Eğitim Sen Alanya Şubesi Başkanı Ali Koca, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yüz yüze eğitim için tüm tedbirleri almak zorunda olduğunu söyledi. Koca, yeni eğitim öğretim yılının salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okula yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları gibi sorunların gölgesinde başladığını söyledi. Koca, “Eğitim öğretim yılı Covid-19 salgınının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı hazır olduğunu söylemek mümkün değil. Covid-19’un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020’den bugüne, dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak değerlendirilip öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için gerekli tedbirler alındı. Çok sayıda ülke okulları açık tutabilmek için büyük çaba sarf etti. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında, salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer aldı. 
2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı öncesinde MEB’in okulları tam zamanlı yüz yüze açma kararı alması, okulların çocuk ve gençlerimiz açısından olmazsa olmaz örgün eğitim ve yaşam alanları olduğu gerçeğinin geç de olsa anlaşılmış olduğunu gösteriyor. Bu kararın alınmasında başta Türk Tabipleri Birliği (TTB) olmak üzere, sendikamızın, eğitim ve bilim emekçilerinin, velilerin, veli derneklerinin ve elbette milyonlarca öğrencimizin beklentilerinin ve çağrılarının etkisi olduğu açık. Bu kararın öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin sağlık ve güvenliğini riske atmadan uygulanabilmesi için ciddi ve kapsayıcı tedbirlerin alınması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ‘Okullarda gerekli önlemleri aldık’ açıklamasını yapsa da Türkiye çapında okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı biliniyor. Büyükşehirler başta olmak üzere, nüfus yoğunluğu fazla olan ilçe ve mahallelerde sınıfların salgın öncesine göre çok daha fazla kalabalık olması bekleniyor. Derslik sayıları yetersiz olduğu için sınıf mevcutları artıyor. Ek derslik ihtiyacı karşılanmadığı için derslik sorunu devam ediyor. MEB ise okulların yüz yüze eğitime hazır olmasından “maske, mesafe ve hijyen” kurallarına uymayı anlıyor. Nitekim Bakanı Özer yaptığı açıklamadaki “Servislerdeki ve okullardaki hijyen tedbirleri, maske kullanımı, havalandırma gibi tüm ayrıntıları Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışarak alınması gereken önlemleri tüm valiliklere, tüm illerimize, tüm ilçelerimize bildirdik” ifadesiyle bütün sorumluluğu mülki amirlere ve eğitim yöneticilerine bıraktı. Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlandı. Kayıt parası başta olmak üzere, velilerden sıvı sabundan, deterjana kadar çeşitli adlar altında para toplanmaya başlandı. 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı başında da okullarda temizliği sağlayacak personel eksikliği sorunu devam ediyor. Uzun süredir İŞKUR personeli üzerinden sağlanan personel ihtiyacı sorununun çözülmesi için ayrılması gereken ödenekler ayrılmadığı gibi okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yardımcı personellerin görevlendirmeleri de hala yapılmadı. Yıllardır kadrolu yardımcı personel alımı yapılmıyor ve ihtiyaçlar İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelerle geçiştiriliyor. Gerekli personel görevlendirmelerinin okullar açıldıktan çok sonra yapılması önemli bir sorun olmayı sürdürüyor. Temizlik görevlisi yardımcı personel olmayınca, birçok okulumuzda velilerimiz ekonomik yük altına girmek zorunda kalıyor. Sendikamız, salgın sürecinin başından itibaren bilim insanlarının ve TTB’nin salgın yönetimine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin raporlarını, çözüm önerilerini ve uyarılarını kendisine referans aldı. Ancak siyasi iktidarın ve özellikle de Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel verilere dayanmayan, birbiriyle çelişen açıklamaları ve uygulamaları ile salgın yönetiminin şeffaf yürütülmemesi gibi sorunlar çok sayıda eğitim emekçisinin aşı ve yan etkilerine dair çeşitli kaygılar taşımasına neden oldu” dedi. 

