Beykent Üniversitesi Rehber Öğretmeni Fadime Ekici Bengü ve Psikolog Duygu Büşra Süren, pandemi süreci ile birlikte gerek sosyal gerekse ruhsal olarak birçok öğrencinin odaklanma, planlama yapma ve bu süreci yönetme konusunda belli problemlerle karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek önemli tavsiyeler aktardı.

Bengü, öğrencilerin ders çalışma sürecinde vazgeçmek yerine harekete geçmesi gerektiğinin altını çizerek, “Her ne kadar zor görünse de bir başka açıdan bakıldığında süreç içerisinde sadece olumsuz duyguları barındırmayan bizlerin kendimizi keşfetmemizi sağlayan bir süreç olarak da devam ediyor olması bireysel farklılıklarımızın bir kez daha anlaşılır olmasını sağlıyor. Bireysel farklılıklarımızı bizi biz yapan detaylardan en önemlisi olarak görebiliriz. Bu zamana kadar resim, müzik, spor vb. alanlardaki yeteneklerini fark etmeyen bireylerin kendilerine doğru bir keşfe çıktığını gözlemleyebiliyoruz. Bu süreçte çok sıkılmış, çok bunalmış bir çıkış noktası bulamıyor gibi de hissedebiliriz. Bu noktada unutulmaması gereken en ince ayrıntı başlamak için asla geç olmamasıdır. ‘Nasıl toparlayacağız, o kadar çok konu/iş birikti ki’ diyebilirsiniz. Bu süreci toparlamak adına ufak bir çaba bizim için yeterlidir.” dedi.

‘‘Hedef geliştir ve hedefe uygun bir plan hazırla’’

Olumlu bir çalışma davranışı için teknik anlamda birkaç detaya bakılması gerektiğini ifade eden Bengü, “Bunlardan birincisi; hedef geliştirme olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada, hedefin bize uygunluğunu ölçmemiz gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Hedefimiz konusunda netsek hedefimize uygun bir plan hazırlayıp süreci ilerletme konusunda en önemli iki adımı atlatmış oluyoruz. Hedefimiz bizim bir yolda nasıl yürüyeceğimizin göstergesi olduğu gibi, çalışma planımızın daha verimli olmasını zaman planlaması kolay yapabilmemizi de sağlayacaktır. Burada unutulmaması gereken en önemli detaylardan birisi; planımızın hedefe uygun olduğu kadar, öğrenme stilimizi destekleyici bir nitelikte olması gerektiğidir.” ifadelerini kullandı.

‘‘Kolay ve zor dersleri dengeleyin’’

Süreç içerisinde çok ağır hedeflerle donatılmış bir programın da erteleme ve çalışmama eğilimine iteklediğini söyleyen Bengü, bu noktada dengeli ilerlemek gerektiğine vurgu yaparak şu tavsiyeleri aktardı;

“Program içerisindeki denge her zaman destekleyicidir. Bu dengeyi şöyle düşünebiliriz: Diyelim ki çok zorlandığımız ve çok kolay gelen ikişer ders var. İki kolay dersi veya iki zor dersi bir arada çalışmaya çalışmak her ikisi açısından da verimimizi düşürebilir. Bu noktada, bir kolay ders bir zor ders gibi denge kurup ilerlemeyi hedeflemeliyiz.”

Bengü, ders çalışma süreçleri içerisinde öğrencilerin kendilerini desteklemesi gereken en önemli noktalardan birinin; periyodik çalışma ve mola sürelerini (1 saatlik çalışmaya 20 dakika mola) çalışmaya dâhil etmek olduğunu belirterek, ‘‘En destekleyici unsurun; ders takibi ve tekrarı olabileceği gibi düzenli ve yeterli çalışma süreci ile de kendimizi desteklemeyi unutmamalıyız. Tekrar süreçlerinde ise mutlaka günlük, haftalık, iki haftalık ve aylık tekrarlar ile ilerlemeliyiz. Sonrasında ise mutlaka kendimizi test etmeliyiz.” önerisinde bulundu.

‘‘Zamandan verim alma biçimimiz farklılık gösterebilir’’

Süreç içerisinde öğrencilerin sıkça kendilerine sorduğu “Hep program yapıyorum ama bir türlü ilerlemiyor” veya “Daha çok odaklanma sıkıntısı yaşıyorum” gibi durumlarla karşı karşıya kalındığını söyleyen Bengü, bu tür durumlarda, herkesin zamandan verim alma biçiminin farklı olduğu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı;

‘‘Saç rengimiz, kilomuz ve boyumuz nasıl farklıysa bir konuyu anlama yorumlama biçimimiz, zamandan verim alma biçimimiz farklılık göstermektedir. Bu sebeple, programımızın kişiye özel olması önem arz etmektedir. Hangi derse ne kadar zaman ayırıyorum, hangi ders benim için daha zorlayıcı/kolay bunları belirleyerek kendime uygun bir program hazırlamam daha kolay olacaktır.” önerisinde bulundu.

