Kitap, gazete okumam, daha doğrusu okumayı sevmem. Yalnız bizim caminin imamı "Emri Hak Vaki" olup Azrail kapıyı çalınca, kabirde sorgu melekleri "Münker" ile "Nekir'in sorularını düzgün yanıtlayıp kabir azabı çekmemem için mutlaka 'Mızraklı İlmihal'i okumamı tavsiye etti.  Yaşamım boyunca okuduğum tek kitap 'Mızraklı İlmihal' olmuştur. Gazeteye gelince, tüm ihtiyaçlarımızı gazete kuponlarıyla karşıladığımız eski Türkiye'de eve ortalama günlük üç gazete girerdi.Her gazete ansiklopedi, tabak çanak, televizyon için ayrı ayrı kuponlar verirdi. Bu kuponları keser biriktirirdik.  Kaçırdığımız kupon olursa yerine verilecek 'Mega Kupon'nun ne zaman verileceğini beklerken sinir krizlerine girer,  karı koca evde birbirimizi yerdik.  Gazetelerde promosyon dönemi kapanınca yıllar oldu eve gazete girmez oldu. Esra Erol'un 'Evlilik Porogramı' sunduğu yıllarda, televizyonun karşısına geçer,  Hanife bugün yeni talibine ne diyecek? Cevabı evet mi ,hayır mı, yoksa yarına kadar düşüneyim mi olacak diye merakla beklerdim. Hanife'ye bazen kızar,  bazen de onunla güler,  onunla ağlardım. Evlilik programlarına ekranlarda yasak gelince, televizyonun düğmesini kapadım. O günden bu yana köşede boş bir kutu gibi duruyor. Kitap, gazete, televizyon yok. 66 yaşında bir ihtiyar evde ne yapar? İlk günler iskambil kağıtları ile evde fal bakmaya başladım. Fal bir açılıp bir kapanıyor derken, gün geçtikçe açılmayan iskambil kağıtları içimi iyice karartmaya başladı. Her şeyi kötüye yormaya başladım. İntiharın eşiğine geldim fakat intihar cesaret işi.  Bende o cesaret yok. İnadına tavşan gibi korkak ve ürkek birisiyim. Günler zor da olsa geçiyor. Hanım 60 yaşında. Ona dışarı çıkma yasağı yok. Çarşı, pazar alışverişi yapıp eve yorgun dönüyor. Bir de o yorgunluğun üstüne yemek yapmak için mutfağa giriyor. Hanım 90 kilodan 70 kiloya düştü. Ben ise,  "Besi Danası" gibi 90 kilodan 110 kiloya çıktım. Hanımın verdiği kadar ben alıyorum. Bir gün hanıma,  "Sen yine çarşı,  pazar alışverişini yap,  ben mutfak işlerini yapayım" dedim. Hanım razı olunca mutfağı kendime göre dizayn ettim. Yemek yaparken her şey elimin altında olsun istedim. Sonra haftalık bir yemek menüsü hazırladım. Haftalık menüye göre ihtiyaç olanların listesini hanıma veriyorum. Hanım alışverişi yapıyor, ben onu kapıda karşılıyorum. Alışveriş poşetlerini elinden alıp balkona koyup iki saat bekletiyorum. Sonra sirkeli suyla dezenfekte ettiğim meyve ve sebzeleri kurulayıp buzdolabına yerleştiriyorum . Yemek aş derken, günlerim iyi geçmeye başladı. Mutfağa girince akşamın nasıl olduğunun farkına bile varamıyorum. Bulaşıkları makinaya yerleştirmede biraz zorlanıyorum. Hanım devreye giriyor.  "Tabaklar şuraya, çatal, bıçak buraya,  bardaklar üst rafa" derken sorun kendiliğinden çözülüyor. Koronavirüs sayesinde çatırdamakta olan evliliğimiz kurtuldu. Evimize yeniden huzur geldi. Gülücükler yüzünüzden hiç ama hiç eksilmesin. İhsan Arslan. Not: Gazete çalışanı arkadaşlara selam olsun.