Merkeze bağlı Değirmenönü köyü sınırlarında 30 dönümlük alanda kurulu bulunan topraksız serada günlük 3-4 ton yıllık ise 900 ton salkım domates üretiliyor. Korona Virüs (Covid-19) salgınında da devam eden üretimde 10 ay boyunca hasat yapılan salkım domatesler başta Elazığ olmak üzere Malatya ile komşu illerinden domates ihtiyacını karşılamada önemli bir yer tutmaya başladı.

BİNAP Tarım ailesi olarak 30 dönüm arazide topraksız tarım yaptıklarını ifade eden Ziraat Mühendisi Furkan Akarsu, “Yalnızca domates tarımı yapıyoruz. Salkım domates bir Hollanda çeşidi. Hollanda’dan almış olduğumuz tohumları Antalya’daki fidanlıklarımızda viyoller içerisinde biçimlendirdikten sonra fidan döneminde dikimini gerçekleştiriyoruz. Dikim döneminden sonra 60-90 gün içerisinde hasada gelme süresi var. Bundan sonra gelişmesine göre sürekli olarak hasat döngümüz var. Topraksız tarım olduğu için yılın 10 ayı tamamen ürün elde edebiliyoruz. Hasattan sonra yatırma işlemimiz var yukarıdan iplerle bağlı tepe süngüleri vurulmadığı sürece boyları uzayıp gidiyor. Onları yatırdıktan sonra yapraklarını alıp kızarmalarını sağlayarak ürünü sürekli hasada hazırlayacak şekilde işlemlerden geçiriyoruz” dedi.

"Topraksız tarımda su daha az tüketilmektedir"

Topraksız tarım hakkında bilgi veren Ziraat Mühendisi Ayşe Merve Özdemir ise, "Toprağın olmaması gereken sularda veya bizim burada olduğu gibi kokopit yani Hindistan cevizi kabuğu ve bitki besin elementleri yani bitkiyi besleyecek besin malzemelerinin bir araya getirilerek fidelerin içerisine yerleştirip maksat köklerini tutturmak amacıyla bir araya getirilip yetişmesini sağlayan toprağa da benzeyen bir maddedir. Günümüzdeki çiftçilerin uygulamış olduğu tarımı da düşünürsek normal şartlarda her yıl ektiği üründen dolayı toprağın verimi düşmektedir. Biz tüketici olarak bunu bilmesek de en büyük sıkıntılardan birisi budur. Toprağın veriminin düşmesi daha verimli bir ürünün yetişmemesi demektir. Topraklı tarımda sürekli besin elementleri bitki tarafından tüketilince her hangi bir verim olmayacaktır. 3 ve 4’ncü yıllarda bu durum tekrara düştüğünde toprağın verimi de azalacak ve istediğimiz gibi verim elde edemeyeceğiz. Topraksız tarımda ise bu söz konusu değil. Hindistan cevizi kabuğunu ve besin elementlerini biz oluşturuyoruz. Bundan dolayı toprağa gereksinim duymamaktayız. İkincisi ise su tüketimi en önemli konularımızdan birisi durumun da. Zaten dünya geneli bir su sıkıntısı yaşanmakta ve kuraklık söz konusu bunları ele alarak düşündüğümüz zaman topraksız tarımda su daha az tüketilmektedir. Yani yaklaşık olarak 4’te 1’i kadar su tüketilmektedir" diye konuştu.

Topraksız tarımda daha az alanda daha çok ürün elde edilebildiğine değinen Özdemir, "Daha az alandan daha yüksek ekonomik gelir elde edebiliyoruz. Topraklı tarımda ise aynı durum söz konusu değil. Çiftçilerimize ve çalışmak isteyen vatandaşlarımıza ek gelir kaynağı sunabiliyoruz. Yaklaşık olarak 25 kişiye istihdam sağlıyoruz. Çevreye yakın köylerden gelmekteler. Bir çoğu bayan, bayanların çalışmasını destekliyorum kendi gelir kaynaklarını kendileri elde ediyorlar. Zaten bildikleri bir konu işlerini de gayet güzel ve başarılı bir şekilde devam ettirebiliyorlar. 25 yaşındaki genç bir kızımız da var 50-60 yaşında çalışan ablamız da var. İşlerini çok rahat yapıyorlar yaparken de çok zevk alıyorlar. Sonuçta çiftçiler, toprakla sebze meyveyle iç içe oldukları için bu işten zevk alıyorlar” ifadelerini kullandı.