‘‘Egzersiz yapmak, odaklanmayı kolaylaştırır’’

Bengü, pandemi sürecinde öğrencilerin kısıtlama nedeniyle hem fiziksel hem zihinsel anlamda yorgun olduğuna dikkat çekerek egzersiz önerisinde bulundu;

“Günlük ufak tefek egzersizlerle kendimizi desteklediğimizde, beslenme ve uyku düzeninize dikkat ettiğinizde fiziksel ve zihinsel anlamda daha zinde kaldığınızı fark edeceksiniz. Gelişim çağında olduğunuzu düşündüğümüzde fiziksel ve zihinsel aktivitelerinizin sağlam ilerlemesi için tüm bunlara dikkat etmemiz verimli bir süreç geçirmemizi sağlayacaktır. Ayrıca, fiziksel ve zihinsel gelişim için beslenme, uyku düzeni ve fiziksel aktiviteler, nefes egzersizleri de odaklanma problemleriyle baş etmekte yardımcı olacaktır. Bununla ilgili video ve uzman eğitimlerinden faydalanmak mümkün. Unutmamalıyız ki, süreci yönetebilmek adına, öncelikle problemin ne olduğunu belirlemeli, çözüm için ise öncelik sırası belirleyerek harekete geçmeliyiz. Bu bizim geleceğimiz, kendi geleceğimiz için şimdi durup bekleme değil, süreci yönetmeye karar verme ve harekete geçme vakti.”

Pandemide öğrencilerin motivasyon çalışması

Psikolog Duygu Büşra Süren ise pandemi sürecinde oluşan izolasyon ile birlikte, öğrencilerin kendilerini yalnızlaşmış hissettiğine dikkat çekerek, ’’Bu durumda öğrenci ne kadar çaba sarf etse de tam verim sağlayamadığını düşünüyor olabilir. Öncelikle bu duruma yaklaşık bir senedir alıştığımızı düşünsek de kişisel farklılıkların ve psikolojik iyi oluşun, bu sürece olan adaptasyonu etkilediği bilinmektedir.’’ dedi.

’’Kalıplaşmış reçete değil, bireye yönelik motivasyon’’

Adaptasyon sürecinde kritik noktanın ‘kabullenme aşaması’ olduğunun altını çizen Süren, ’’En yüksek verim ile eğitime devam edemiyor olsak da, içerisinde bulunduğumuz durum şartlarına en uygun verimi yakalama ve dönem içerisinden elimizden gelenin en iyisini yapma motivasyonunu kendimize sağlamalıyız. Tüm bu koşullar ile birlikte günlük hayatımıza devam edebilmek ve verimli bir eğitim sürecine adapte olabilmek için ilk şartımız, tabii ki motivasyonu sağlamak. Bu noktada tekrar belirtmek isterim ki, tüm koşullar gözetildiğinde her bir öğrencinin gerekli motivasyonu sağlama şekli birbirinden farklıdır. Bu yüzden kalıplaşmış motivasyon reçetelerini uygulamak yerine bireysel motivasyon rehberi oluşturmak oldukça önemlidir. Aksi takdirde, kalıplaşmış yollar ile istediği başarıya ulaşamayan öğrenciler, kendilerini başarısızlık içerisinde hissedecektir. Kopyalanmış adımlar yerine, öğrencilerin kendi deneyimleriyle birlikte bir rehber oluşturmalarının önemli olduğunu unutmamak gerekiyor.’’ uyarısında bulundu.

’’Önceliklerinizi belirleyin’’

Süren, motivasyon rehberi oluştururken bir diğer kritik noktanın da öncelikleri belirlemek olduğunu vurgulayarak, ’’Bunun için de gerek gün içerisinde gerek dönemsel olarak yapmayı hedefledikleriniz içerisinden bir önem listesi oluşturmak işinize yarayacaktır. Bu zorlu sürecin önceliklerinizin önüne geçmesini engelleyerek, içerisinde bulunduğunuz zamanda elinizden gelenin en iyisini yapma düşüncesi motivasyonel olarak sizi güçlendirecektir.’’ diye konuştu.

’’Uzaktan sosyal olabilmek çok önemli’’

Süren, motivasyonu yüksek tutabilmek için şu tavsiyeleri verdi;

’’Eğitim sürecinde ‘uzaktan sosyal olabilmek’ oldukça önemli. Online platformlarda ders konsantrasyonunun düştüğü ve katılımın azıldığı şu süreçte, eğitimden ve sosyal çevreden uzaklaşmamak adına devamlılık çok önemli. ‘Zaten verimli olmuyor’, ‘derse katılsak da anlamıyoruz’ düşüncelerinin yerine devam etmeye çabalamak eylemini yerleştirebilirsiniz. Bir şeyin devamlılığının olması, motivasyonu ayakta tutan en önemli etkenlerden biridir. Böylelikle motivasyon için ilk adımı atmış sayılacaksınız.’’

’’Olumlu yaklaşım olmazsa olmaz’’

Zihinsel olarak, öğrencilere eyleme geçmekten uzaklaştıran düşünceler yerine, onları olumlu düşünceler ile değiştirmenin şart olduğunu belirten Süren, ’’Unutmayın ki, olumsuz düşüncelerinizden kaynaklı bir durgunluk yaşıyorsanız, zihninizin iplerini olumsuz düşüncelerden geri almak için harekete geçmelisiniz. Örneğin; ‘zaten pandemi dönemindeyim, ne kadar verimli ders çalışabilirim!’ yerine, ‘gayret edersem elimden gelenin en iyisini yapabilirim.’ dememiz gerekiyor. Bununla beraber, ‘ne olacağı belli değil, kesin sınavım çok kötü geçecek!’ şeklinde düşünmek yerine, ‘ne olacağını bilmiyorum ama, başarılı bir sınav geçirmek için elimden geleni yapacağım.’ yaklaşımına ihtiyacımız var.’’ önerisinde bulundu.