“100 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMALI”
Sağlıklı ve güvenli bir şekilde tam zamanlı yüz yüze eğitim için tüm eğitim bileşenlerinin aşı olmasının her şeyden önce toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Koca, açıklamasına şöyle devam etti: 
“Bu konuda tepeden inme kararlar yerine kaygıları giderecek, bilimi rehber edinen ve konunun özneleriyle birlikte politika oluşturulması gerekiyor. Özellikle aşı olmaktan kaçınan eğitim emekçilerinin haftada iki gün virüsün yoğun olarak yer aldığı hastanelere gitmek zorunda bırakılmamaları, salgın sürecinden ders çıkarılarak iş yeri hekimliği uygulamasına gidilmesi, bu sağlanana kadar bölge bölge oluşturulacak gezici sağlık ekipleriyle testlerin iş yerlerimizde yapılması önemli. MEB bugüne kadar seyreltilmiş sınıf uygulamasına ilişkin olarak nasıl bir hazırlık içinde olduğunu, kaç yeni derslik yaptığını açıklamadı. Sınıfların havalandırılması için kış aylarını da dikkate alan bir pencere sisteminin tüm sınıflarda hayata geçirilip geçirilmediğine dair bir açıklama da söz konusu değil. Eğitim bileşenleri yaz aylarında okullarda böyle bir çalışma olmadığını gözlemledi. Bu eksikliklerin hızla giderilmesi gerekiyor. Okullarımızın büyük bir çoğunluğunu oluşturan kalabalık okullarda, öğrenci ve öğretmen tuvaletlerinde gerekli genişletmenin ve lavabo sayılarının arttırılıp arttırılmadığının bilgisi mevcut değil. Öğretmen odalarının en azından ikiye çıkarılması yönünde bir hazırlık da yok. MEB okullara kaynak göndermeli ve ivedilikle bu düzenlemeler yapılmalı. Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konusu muğlak durumda. MEB bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek zorunda. Okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yardımcı personel olarak çalışan arkadaşlarımızın görevlendirmeleri hala yapılmadı. 6 Eylül’de tüm okullarda temizlik görevlisi yardımcı personel arkadaşlarımızı görmek istiyoruz. Seyreltilmiş sınıf uygulaması tam anlamıyla hayata geçirildiğinde öğretmen ihtiyacı ciddi düzeyde artacak. Zaman zaman temaslı veya hasta olabilecek öğretmenlerimizi de düşündüğümüzde öğretmen ihtiyacının giderilmesi için, bir an önce ve en az 100 bin öğretmen atamasının yapılması önemli. MEB’i ek öğretmen atamaları konusunda bir an önce açıklama yapmaya çağırıyoruz. Taşımalı eğitim sistemine son verilerek köy okullarının açılması gerekiyor. Salgın sürecinden olumsuz etkilenen öğrenci ve eğitim çalışanlarının psiko-sosyal açıdan desteklenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, MEB bu süreci başta TTB olmak üzere, eğitim örgütleri, sendikalar ve veliler ile sürekli iletişim halinde yürütmeli. Salgına karşı alınan önlemlerin ve ayrılan kaynağın şeffaf bir şekilde MEB tarafından açıklanması gerekiyor. Okul terkleri, öğrenme kayıpları, dezavantajlı grupların kayıplarının telafisi için müfredat dâhil olmak üzere salgının eğitime etkileri tüm boyutlarıyla değerlendirilmeli ve bu kayıpların giderilmesi için MEB’in acilen gerekli adımları atması gerekiyor.
Pandemi koşullarında 40 dakikalık ders sürelerinin azaltılması için eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalı. Okul öncesi öğretmenleri günde 6 ders ve 300 dakika blok ders yapmakta ve bu öğretmenlerin teneffüs hakkı bulunmuyor. 50 dakika olan ders sürelerinin azaltılması ve okul öncesi eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak teneffüs haklarının düzenlenmesi, pandemi koşulları dikkate alındığında aciliyet kazanıyor. MEB’i bu konuda bir an önce somut adımlar atmaya çağırıyoruz. İmam hatip okullarının çoğunda kontenjanlar boş. Öğrenci sayısı az olan imam hatip okulları kalabalık sınıf mevcutlarının seyreltilmesi için yeniden düzenlenmeli, ihtiyaç fazlası imam hatipler akademik okullara dönüştürülmeli. Okullarımızı amasız fakatsız açabilmek ve açık tutabilmek ivedi bir ihtiyaç. Okullarımızın kapalı kalmasının yarattığı toplumsal zararlar düşünüldüğünde bu konuda bütün sorumluluk MEB’in ve iktidarın omuzlarında.”