşir. Maalesef bu bizim coğrafyamızın eksiği. Bunu değiştirmek lazım. Kadınlarla ilgili olarak sürekli erkeklere soru sorulması hoş değil aslında. Sanki kadının gerek sosyal yaşantısı gerek ticari yaşantısı erkeğin iki dudağı arasındaymış gibi bir algı oluşuyor. Bu tamamen yanlış. Herkes bireydir. Kadınlar da her anlamda özgür ve hür olabilmeli. İş hayatı da bu alanlardan biri. Kadınların rol aldığı toplumlardaki olumlu durumları hepimiz görüyoruz.” – Haber Merkezi