Birileri.
“Gelen gideni aratır.” Demiş.
Bu konuda bir genelleme yapmak doğru mu?
Bence değil amma,
Gene de bu sözü doğrulayan bir sürü örnekten söz etmek mümkün.
Birkaç örnek verirsek.
İran Şah döneminde monarşiyle yönetildiği için kimilerince acımasızca eleştiriliyordu. 
Ben de o yıllarda 38 li yaşlardaydım.
Biz monarşiyi yani padişahlığı yıkıp, demokrasiye geçmenin mutluluğuyla, İran’daki Şahlığı hep eleştirirdik.
Ama 1979 yılında, şah devrilip Humeyni liderliğinde İran İslam Cumhuriyeti şeklinde muhafazakar bir yönetim başa geçince İran halkının Şah döneminde çok daha özgür, çok daha çağdaş bir yapıya sahip olduğunu düşününce, 
Şah dönemini arar olduk!
Yani. 
Bu değişim, çağdaşlık anlamında ilerici değil, gerici bir hareketti.
Kimi düşünürler, “Tarihin çarkları geri dönmez.” Demiş olsalar da,
Bu tür örnekler de gösteriyor ki.
Çarklar bal gibi geride dönebiliyor. 
Çarklar bizde nasıl ilerliyor?
Valla ne yalan söyleyeyim.
Bazen bir ileri, bir geri.
Bazen iki ileri, bir geri.
Kimi zaman da, ileri vitesini kilitleyip, tamamen geri vitesine takıp yolumuza devam ettiğimiz de oluyor.
İnşallah İran durumuna düşmeyiz desek de, gene de bu konuda emin olmamız mümkün değil gibi geliyor bana.
Rahmeti Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü, Bayar’ı Menderes’i Demirel’i, Çilleri, Yılmaz’ı, Erbakan’ı, Türkeş’i hep eleştirip durmuşuzdur.
Biri gelmiş bir gitmiştir.
Hepsi de bu ülkeye ve bu ülke insanına az ya da çok, bir şeyler yapmışlar, belli katkılarda bulunmuşlardır.
Dünümüzle bugünümüzü mukayese edersek.
Küresel sorunlar başta olmak üzere, mevcut nüfusumuzun da tavan yapması nedeniyle, bir sürü değerlerimizin tepe taklak olduğunu ve dünleri arar olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bunun doğru ya da yanlışlığını anlamak için, haberleri dinleyin yeter.
Çöp konteynırlarını ziyaret edip içinden bir şeyler almaya çalışanların sayısına bir bakın.
Soygundan, vurgundan, fındık kabuğunu doldurmayan şeyler yüzünden işlenen cinayetlerden, sahtekarlıklardan, salgın hastalıklardan nefes bile zor alıyor olduk.
Kimsenin kimseye güveni kalmadı.
Böylesine bir kaos ortamında siyasilerimiz hala birbirlerine olmadık hakaretlerde ve saçma sapan suçlamalarda  bulunabiliyorlar.
Hamasi çıkışlarla,
Palavralarla.
Yalan dolanlarla.
Topluma olmayacak hayaller pompalanıyor.
Olaylar ters yüz ediliyor.
Enformasyon ve dezenformasyon yarışı saz şairlerinin şiirselliğine büründü.
Millet mi?
Alkışla, yeri göğü inletmekle meşgul!