Suriyeli ve Afgan göçmenler konusunda, 
Haber Türk yazarları Fatih Altaylı ve Nagehan Alçı arasında başlayan "Faşist" tartışmasında, Altaylıyı destekliyorum.
Ne bu yahu?
Türkiye yol geçen hanına döndü.
Başkanlık Sistemine geçeli her alanda belli keyfilik söz konusu.
Demek ki, parlamenter demokrasiden başkanlık sistemine geçmek için can atmanın nedeni, belli bir keyfilik içinde hareket etme özgürlüğüne kavuşmakmış.
Osmanlı dogmalara dayalı inanç ve hamaset nedeniyle, her yere görkemli camiler ve külliyeler yaptırıp dururken, bilime ve sanayiye yatırım yapmaya gereken önemi vermemişti..
Bu yüzden de batı gelişip kalkınırken, biz geri kaldık.
Türkiye Cumhuriyeti, kurulurken laiklik prensibi benimsenmiş, bilime ve sanayiye dönük ciddi yatırımlar yapılmaya başlandı.
İnsanların dogmaların dar kalıplarından çıkarılıp özgürce düşünme ve yaşama çizgisine taşınmaları gayretine girilirken.
Kadınlarımız, kara çarşaftan bu şekilde kurtulmuştu.
   Bugünse, tarihin çarkları ters döndürülmeye çalışılarak kadınlarımızı yavaş, yavaş kara çarşafa büründürülmekte.
      Baksanıza.
      Ülkenin en nadide mesire yerlerinden Çamlıca Tepesi ve Taksim’e görkemli camiler yapılmakta.
      Sanki Türkiye’de cami kıtlığı var.
      Ellerinden gelse her evin önüne cami yaptıracaklar.
      İnançlı insanların inançlarını istismar ederek oy devşirmeye kalkmak giderek yaygınlaşması bir yana modaya dönüştü.
      Sanki kadının edep yeri saçlarıymış gibi, kadınlarımızın ve kızlarımızın kafalarını sarıp sarmalamayı yaygınlaştırmakla meşguller.
      Patronun eşi rol model olunca herkes, kafasını sarıp sarmalıyor.
      Her neyse!
     Nereden nereye geldik hangi konuyu işleyecektik, hangi konuya girdik.
     Asıl konumuz Fatih Altaylı ile Nagehan Alçı arasındaki faşist tartışmasıydı.
     Fatih Altaylı haklı olarak benim gibi Suriyeli ve Afgan sığınmacılara karşı tepki gösterirken Nagehan Alçı’nın hamasi bir çıkışla çağdaşlık gösterisine kalkıp Altaylıyı faşistlikle suçlaması akıl alacak ve anlayışla karşılanacak bir şey değil.
Aslında.
Daha önceki “SAYIN ERDOĞAN’IN ARAP SEVDASI” başlıklı köşe yazımda bu konuyu derinliğine irdelemiştim.
     Aynı şeyleri tekrarlamaya gerek olmadığına inanarak, çağdaşlık kavramını kullanarak, toplumsal dayanışmayı ve köklü geleneği faşistlik çizgisine taşımak kadar saçma bir şey olamaz!
    Bence bu tür çıkışların asıl nedeni genelde, maalesef Türklük karşıtlığına dayanmakta.
    Bu konuda hepimizin duyarlı ve dikkatli olmasında yarar var.
    İşin çok daha tehlikeli yanı ise.
Suriye’deki iç savaşa çok sayıda dış güçlerin direkt müdahil olması.
     Yanı başımızdaki Suriye’nin uzun bir süredir siyasi istikrarsızlığı her bakımdan Türkiye’yi etkilemekte.
      Umarım bu bela, iyice çığırından çıkmadan  hem Suriye hem de biz biran önce kurtuluruz.