Önce belirteyim siyasetten ve siyaset insanlarından uzak olmak adına yazıyorum böyle yazılar, bir dala tutunmak gibi düşerken bir yerlerden...
Yapmayın demenin önemi kalmadı, sütün içine su karışalı çok oldu, ama kimse vebalini almıyor...
Bunu aslında sizde biliyorsunuz ey şehir ahalisi... Sizde biliyorsunuz beyaz adamların hükmü ve istilası altında olduğunu şehrin, dağların denizlerin hatta dinin...
Neden diyorlarsa, bu şehirde ki kimi arkadaşlar, başka yerlerde dergilere yazdığım yazıları okuyan kişiler arkadaşlar “Neden diyorlar, neden durmadan Müslümanları eleştiriyorsun? diyorlar...
Elimden geldiğince demeye çalışıyorum, neden ben Müslümanları eleştireyim ki, neden durup dururken onlara sözler edeyim ki demeye çalışıyorum hiç mecburiyetim olmadığı halde...
 
Genelde alttan alıyorum, sadece onlar ile bir kavganın içinde olmamak adına, yüreğim daha çok acımasın diye, zeytin ağaçları kurumasın diye içimdeki... Çünkü hem dağlardaki hem içimizdeki zeytin ağaçlarını bir bir kuruttuk da, bundan hiç bahsetmedi kentin müftüsü din anlatırken.
Ne yapsak anlatamıyoruz dini din olmaktan çıkardığımızı, hem de el ele vererek Müslüman ahali olarak...
 
Derdi sana mı düştü diyenler haklı belki, ama insan kendini sorumlu hissediyor doğruları söylemek adına...


Aslında demeye çalıştığımız “kardeşler ey kardeşler” din adına yapılan eylemler “din gibi görünse de” dinden uzak, gelin dini öğrenmek adına Peygamberi bilmek örnek almak adına azıcık zaman ayıralım...
Ben neden Müslümanlar ile kavga edeyim ki, sadece gittiğimiz yolun yanlış olduğunu, duruşumuzun Müslümanca olmadığını söylemek için çırpınıyorum ve becerebildiğim kadar...
Bakın kimselere bunu beceriyorum, benim söylediklerim mutlak doğrudur demiyorum, ama diyorum İslam da yalan söylemek, komşusuna eziyet vermek, insanların yakınların akrabaların kalbini kırmak günahtır diyorum...
Günahtır diyorum hakkın olmadığın bir şeye talip olmak ve Peygamber diliyle mahallende birileri açsa tok sabahlaman günahtır diyorum, bunları unutma kardeşim diyorum...
Hem kavga etmek erdemsizliktir, böyle iman inanır böyle iman ederim...
Mesela sesini yükselten insanları kendime hiç yakın bulmam, ne adına seslerini yükseltirlerse yükseltsinler...
Korkarım çekinirim ürkerim...
Mesela Sayın Cumhurbaşkanı çoğu zaman sesini yükseltir ya hele “BAY KEMAL DERKEN”  yüreğimde beslediğim kaç kuş varsa uçup gittiğini, kaç yoksul yetim çocuk varsa korktuklarını görürüm...
 
Onun için “Yapma/yapma bu kadar bağırma” derim kimsenin duymayacağını bile bile...
 
Mesela içinizden bazıları “bazı şeyleri fırsat bilerek” kiraya verdiğiniz evlerin fiyatlarını üçe beşe katlıyorsunuz ya ve işinize gelirse diyorsunuz ya, ve sonra...
 
Sonra cami avlularında İslam böyle namaz böyle namaz kılmayan böyle deyip duruyorsunuz ya... Yoksul komşuları düşünmeden bağaçlar dolusu alışveriş poşetlerini boşaltıyorsunuz ya çocukların gözü önünde...
Feryadım eleştirim bu gidişata dır,hani İslam kardeş olduğumuzu söylüyor ya, yapılanların kardeşlik olmadığını demeye çalışıyorum...
Nasıl anlarsanız..