Evet, efendiler, şehrimin siyasetçileri partilerin ilçe başkanları Sayın Belediye Başkan, Sayın Kaymakamım gerçekten soruyorum... Önce merak ettiğimden, sonra bu işleri ne kadar dert ettiğinizi bilmek adına, soruyorum...
Elbette kimse cevap vermek zorunda değil, hem biliyoruz bu ve benzer sorular kendilerini şehrin efendisi sananların umurunda olmaz, keşke böyle düşünmesek böyle bilmeseydik...
Yinede soralım dedik, iyi cevaplar alırsak sevinelim diye sorduk... Çünkü bizler yani şehir ahalisi, yani halk yani gönlünde acılar taşıyanlar sevinmeye hasret kaldık, çok zamandır...
Yine biliriz ki, bunları dile getirmenin, böyle sorular sormanın bir bedeli vardır, hiçbir bedel ödetmeseler bile “deli falan deyip” geçiştirirler...
Deli, ama üzülen kuşların yok olmasına, dağların ormanların talan edilmesine, ağaçların yok edilmesine... Dağların en tepesine, ormanların en içine beyaz adamların evler villalar yapmasına, oradan ahkâm kesmesine şehir ahalisine, hatta insanlık dersi vermeye kalkmalarına...
Mesela çok üzgün şehrin girişinde Emirganın muhteşem güzelliğini beton yığını yapmalarına, ve sesi çıkması gerekenlerin sus pus olmalarına...
Ama kalbimize sözümüz var, yeminimiz var Tanrıya “Kuşlar ile insanlar ile çocuklar ile yaptığımız anlaşmalar var”  biz başkalarına benzemeyeceğiz, hiçbir güç makam sahibinin sofrasında olmayacağı diye...
İster ciddiye alın ister almayın ister “delinin teki işte” deyip geçin ama ben gerçekten soruyorum...
Bu kentin en iyi otelini biliyorsunuz, en iyi restaurantını en iyi parkını “tabi varsa” biliyorsunuz en iyi yaylasını, mesela bu şehrin üstüne kafa yoran insanını varsa bilgesini şairini edebiyatçısını bileniniz var mı?
En güzel şiir yazanını mesela veya şiiri edebiyatı kendine dert edinenini... Şairsiz edebiyatsız şehir mi olur?
Çok saçmaladım değil mi?
Oysa ben yüreğimde büyüyen ve içimi acıtan düşüncelerimden söz etmek istiyordum... Elimizden kayıp giden güzelliklerden söz edecektim, eğer dinleseydiniz... Özellikle geceleri kenti gürültüye boğan, hasta var mı üzüntüsü olan var mı, kaynamayan tenceresi olan var mı demeden çılgınca kenti gürültüye boğan kişilerden söz edecektim...
İzin verirseniz soracaktım bunlara kim dur diyecek diye? Sahi bunlara kim dur diyecek, kime kimlere ileteceğiz bu şikâyetlerimizi, bize söyleyin...
Çok yorulduk şehir ahalisi olarak, çok yorulduk bunları konuşmaktan düşünmekten... Bastırılmaz acılarımız var yüreğimizde hem ülkemiz hem yaşadığımız şehirler adına...
Olmasın mı?
Kalbimiz düşüncelerimize dar geliyorsa, yemin ederim günahı insanı ciddiye almayanlar, merhameti şiiri önemsemeyenler...
Ve beyaz adamlara ayrıcalık yapanlar...
Umarım anlatabildim...