KENTLERDE sevgilim, bildiğin kentlerde.... Herkes bir baş kesen idi.... Denir ya hani, iyi kalpli adamlar güzel atlara binip gitmişlerdi... Aynen öyle.... İyi kalpli adamlar güzel atlara binip gitmişlerdi....

Ve efendi dediklerimiz, servet ve güç sahipleri aynı dili kullanıyorlardı, biz bu kentin, biz sizlerin efendisiyiz demeye devam ediyorlardı... Ve çok fazla alkış tutan vardı onlara, çok fazla sen doğru söylüyor sun, sizler efendilerisiniz bu kentin diyorlardı...

Oysa aziz İslam, insanın insana efendiliğini ret eden bir dindi...

Ve ben sevgilim, bunlara karşı, bütün efendilere, bütün zalimlere ve haksızlık yapanlara karşı, insanları hakir ve aciz görenlere karşı, insanı köle görenlere karşı,deli divane yazılar yazmayı düşündüm hep....

Uzun uzun şiirler yazmayı düşündün, iyi sözler edeyim dedim işte... Haksızlara haksız hırsızlara hırsız... Zalimlere zalim, yalancılara yalancı...

Yeminler etti kendimce, kendime sözler verdim, asla eğilme dedim...

Her gece bir zeytin ağacı ağladı içimde, bir portakal bir limon ağacı...

Çünkü o efendilerin pek çoğu o ağaçları kesip, yerlerine beton binalar diktiler...

Karanlık ve merhameti olmayan binalar...

Yoksulların içine alınmadığı, yetimlerin hor görüldüğü binalar...

Kapısında güvenlikçisi olan, kimsenin içeriye alınmadığı...

Hatta Allah’ın bile girmesini istemedikleri binalar...

İçimde nice akşamlar oldu/sabahları olmayan....

Acılar içinde insanlar/ve çocuklar biriktirdim kimi zaman...

Kimi zaman orospuluk yapan kadınları, kimsesiz ve çaresiz...

Yaşlı adamlar biriktirdim, kendi çocukları tarafından hor görülen...

Kimse ne gördü, ne bildi...

Her gece Suriyeli bir kadın sevdim
Adın ne diye sormaya bile utandığım..
Elleri buruş buruş/karnı aç mı aç kadınlar...
Sonra kırmızı ışıkta bekleyen kızlar gördüm...
Ağladım kocaman...
Bir daha, bir daha küfürler ettim zalimlerin her birine...
Ve Amerika ya...
Ey Amerika, sen bir orospu çocuğusun dedim...
Durmadan yazıp haykırmak istedim, haykırdım da...
Dedim kimilerine...
Kim bir lokma ekmek fazla yiyorsa...
 
Kim sofrasına bir tabak fazla koyuyorsa...

Ümmetin çocuklarının yarısı açken...

Siz hırsızlardan bir hırsızsınız dedim, ve çok kızdılar bana...

Bunu nereden çıkarıyorsunuz dediler...

Sen bizim efendilerimizden, bizim hocalarımızdan fazla mı biliyorsun...

Oysa diyen ben değildim, kitaptı diyen, Muhammed öyle diyordu...

Komşularınız, başka insanlar açken siz böyle tıka basa yiyemezsiniz diyordu...

Usulca uyandırın çocukları demek istiyordum, uyandırın yetimleri, yoksulları uyandırın, eve ekmek götüremeyen babaları uyandırın...

Ama onlar var ya sevgilim, hani şu efendiler, şu ağabey denilen adamlar, kimi hocalar, kimi din adamı denilenler...
Onlar istemediler uyansınlar...

Neyse daha ötesini daha sonra yazarım istersen...

Daha ötesini derim başka zaman...

Mesela çalışanlarının hakkını gasp edenlerin zalimlerden olduğunu da, derim başka zaman...

İslamın yalnız namaz kılmaktan ibaret olmadığını da...

Hayır ve iyilik içinde kal...