Hafta içerisinde yaşanan yeni gelişmeler ile birlikte Dolar ve Euro’da artışların olduğunu gördük. Dolar 9 Lirayı, Euro ise 11 Lirayı geçti. Bu artışlarla birlikte sessiz sedasız gelen zamlar da gündemimizde yer aldı. Durum böyle olunca sosyal medyada tepkiler ve kara mizah içeren paylaşımlar artmaya başladı. Türk Lirasını başka ülkelerin para birimleri ile karşılaştırmaya başladık. Bu karşılaştırma beraberinde yaşamları karşılaştırmayı da getirdi. Nitekim başka bir ülkede kalifiye eleman olma fikri insanların aklında daha da çok şekillenmeye başladı. Örneğin Amerika’da tır şoförlüğü, İngiltere’de kuryelik, Almanya’da dönercilik yapma fikri gibi seçenekler daha cazip gelmeye başladı.
Vatandaşlar aldıkları ürünlerin fiyatlarını kıyaslamaya başladı. Her geçen gün zam gelen ürünlerimize ödediğimiz para ile yurt dışında yaşayan bir vatandaşın ödediği parayı karşılaştıran videolar internette popüler olmaya başladı. Yönetimde yer alan insanlar elbette tüm bunlara karşı çıkan videolar ortaya çıkarmaya ve sürecin o kadar da kötü olmadığını anlatan açıklamalarda bulunmaya başladı. Hatta geçtiğimiz aylarda market alışverişinin nasıl yapılması gerektiğine dair önerilerin yer aldığı haberler ile karşılaştık. Bu öneriler içerisinde çocuklarla alışverişe gidilmemesi gerektiğinden tutun tok karnına alışveriş yapılmasını öneren çeşitli maddeler yer almaktaydı. Ancak bunların dışında ananasın kurutulmasına dair gelen öneri sosyal medyada büyük bir tepkiye yol açtı.
Halktan bu kadar uzak olmak mümkün mü gerçekten? Halkın veya vatandaşın içinde bulunduğu zorlukları görmek neden bu kadar güç? Yıllar içerisinde kötü giden ekonomi ile birlikte vatandaşın maruz kaldığı yaşam koşulları bu kadar göz önündeyken, tüm bu olanları yok saymak neden bir çözüm olarak seçiliyordu? Asgari ücrete getirilen zam büyütülürken, yöneticilerin kendi maaşlarına yaptığı zamlar neden gizli kapaklı oluyordu? Yönettikleri ve temsilcisi oldukları vatandaşların yaşadığı zorluklara nasıl bu kadar gözlerini kapatabiliyorlar? Her geçen gün Euro ve Dolar karşısında değer kaybeden Türk Lirası’nın, vatandaşı olduğumuz ülkemizdeki yaşam koşullarını nasıl zorlaştırdığını göremiyorlar mı?
Euro ve Dolar’ın artışı ile birlikte gelişen tek şey matematiksel hesaplamalarımız oldu. 1 Euro veya Dolar acaba kaç Türk Lirası oldu diye Google üzerinden baktığımız sabah rutinimize, bir de maaşlarımızı veya aldığımız ürünlerin kaç Euro veya Dolar olduğunu hesaplamak da eklendi. Yaptığımız hesaplamaların sonucu pek de iç açıcı sonuçlar ortaya koymuyordu. Zira her geçen gün kendimizi bir vatandaş olarak daha değersiz hissediyoruz. Benzer işler ortaya konulmasına rağmen nasıl oluyordu da başka ülkelerdeki vatandaşlar bizlerden hem daha iyi yaşam koşullarına sahip oluyor hem de daha iyi maaşlar alıyorlardı? Bu sorunun cevabı oldukça göz önünde olmasına rağmen yapabileceklerimiz her geçen gün daha da sınırlanıyor. Yapılan konuşmalar ve atılan adımlar tek bir cevap ile karşılaşıyor: ‘’Maaşı, ekmeği, benzini veya aldığınız diğer şeyleri Euro veya Dolar ile mi alıyorsunuz? Almıyorsunuz. O nedenle endişe etmenize gerek yok.’’. Ne dersiniz bunca insan boşuna mı endişe ediyor her gün?